Muğla Haber
MUĞLA’NIN ÖDÜLLÜ ÖYKÜCÜSÜ
Hatırlayanlar olacaktır, birkaç yıl öncesine kadar, Belediye Parkı’nın hemen ilerisinde bir sahaf vardı. Çocukluk yıllarımda sık sık gittiğim, eski kitapların ne leziz bir kokusunu olduğunu öğrendiğim yer işte bu sahaftır. Harçlıklarımızdan biriktirdiğimiz paralarla ucuz kitaplar alır, eve dönüp kitabın daha önceki sahibinden kalma notların, altı çizili satırların eşliğinde hayallere dalardık. Kimi zaman kitap sattığımız da olurdu. Sevdiğimiz, hem de çok sevdiğimiz kitaplarımızı sevmeye daha layık bulduğumuz bir güzel kızla izlenmesi muhtemel bir filmin sinema biletlerini almak için satardık. Benim kuşağımdan çoğu gencin ilk aşklarında da o sahafın izleri vardır. Terkedildiğimizde ya da yüz bulamadığımızda da, yine aynı sahaftan kitaplar alıp kendimizi okumaya verirdik. Birazcık unutmak için… Kitap okumanın aslında unutmaya değil, hayattaki pek çok şeyi daha detaylı anlamaya ve hatırlamaya yaradığını öğrenmemize ise birazcık daha zaman vardı. Muğla’nın dışındaki ve ötesindeki dünyaya gidiş bileti, işte bu sahafta satılırdı. Daha sonra nice otobüs ve uçak bileti aldım ancak hiç biri o sahafın sağladığı ölçüde büyük, görkemli, kimi zaman nefes aldıracak kadar huzurlu, kimi zaman nefes kesecek kadar gerilimli yolculuklara çıkaramadı beni. O sahafta başlayan yolculuksa, ilerleyen yıllarda başka sahaf ve kitapçılar da sürse de, ilk durak olarak, hep ayrı kaldı dimağımda.
DEVRİMCİ Mİ, MİTÇİ Mİ
Sahafın sahibi, sakin, ciddi görünümlü, sakallı bir adamdı. Elbette aramızda kim olduğuna dair söylentiler de dönerdi. Bazılarımız onun eski tüfek bir devrimci olduğunu, yıllarca hapis yattıktan sonra, yoldaşlarının holdinglerde çalışmaya başladığını görüp Muğla’ya göçtüğünü iddia ederdi. Bir arkadaşımızın da onun MİT mensubu olduğunu, kimliğini gizleyerek buradaki istihbarat faaliyetlerini denetlediğini söylediğini hatırlıyorum. Çocukluk işte… Gidip tanışmak ve biraz sohbet etmek hiçbirimizin aklına gelmemişti.
Sahaf 2009 yılında kapanmış. Çocukluğumuzun gizemli karakterinin kim olduğunu öğrenmemin, sahafın kapanmasının ardından geçen yıllarda olması, benim talihsizliğim.
O SAHAFI HATIRLADIKÇA
Sahafın sahibi İlhan Doğruyol, aslında bir edebiyatçı imiş. 2007 yılında, Türkiye’nin en saygın öykü ödüllerinden Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü almış. TRT için radyo oyunları yazmış.
Ödülü almasını sağlayan öykü kitabı “Dönüşümler Sevgiye”yi yeni okuma fırsatı buldum. Bu yeni kitabı okurken, burnuma çocukluğumda keşfettiğim, sahaftaki o eski kitapların güzel kokusu geldi. İnce ince işlenmiş, edebi keyfin adeta somutlaştığı bu kitabı okurken, nedendir bilmem “Bu kitapta ben de varım” gibi safça bir duygu belirdi içimde…
Doğruyol kitaptaki “Devren Kiralık” isimli öyküsünde bir sahafın yaşantısını anlatıyor. Öyküde şöyle bir bölüm var: “Beni en çok sinirlendirenleri düşünüyorum şimdi… Bir kitap sorup, yok denilince, adres sormuş gibi çekip gidenler… Çok okunan, duyurusu sık yapılan bir kitabı, moda izleyicisi gibi arayıp öteki kitapları yok sayanlar…” Moda olanın değil, edebi olanın peşine düştük hep, bu konuda arkadaşlarımla benim içimiz rahat. Ancak sanırım kitap sorup, olumsuz yanıt alınca çekip gidenler bizler olabiliriz… Doğruyol’u kızdıranlardan biri olduğum için birazcık üzüldüm, ama kitabına bir cümle olarak yazılmasını sağlayan bu “kaba” müşteriler arasında yer alarak, kitapta payım var sanki diye de, dediğim gibi safça, bir gurur içine girdim…
Aradan yıllar geçti ve Doğruyol’un yazdığı öykülerdeki duygu yoğunluğunu görünce edebiyata ve aşka yol aldığım o ilk duraktan çok da uzak kalmadığını gördüm. “Dönüşümler Sevgiye” kitabında ben, o yıllar önceki sahafa, ilk aşklara ve edebiyatı keşfetmenin o ilk heyecanına döndüm…
Umarım Doğruyol’un yeni öykülerini tez zamanda edebiyat dergilerinde ve yeni kitaplarda görebiliriz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.