Kimi zaman resmi olarak, kimi zaman söylenti şeklinde ifade edilenler aslında meseleyi özetliyor… Kendi söyledikleri, kendi hallerini ortaya koyuyor…

Diyorlar ki: “Bunlar yüzünden Muğla’ya hizmet gelmiyor, bir gitseler, Muğla ne hizmetler görür…”

Meali: Hükümet aslında kendi partisinden biri seçilse hizmet getirir. Ama bakıyor ki, başka parti, getirmiyor… Hükümetin görev yalnızca kendisini seçen şehirleri ihya etmek mi, her ne koşulda olursa olsun vatandaşa hizmet etmek mi? Mevcut hükümeti desteklemediği için Muğla hizmet alamıyorsa, değişmesi gereken zihniyet Muğlalı’nınki değil, hükümetinkidir…

KARADENİZ BİTTİ, SIRA AKYAKA’DA

Diyorlar ki: “Yol yapalım, inşaat yapalım, yıkalım yeniden yapalım…”

Meali: İnsan odaklı değil, inşaat odaklı çalışmanın tezahürü. Muğla’nın kültür şehri olması konusundaki en hassas değeri olan eski Muğla için planları “yıkıvermek…” Eski Muğla’yı ve değerlerimizi koruyacak ancak vatandaşın mağduriyetini gidereceğiz demiyorlar, dikkat! Tıpkı cennet bahçesi Akyaka’daki zeytinliğe toplu konut yapma gayreti gibi… Akyaka’nın toplu konuta ihtiyacı mı var? Siz hiç bizzat Akyakalıların böyle bir talebini işittiniz mi? Güzelim Karadeniz sahillerinin hali ortada, dereleri kuruttular, Muğla’ya neler yapmazlar… Evler değil, bu zihniyet yıkılmalı…

MUĞLA’NIN RUHUNU ANLAMIYORLAR

Diyorlar ki: “Muğla’da yenilik gerekiyor…”

Meali: Muğla’nın demokrat, ilerici, Atatürkçü fikir yapısı neredeyse Cumhuriyetle yaşıt. İstedikleri “yenilik” ne? “Hem Müslüman, hem laik olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik” diyen genel başkanlarının “yenilikten” anladığı ne? Yenilik Muğla’da değil, tüm Türkiye’de gerekiyor. Eski düşüncelerle mücadele etmek, Muğla’nın ruhunda var. Anlamıyorlar…

BU ZİHNİYET KENDİ ÇALAR, KENDİ OYNAR

Diyorlar ki: “Bize komplo kuruldu. Muğlalılar bunu bilsin, yolsuzluk yapılmadı…”

Meali: Odatv, Balyoz gibi davalarda, yargılanan masum insanlar ortaya konan CD’lerdeki sözde delillerin sahte olduğunu ispatlamak için üniversitelere, bilirkişilere, bilişim şirketlerine başvuruyor, raporlar alıp mahkemeye sunuyordu. Ortaya dökülen ses kayıtlarına hep “montaj/dublaj” dediler. Soruyorum, neden bilimsel olarak bunu ispatlama yoluna gitmediler? Bu sorunun yanıtı verilmeden, bu vahim iddialar karşısında aklanmadan, Muğla’da esameniz okunmaz. Yolsuzluk yapıldı mı, yapılmadı mı, gün gelir yargı karşısında hesabını verirler. Ama AKP bunun hesabını vermeden, Muğla üzerine hayal bile kurmasın, eskilerin tabiriyle; “kendileri çalar, kendileri oynarlar…”