Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Güney Ege Bölge Toplantısı Milas Şubesi’nin evsahipliğinde yoğun bir ilgi ve katılımla gerçekleşti. Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı toplantıda; Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Bafa Belediye Başkanı Zühra Dönmez, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Emre Altınışık,Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Tanık, Genel Sayman Yardımcısı Şadiye Yeşilyurt,GYK Üyesi Tolga Akgün, GYK Üyesi Sevil Nazan Keskin, GYK Üyesi Cemal Yetginer, GYK Üyesi Zühal Özen Manoğlu da hazır bulundular.

Ev sahipliği yapan ADD  Milas Şube Başkanı Elif Kara, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan birer konuşma yaptılar. Konuşmalar sonrasında ; Tansel Çölaşan, Prof. Dr. Kemal Arı, Yrd. Doç. Dr. Günver Güneş ‘in konuşmacı olarak katıldığı 1 .oturumda “Atatürkçü Düşünce Sistemi Kemalizm” , 2. oturumda Tansel Çölaşan, Prof. Dr. Kemal Arı, Prof. Dr. Bige Sükan ‘ın konuşmacı olarak katıldığı “Atatürk’e ve Laik Demokratik Cumhuriyet’e Yönelik Saldırılar ve Projeler ” konulu paneller yapıldı.

Ülke tümüyle emperyalizmin etkisinde

Toplantı sonunda hazırlanan Sonuç Bildirgesi’nde ise önemli konulara vurgular yapılırken topluma ve yöneticilere de uyarılarda bulunuldu. ADD’nin Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve ulusal değerlere karşı yapılan saldırılara karşı tek başına bile kaslı mücadeleye devam edeceği ve susmayacağı vurgulanan bildirgede; “

Emperyalizmin, işbirlikçilerini yaratması ve onları ülke yönetimine getirmesiyle yaşanan 1950, 1972 ve 1980 depremlerin oluşturduğu sorunlar ülkemizi tümüyle etkisi altına almış görünmektedir.

Bu sorunlar ülkemizdeki üzerinde Atatürk imzası ve T.C nitelemesi bulunan tüm Cumhuriyet kurumları yanında, ulusumuzdaki bütünlük, bağımsızlık, özgürlük bilinç ve inancını yok eder, ulusal değerlerimizi yerle bir ederken, evrensel değerleri de ortadan kaldırmaktadır.

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, kendi ordularını, çete ile eş gören bir anlayış yoktur. Toplumda en güvenilir kurumların başında gelen TSK’yi, bir düşman ordusu olarak görenler, gösterenler TSK’ye olan güveni sarsmak için, yandaş basın ve emperyalist güçler tarafından bilinçli bir şekilde saldırılar planladılar. Bu saldırılardaki amaç ulusal ordunun ve ulusal devletin belinin kırılması idi. Atatürk İlke ve Devrimleriyle özdeşleşen laik ve demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, ılımlı İslam denen, ucube bir ideolojiye doğru sürüklemek için, en büyük engel olarak gören küresel güçler ve onların destekçilerinin amacına ulaşabilmesi için TSK’nin etkinliğinin azaltılması gerekiyordu. Amaç, TSK’yi ve muhalefetin ulusalcı kesimlerini dağıtmak, teslim almak ve iktidarın önündeki tüm güç odaklarını yok etmekti. Geldiğimiz noktada emperyalist güçler şimdilik amaçlarına ulaşmış gözükmektedir.

Amacı yeni anayasanın yapılarak, başkanlık sistemine geçiş ve halk oylaması sonucunda başkan olma sevdasıdır. Her vatansever şunu bilmelidir ki Emperyalist güçlerin destek verdiği yeni anayasa yapım süreci, ülkemizi sonu belirsiz yerlere sürükleyecektir. Yeni anayasa yapım sürecine katkı verenler ve oylarıyla destek olanlar, ülkemizin bölünmesi için çaba harcayan emperyalist güçlerin maşalarıdır, işbirlikçileridir. Tarih bu sorumsuzları hiçbir zaman affetmeyecektir.”denildi.

Terör örgütü elabaşısı çıkarılmaya çalışılıyor

Düzenleme ve uygulamalarla bölücü terör örgütü elebaşının İmralı’dan çıkarılmaya çalışıldığının altı çizilen bildirge’de, “Ülkemizin başına emperyalizm tarafından bela edilen ‘terör’ sorununun çözümü için ordumuzu, yurtsever aydınlarımızı, bilim adamlarımızı hızla ‘itibarsızlaştırılırken’, ‘Bebek ve asker katilliği’nden ‘İmralı canisi’ne, oradan da ‘İmralı sakini’ne terfi ettirilen terör örgütü başı için ‘iade-i itibar’ provaları yapılmakta, suçları bile belli olmayan yurtseverler Silivri Toplama Kampı’nda ölüme yatırılırken, ‘İmralı sakini’ için dışarı çıkarma planları kotarılmaktadır.

Bir zamanlar ‘biz bir caniyle görüşmeyiz’ diyenler, şimdilerde bu caniyi ‘terör sorunun çözümü için baş aktör’ olarak gördüklerini ve bu bağlamda kendisiyle ‘görüştüklerini’ – şehitlerimizin ruhlarına ve gazilerimizin kanlarına hakaret ettiklerini ve şehit ve gazilerimizin yakınlarının acılarına acı kattıklarını düşünmeden  açık açık söyleyebilmektedirler.

Ülkemiz bugün “tüm milliyetleri; Kürtlüğü, Çerkezliği, Lazlığı, Arnavutluğu ve TÜRKLÜĞÜ ayakları altına almakla övünen işbirlikçi bir ‘iktidar’ tarafından yönetilmektedir. Bu söylem, iktidarın ‘ulus’ kavramı yerine emperyalizmin bölgeye dayattığı ‘ümmet’ kavramını geçirerek ulaşmak istediği noktayı açıkça ortaya koymaktadır. ‘Kişiliksiz’ bir toplum yaratma yolunda MEB’nın yasa, tüzük ve yönetmeliklerini değiştirenlerin hedefi şimdi ‘Kimliksiz’ bir toplum oluşturmaktır. “denildi.

İç savaş tehdidinin ipuçları!

Bölücü terör örgütü ve meclisteki temsilcilerine verilen tavizlerin sonucu toplumun iç savaşa düşeceğinin ipuçlarının ortayı çıktığı iddia edilen bildirgede şu görüş ve düşünceler yer verildi:

“Bölücü terör örgütüne ve onun parlamentodaki sözde temsilcileri milletvekillerine verilen ödünlerin toplumda yarattığı huzursuzluk bazı illerimizde sert tepkilere dönüşmüş, adeta bir iç savaş tehdidinin ipuçlarını vermiştir. Yüzyıllardır bir arada aşını, ekmeğini, yaşamını paylaşanlar birbirine düşman edilmiştir.

ADD, bu olumsuzlukları ilk önce ve ilk elden yaşayan bir örgüt olarak susmamıştır, susturulamamıştır. Bundan böyle de susmayacak ve susturulamayacaktır. Tüm gücümüzle, tek kişi kalıncaya değin Mustafa Kemal Atatürk gibi savaşacak ve Onun ilke ve Devrimlerini savunucusu, koruyucusu ve uygulayıcısı olacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı bu güzel topraklarda, bu zulümlerin, bu karanlığın hesabı emperyalistlerden ve yerli işbirlikçilerinden birkez daha sorulacaktır. Herkes bunu bilmek zorundadır.”