Düz yolda kritik viraj..!

Her işin kendine has zorluğu hepimizce bilinir. Ötesinde zor işin üstesinden gelenler ise hep takdir edilmişlerdir. Yıllar öncesinden unutmamı hiç mümkün kılmayan o şoför Nebahat’ın kendine has uslubü ile görevini yerine getirmesi, taksi şoförlüğünü hem cinslerinin çok bol olmadığı ortamda yapması doğrusu film tadında da olsa aklımda yer edinmiştir. Her ne olursa olsun oyunların altında yatan; hayatla ilgili gerçeklerdir… Oyunlar hayattan alınmış birer pasaj değiller midir? O günlerden kendini disiplinize etmiş, mahallemizin ablası zannettiğimiz(çocukluk işte..!) şoför Nebahat her işin kendine has zorluğunu bizlere oyun kurgusu içerisinde olsa da kıvrak zekasıyla başa çıktığını hepimize gösterirdi.

Evet o günlerde her ne kadar araç sayısı az olsa da işin her an, her dönem bir ciddiyetinin olduğu kaçınılmaz gerçektir. Zamanla artan insan nüfusunun yine en artış gösteren ihtiyacı hiç kuşkusuz araçtır. Artan araç sayısının paralelinde trafikte oluşan kargaşa hiç bitmeyecek, bitmeyecekte..! Keşke her araç kullanan bu işin hakkını verse diyeceğim ama; artan araç sayısının kullananları hiç etkilemediği gibi bu artışla birlikte sürücü sayısı da kaçınılmaz olarak büyüdü. Hele bonus olanlara ne demeli? İşin özü ehliyeti olupta şimdiden iyi bir arabaya sahip olmanın hayalini kuran onlarca sürücü var. İyi bir arabanın hayalini kurmak güzelde; iyi bir sürücü olmamanın ama “ben iyi araç kullanırım… hem de ne hızlı” hayali hiçte iyi olmasa gerek…

Yıllar öncesinden bugünlere kadar değişen, her şey de olduğu gibi ehliyet sahibi olmanın da sistemi kamudan alınarak özel sektöre verildi. Doğrusu her şeyi devletten beklemekte hayalcilik olur. Ancak özel sürücü kurslarının öğrencileri üzerindeki hakimiyeti biraz daha derinsel olmalı, çünkü yüzeysel ehliyet sahibi olmuş sürücü adaylarının aracın sol önünde konuşlanmış bir koltuk ve direksiyonla, ortadaki vitesin her şeyi çözmeyeceğini ciddi anlamda bilmeleri gerekir. Bence donkişotluk yapmanın hiç alemi yok… Yaralanmalı ve ölümlü sonuçlanan kazaların büyük kısmının sürücü kaynaklığı olduğu unutulmamalıdır.

Amcam yıllardır tır şoförlüğü yapar. Sürekli Avrupa ülkelerine gider gelir ve derki; “benim ödülüm Avrupa’nın tüm ülkelerini ve ülkelere ait elit şehirleri bizzat görmem, üstüne üslük yaşamam” der. Ve sonunda ısrarcı olduğu tek konu vardır… “herkesin bildiği işi en iyi şekilde yapması…” tavrıdır. Dolayısıyla yaptığı işin bilincinde olarak yıllardır Avrupa’nın hemen her ülkesine gitmiş. Bundan daha güzel ne olabilir ki… İtalya’daki Floransa’yı, Fransa’daki Lyon’u, İspanya’da Barcelona’yı ve şu an sayamadığım diğer şehirleri dur durak bilmeden anlatır. Çünkü gitmiş ve görmüş.

Geçtiğimiz günlerde sürücülükle ilgili pek alakalı değil ama buna resmen canilik denebilir; bir sinyalizasyonda beklerken, üstelik şehrin ana arterlerin birinde kırmızı ışığın yandığını gördüğü halde son hızla gelen ve duramayan bir araç; içinde bulunduğum araca olanca hızıyla çarptı. Çarpmanın etkisiyle bizim araç domino etkisiyle önümüzdeki araca, önümüzdeki araçta önündeki araca çarptı. Bir kişinin aşırı dikkatsizliği sonucu zincirleme meydana gelen kazayla birlikte ortalık bir anda bayram yerine dönüverdi. En çok darbeyi de bizim içinde bulunduğumuz araç aldığı için doğrusunu söylemek gerekirse yiyecek ekmeğimiz, içecek suyumuz, alacak nefesimiz varmış. Şükürler olsun ki hayatın bir köşesine ucundan da olsa tutunmuş olduk. Kısacası bu kaza çok ürkütücüydü. Boyun kırılması, kafanın sert bir zemine çarpması ile sıklıkla benzer durumların hiçte iç açıcı sonuçlar olmadığını biliyoruz. Kısacası özetlemem gerekirse içinde bulunduğumuz araç “pert” oldu. Yani araç hurdalığa gitti.

Hiç kimsenin kimseyle özellikte trafikte aşık atmasının anlamı yok. Bu yollar hepimizin ve herkesin. Dolayısıyla sürücülerin birbirleriyle iddialaşmalarının hiç anlamı yok. Organizasyona dahil özel yarış arabalarına ait özel pistler vardır. Bu pistlerin trafiğe kapalı, burada yarışan araçların modifiyeli olduğunu biliyoruz. Ancak nedendir bilinmez Muğla’da egsoz’u özel yapılmış ve bol gürültülü, gündüz saatleri ve özellikle geceleri o sessizliği yırtarcasına avazı çıktığınca bağıran araçlarla motive olup aracı son hızla kullanan sürücüler… Özel egsozla ve birkaç aksesuarla hiçbir araç modifiyeli olmaz. Biraz öncede ifade ettiğimiz gibi bu yollar yarış pisti olmayıp ammeye hizmet eden yerlerdir. Bir de kaldırımları işgal eden elektrikli bisikletler kadar scooter hatta motorsikletler tehlikeli olmaya devam ediyorlar. Özellikle okuldan dönen çocukları rahatsız ediyorlar. Hatta bir gün kaldırımda yürüyen hamile bir annenin bu kişiler tarafından zor durumda bırakıldığını gözlemlediğim gibi… Günümüzde artık her şey son hızla değişime uğradı. Uğramaya da devam edecek. Önemli olansa zihniyetlerin değişime uğramasıdır. Aksi takdirde hatalar zinciri katlanarak artacaktır.

Son dönemin en popüler oluşumu bulvarlar ve onların devamı kara yollarıdır. Artık bu yerler hep duble olarak hizmet verecekler. Eskiden bir gidiş, bir gelişli yol serüvenimizde sabit bir noktada bekleyip evrak ve ehliyet kontrolü yapan trafik polislerini görürdük. Şimdiki yollarda böyle sabit nokta kontrollerinden ziyade ki bu noktalar zaten belirlenmiş olupbu noktalarda tüm sürücüler önlemlerini alırlar. Artık otoban ve duble yol akışlarında hareketli trafik polis araçları, ayrıca sivil polis araçlarının da trafiği tehlikeye düşürecek  sürücüleri daha çok kontrolleri altına alacaklarını biliyorum.

Kimseye akıl öğretmiyorum. Bilakis aklın yolunun bir olduğunu biliyorum. Niyetim toplumsal bir yara olan bu olumsuz hareketlerin, dahası trafik kazalarının önüne geçmektir. Öyleyse neyi bekliyoruz?

Düz yolda kritik viraj oluşturacak araçları mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.