Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) önerilerine göre, sağlıklı bir bireyin günlük tuz tüketiminin 6 gramı, yani 1 çay kaşığını geçmemesi gerekmektedir. Yapılan çalışmalarda ise Türkiye’de tuz tüketiminin, önerilenin 3 katından fazla olduğu görülmüştür. Fazla tuz tüketiminin hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalıkları, kanser ve obezite riskini arttırdığı bildirilmektedir.

Sofra tuzunun diğer bir adı, ‘sodyum klorürdür’ ve  %60’ını klor (Cl), %40’ını sodyum (Na) oluşturmaktadır.  Tuz, göllerden, deniz ve kayalardan elde edilebildiği gibi, besinlerin bileşiminde de bulunmaktadır. Dolayısıyla, tüketilen tuzun büyük miktarı yemeklere eklenen tuzdan değil; işlem görmüş besinlerden gelmektedir. Satın alınan besinlerin tuz ve/veya sodyumlu bileşikleri içerip içermediğini (soda, mono sodyum glutamat, kabartma tozu, sodyum nitrat gibi) etiket üzerinde yer alan içindekiler kısmından öğrenebiliriz. Ayrıca besin etiketlerinde sodyumsuz, düşük sodyumlu, light sodyum, sodyumu azaltılmış, tuzsuz olarak da sodyum ve tuz içeriği ile ilgili bilgiler verilmektedir.

Peki biz neler yapabiliriz, tuzu nasıl azaltalım?

• En en en başta sofralarımızdan tuzlukları kaldıralım. Böylece yemeğin tadına bakmadan tuz ekleme alışkanlığımızın önüne de geçmiş oluruz.
• Tuz yerine nane, karabiber, kırmızı  biber gibi baharatları kullanarak limon suyu, sirke ekleyerek yemeklerimizin lezzetini arttırabiliriz.
• Mümkün olduğunca evde, kendi hazırladığımız yemekleri tüketmeye çalışalım.
• Salamura yiyecekler yerine taze olanları tercih edelim.
• Zeytin, turşu, peynir tüketiminde dikkatli olalım. 10-15 dakika kadar suda beklettikten sonra tüketelim.
• Sebze meyvenin tüketimini arttıralım.
• Etiket okumaya başlayalım. Satın aldığımız besinlerin içinde neler olduğunu öğrenmek, aslında ne tükettiğimizi bilmek ve bilinçli bir tüketici olmak adına güzel bir başlangıç yapabiliriz hep birlikte, neden olmasın? J

Sağlıkla kalın, tuza aman dikkat.

Soru, görüş ve önerileriniz için [email protected]