SALGIN HASTALIKLAR - MIĞLA'DAN DÜNYAYA- AHMET MEKE

İNSANLIK TARİHİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI: SALGIN HASTALIKLAR

İnsanlık, geçmişten günümüze sürekli olarak salgın hastalıklarla mücadele etmiş olup, salgınları yenmiştir. Günümüzde de Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) ile mücadele etmeye çalışan insanoğlu tarihte olduğu gibi bu hastalığı da yenecektir. Bu haftaki yazımda tarihsel süreçte özellikle antik çağda insanlığın karşılaştığı salgın hastalıklara ve etkilerine kısaca değineceğim.

İnsanlığın doğuşundan bu yana bulaşıcı hastalıklar insanlığın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Antik çağlardan itibaren değişik bulaşıcı hastalıklar görülmüş ve hastalığın görüldüğü yerden tüccarlar, gezginler veya savaş halindeki askerler tarafından ülkeden ülkeye hatta kıtada kıtaya yayılarak insanlığın ortak bir sorunu olmuştur. Salgın hastalıkların en etkili olduğu Orta Çağ’da görülen bulaşıcı hastalıklar; veba, grip, çiçek, tifüs, tüberküloz, epilepsi, uyuz, erizipel, şarbon, trahom, cüzzam, frengi, St. Anthony ateşi (ergotizm), skorbüt, dancing mania (epidemik korea) gibi hastalıklardı.

Bulaşıcı hastalıklar tarihsel gidişatta da etkili olup güçlü iktidarları güçten düşürerek tarih sahnesinden silinip gitmesine vesile olmuştur. Örnek olarak 6. yüzyılda veba salgını, Bizans imparatoru I. Jüstinyen’in saltanatının önüne taş koydu. Jüstinyen vebası olarak bilinen bu salgının, o zamanlar belki de dünya nüfusunun yarısına eşit olan 30 milyon ila 50 milyon insanı öldürdüğü araştırmacılar tarafından söyleniyor.

Tarihte bulaşıcı hastalıklardan veba hakkında kayıtlara geçen ilk bilgi; veba salgınının MÖ 14. yüzyılda Hitit uygarlığında görüldüğüdür. Tabletlerde salgının 20 yıl boyunca devam ettiği yazılmıştır. Hitit Kralı 1. Şuppililuma Babil seferinden dönerken beraberinde veba hastalığını getirmiş ve bu hastalıktan ölmüştü.  Tahta geçen kralın küçük oğlu II. Murşili’nin döneminde Hatti Krallığı büyük oranda vebadan kırıldı.

İnsanlar hastalıklara dini inanışları da katarak bir cezalandırma olarak görmüşlerdi. Bununla ilgili en net örnek Hitit Krallığı’nda görülmektedir. İnanışa göre insanlar kendi elleriyle işledikleri günahlar yüzünden Tanrı tarafından bulaşıcı hastalıkla cezalandırılıyordu. Hitit kralı II. Murşili tablete kazınan ‘veba duası’ nda büyük dedesi Telepinu’nun fermanını çiğneyerek kardeşini öldürüp tahtı ele geçiren babasının günahının bulaşıcı hastalığa sebep olduğunu söylüyordu:

“Babamdan yana olan prensler, komutanlar, binbaşılar, subaylar onlar da salgın yüzünden öldüler. Hatti ülkesi o yüzden ölmeye başladı. Hatti ülkesi felakete sürüklendi. Artık şimdi salgın o kadar güçlendi ki, Hatti ülkesi salgından dolayı çok baskı altında kaldı nüfusu azaldı. Ben kulunuz Murşili yüreğimdeki sıkıntıyı yenemiyorum, içimdeki korkuya hâkim olamıyorum. Hatti’nin Fırtına Tanrısı efendim, günah işleniyor. Babam da günah işledi. Hatti’nin Fırtına Tanrısının sözüne uymadı. Ben ise hiçbir günah işlemedim. Böyle oluyor. Babasının günahı oğluna geçiyor bana da babamın günahı geçti.”

Ahmet MEKE

CBS Uzmanı / Arkeolog

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.