Derinliklerdeki Tarih 2 - Muğla’ dan Dünyaya- Ahmet Meke

Geçen haftaki yazımda önemli keşiflerden biri olan Uluburun Batığından bahsetmiştim. Bu hafta ise dünyanın ilk bilimsel sualtı kazısının yapıldığı ve hikâyesi tesadüfler silsilesine sahip olan Gelidonya Batığı üzerine konuşacağım.

1954 yılında ilk olarak Bodrumlu bir sünger avcısı olan Kemal Aras tarafından keşfedilmiş olan gemi batığı, Antalya körfezinin en batısında bulunan Gelidonya bugünkü adıyla Taşlık burnu civarında kayalıklara çarparak dibe çökmüştür. 1960 yılında araştırma dalışları yapılan batığın 26-28 metre derinlikte ve Geç Tunç Devrine ait olduğu tespit edilmiştir.

Gelidonya Batığının bulunma hikâyesinden biraz bahsetmek gerekirse; hikâye Amerikalı gazeteci ve amatör arkeolog Peter Throckmorton‘un 1958 yılında Bodrum’a gelmesi ile başlar. Amacı Bodrum süngercileri ile bir belgesel yapmak olan Amerikalı gazeteci, sünger avcısı Kemal Aras ile tanışır. Kemal Aras ve diğer sünger avcıları ile yaptıkları sohbetlerde balıkların yerleri ve bir batık çevresinden ki balık yoğunluğundan söz edilir. Süngercilerin verdiği bilgilerde batıkta bakır külçelerin bulunduğu ve süngercilerden birinin batıktan tunç bıçak ve tarım aletleri çıkardığından bahsedildi. Bu bilgi onun batıkla daha fazla ilgilenmesine ve batığın tunç devri batığı olabileceği izlenimi sebep oldu.

1959 yılında tekrar Türkiye’ye gelen Amerikalı gazeteci ve amatör arkeolog Peter Throckmorton Gelidonya Batığına daldığında batıktan aldığı parçalar üzerinde yapılan araştırmada geminin tunç devrine ait olduğu tespit edilir. Yapılan karbon testi de batığın 3200 yıllık geçmişe sahip olduğunu teyit eder.

“Sualtı Arkeolojisinin Babası” olarak tanınan George Bass kazıyı bizzat yönetmek için görevlendirildi. 1960 yılının ilkbaharında Throckmorton ile Bass Türkiye'nin yolunu tuttu. Geç Tunç Devri'ne ait olduğu anlaşılan Gelidonya Batığı 1960 yılının Haziran ile Eylül ayları arasında kazısı gerçekleştirildi.

Bu batık bulunana kadar genel olarak Geç Tunç Çağı’nda Doğu Akdeniz bölgesinde deniz ticaretinin Miken tüccarların elinde olduğu sanılmaktaydı. Fenikeli tüccarların ise ancak Demir Çağından itibaren deniz ticareti ile ilgilendikleri kabul ediliyordu. Gelidonya Batığı ile bu düşüncenin tekrar gözden geçirilmesi sağlandı.

Kalıntıların üzerinde koruyucu kum veya mil tabakasının olmayışı nedeniyle teknenin büyük bir kısmı özellikle Teredo türü deniz kurtları tarafından yok edilmiştir. Buna rağmen kaplama ahşaplarının Klasik Yunan ve Roma devirlerinde kullanılan gemi yapım tekniğinde gördüğümüz ağaç çivili zıvanalarla birbirlerine tutturulduğu bilinmektedir. Gemi de yük olarak; bakır ve kalay külçeler, kurşun döküntüler ve kristal parçalar ele geçmiştir. Ayrıca yükün içinde boncuk kavanozları, baharat kavanozları ve bir de bilezik vardır.

Bodrum Kalesi bu batıktan çıkarılan eserleri sergilemek için müze haline getirilmiştir. Bu sayede ilk sualtı müzemiz kurulmuştur. Gelidonya Batığından çıkarılan eserler Bodrum müzesinde sergilenmektedir. Günümüzde pek çok yerli ve yabancı turist bu müzeyi ziyaret etmektedir.

Yazıma son verirken gerek fikirleri ile gerek yazı kontrolleri ile destek olan Arkeolog Gamze Bal'a teşekkür ediyorum.

Derinliklerdeki başka batıklarda görüşmek üzere…

Ahmet MEKE

CBS Uzmanı / Arkeolog

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.