- “Daha kötü suçlar vardır; kitaptan nefret etmek, okumamak, sanatı umursamamak gibi. Çünkü bu suçların bedeli bir ulusun tarihidir” diyor Brodsky. Muğla’nın her yanına serpiştirilmiş heykeller, özellikle Sınırsızlık Meydanı’ndaki iki sevgilinin heykelini görmek ne güzel… Sevmek, Muğla’da bir sürdürülebilir proje haline geliyor anlaşılan… Ancak soru da çok. Bir şehir “kültür kenti” diye anılmak istiyorsa, yolu uzun ve çetindir… Belediye Parkı’nın hemen yanındaki Yörük Ali Efe’nin Kuva-yi Milliye direnişini yürüttüğü ev neden bir müze olarak değerlendirilmiyor?

Fikri hür nesiller

- Artık kimse öğretmenlerden “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller beklemiyor. Atatürk’ün alıntı yaptığı Tevfik Fikret’in ünlü dizelerini hatırlatalım: “Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr ü bâl/ Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim/İnhina tavk-ı esaretten girandır boynuma/ Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.” Bu dizeleri Ahmet Muhip Dıranas günümüz Türkçesine şöyle çeviriyor: “Kimseden bir fayda ummam ben, dilenmem kol kanat/Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim/ Bir eğik baş bir boyunduruktan ağırdır boynuma/ Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.”Doğduğum Fethiye’nin Arpacık köyünde, 1950’lerden kalma bir araştırma var. O dönemin öğretmenleri, sözlü tarih çalışması yaparak, köy halkı nerelerden gelmiş, kökeni nereye dayanıyor gibi sorulara yanıt aramışlar… Nüfus Müdürlüğü kayıtlarında 1800’lerin sonuna kadar ancak bulunabilen ailemin tarihini, 1700’lerin ortasına kadar öğrenebildim bu sayede… Öğretmenlerin ne kadar büyük sıkıntılar içinde olduğunun farkındayım ancak yine de gittikleri köylerde öğrencileriyle birlikte sözlü tarih çalışmaları yapan, halk hikayelerini ve türkülerini derleyen öğretmenler görmek, fikri hür nesiller için de bir adım olabilir kanaatindeyim…

Soruyoruz, anlatamıyorlar

-Her film festivali ve verilen ödüllerin ardından Türkiye bir kez daha sanat sinemasını tartışıyor. Bu konuda Kemal Sunal, 8 Ekim 1998’de Tempo dergisine konuşur: “Yapılan filmler içinde iyileri de var ama çoğu anlatılmayan ve anlaşılmayan filmler. Halkın anladığını sanmıyorum çünkü filmleri çekenler kendileri anlamıyorlar. Soruyorum anlatamıyorlar.” Kimi köşe yazılarının da bu tanımlamaya uygun olduğu açık… Elbette bir gazeteci münevver olmalıdır ancak, temiz ve anlaşılır Türkçe kullanması zaruridir. Konuyu ekonomik, hukuki terimlerle anlayıp, yaşayan dile çevirebilen kişi gazetecidir… Pek çok gazeteci var, halkın merak ettiği ve onlara yönelttiği sorular var ama “Soruyoruz, anlatamıyorlar…”

MOBESE meselesi

-Atatürk heykelinin hemen yanında yükselen MOBESE kameraları için koca meydanda başka yer yok muydu? Eminim ki bir art niyet yok, art niyet olmadığından kimsenin şüphesi de yok ancak biri çıkıp, “Hayırdır, Atatürk mü gözaltında tutuluyor” dese, ne diyeceğiz diye düşünmeden edemiyor insan.

Muğlalı vekillerin internet karnesi

-Teknolojik ve sosyal değişimler siyaseti de etkiliyor kuşkusuz. Artık siyaset “sanal meydanlar”da da sürüyor. Dolayısıyla artık milletvekillerinin kaç toplantıda, mitingde konuştukları kadar, sosyal medyayı ne ölçüde kullandıkları da önem kazanıyor. Muğla milletvekillerinin de sosyal medyayı ciddi ölçüde kullandığını görüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 3 milletvekilinden Tolga Çandar’ınTwitter’da 6 bin 638 takipçisi var. Nurettin Demir, 5 bin 5 kişi tarafından takip edilirken, Twitter’a 14 Mart’ta katılan ve yalnızca 13 iletisi bulunan Ömer Süha Aldan’ın 95 takipçisi bulunuyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2 milletvekilinden Yüksel Özden’in 10 bin 970, Ali Boğa’nın ise bin 135 takipçisi mevcut. Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Mehmet Erdoğan’ı 5 bin 344 kişi takip ediyor.Muğla milletvekilleri görünen o ki sosyal medyayı kullanmaya gayret ediyor. Ama elbette kendi önemini yaratmış böyle bir mecrada daha yoğun çalışma yürütülebilir…

9 Temmuz 2013