Öteki! KİMDİR O?

Bu gün insanlığı tehdit eden en önemli unsur belli farklılıklara odaklanarak ben ve öteki ayrımı yapmalarıdır.

Burada önemli olan zihinlerde yaratılan uçurumlardır.

Böyle bir uçurumu yaratmak için hiçbir zaman ve şekilde; fiziksel özellikler, inançlar, hangi coğrafya da dünyaya geldiği gibi farklılıklara ihtiyaç yoktur.

Önemli olan biz ve öteki kavramını kullanmak istemektir.

**

Oysa insanları ve toplulukları öteki kavramıyla ayırmak yerine insanların farklılıklarını zenginlik olarak görmek barışın ve gelişmenin temelidir.

Ahilik ahlak tüzüğünde bu kavrama şöyle yer veriliyor:

“Bütün insanlara tek nazarla iyi gözle baka Nefse galip ola. Kendine istediğini başkalarına da isteye .”

Biz ve öteki kavramlarına verilebilecek o kadar çok örnekler var ki;

İnsanın genetik haritası belirlendiğinde ırklar arasındaki farkların yüzde birinin bile çok altında olduğu ortaya çıkar.

Oysa insanlar benzerliklerinden çok farklılıklarına odaklanıyorlar.

Bu farklılıkları zenginlik olarak değil de ayrımcı bir anlayış ile kullandıklarında ise insanlığa hizmet etmiyorlar.

Tarihteki birçok savaşta insanların bu  yaklaşımından ortaya  çıkmıştır.

Bu gün Türk-Yunan ilişkilerindeki gelinen son durum yaklaşık 400 yıl Osmanlı idaresinde kalan Yunanistan Mora İsyanı ile başlayan (1830’larda bağımsızlığını) almıştır. Bu tarihten sonra topraklarını genişletmek için her fırsatı değerlendirmiş 15 Mayıs 1919 da Anadolu’ya işgal başlamıştır.

Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Türk Milletinin 3 yıl süren direniş mücadelesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Savaş sonrası 24 Temmuz 1923’lerinde iki ülke sorunlarının görüşüldüğü Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.

Bugün gerek Kıbrıs sorunu gerek Ege Adaları sorunu, batı Trakya sorunu hepsi biz ve öteki kavramının zihinlerde ayrımcılık olarak kullanılmasından kaynaklanmıyor mu?

Aynı şekilde; biz ve Öteki kavramının çalışma hayatında ayrımcılık olarak kullanıldığını düşünün işte mobing uygulamaları hep bundan kaynaklanmıyor mu?

Aynı düşünce bozukluğunu farklı alanlarda da görmemiz mümkün.

Siyasette, sosyal hayatta, ticarette, eğitim de, STK’larda vb.

Aslında yabancılaşma biz olanın dışındakini reddetme, kabullenmeme durumun da ortaya çıkan tespit bize benzemeyen bu mantığın temelinde Ben-Öteki ilişkisi yatar.

İlk bakışta sıradan bir ilişki gibi görünse de meselenin felsefi derinliği olduğu ve çok yönlü bir boyut taşıdığı gözlenecektir.

Ben ve Öteki ilişkisi ancak diyalektik tarzda açığa çıkabilir ve verimli bir sürece dönüşebilir.

Yoksa ötekileşmenin olduğu yerde, benim ve ötekinim varlığı ciddi bir gerilime ve soruna dönüşecektir. Öncelikle kendinle barış, toplumsal barış, dünya barışı için savaşların yaşanmaması için mazlumların rahat nefes alabilmesi için Ben-Öteki kavramlarını çok iyi bilip özellikle yönetenlerin öteki kavramını ayrımcılık olarak değil zenginlik olarak görmelerinde fayda var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.