Okumak başlı başına sevdadır…!

İki gün önce 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 93’üncü yıldönümünü kutladık. Genel kutlamalar yerine her okulun kendi çerçevesinde geliştirdiği etkinlikler ya okul bahçesinde, ya da okula yakın alanlarda kutlandı. Bu seneki kortejde Muğla’da KocaMustafendi İlkokulu’nda yapıldı.

Bayramın kutlandığı Salı günü; (soğuk geçen nisan günleri de nereden baksanız on beş gün sürdü…!) günlük güneşlikti. Yakıcı, bir o kadar insanı cıvıl cıvıl olmaya sevk eden bu güneşli günlerin tadını çıkarmaya başladık galiba… Artık çok büyük sürpriz olmazsa havalar böyle devam edecek…

Mahallemizin okulu Emirbeyazıt İlkokulu’da 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı Ahmet Taner Kışlalı Parkı’nda sade fakat hoş bir etkinlik ile kutladı. Saat 09.30’da başlayan şenlik 12.00’da sona erdi. Kalabalık bir izleyici topluluğunun seyrettiği etkinlikler küçük yaşta gösteri dünyasına talip olmuş miniklerin gayretleriyle ortaya güzel şeyler çıktı. Modern dansın ve halk danslarının kombinasyonuyla harmanlanmış; birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sınıfların dansları doğrusu görülmeye değerdi. Öğrenme kapasitelerinin istekleriyle eğitmenlerinin her verdiğini, söylediğini önemseyen ve özümseyen bu küçük dansçılar hem öğretmenlerini, hem de anne ve babalarını mahcup etmeden verileni en iyi şekilde yerine getirdiler. Dans ettiler; dans ettikçe topluluğu coşturdular. Dansları olmasa da yüreklerinin ne kadar profesyonel olduğunu kanıtladılar. Şiir dinletileri, danslar, müzik dinletileri, şarkılar derken bir 23 Nisan daha 2013 yılının raflarında işte böyle ve bu şekilde kutlanmışlığı içinde yer aldı. Yıllar sonra bugünle ilgili bu sayfalar karıştırıldığında göz önüne gelecek enstantaneler biraz önce şekillendirdiğim çizgi profilinde olacak…

Günler günleri takip ederken yıllar yılları kovalayacak. Bir bakmışsınız saçlarınıza aklar düşmüş, artık metabolizmanızda yorgunluk hissi uyanmaya başlamıştır… Bayramlar değişime uğruyor, insanlar değişime uğruyor, kısacası hayata dair ne varsa hepsi değişiyor… Belki de güne kim bilir belki de çağa ayak uyduruyoruz. Bu kadar değişim rüzgarı içinde değişmeyen ama hiç değişmeyen okuma alışkanlığıdır. Biliyor musunuz, bu hafta kitap okuma haftası… Okumayı teşvik etmek kadar okuyor olmanın da anlamının büyük olduğu bir an… An diyorum çünkü okumayı sadece bu haftaya endekslememeye çalışıyorum.

Bilir misiniz, bilmem. Ancak Japonlar yılda 41 adet kitap okurken bu adedin ne kadar az olduğundan şikayetçi de olurlarmış. Şaşırmamak lazım… Okumak öğrenmeyi hızlandırdığı kadar insanın ufkunu da geliştiriyor. Okumakla teknolojinin örtüştüğü gerçekliğinden yola çıkarak Japonların teknolojide ne kadar üstün olduğunu çok iyi biliyoruz. Özellikle otomotiv sektöründe o ciddi başarıları yadsınamaz. Avrupa’nın bir çok ülkesinden tatile gelen insanların çoğu kez kitaplarla haşır neşir olduğunu gözleriz. Tatil olgusunda elden düşmeyen kitabın o insana neler kazandırdığını bir bilseniz…!  Peki, bunları yazıyorsun düşüncelerini bizimle paylaşıyorsun ama…! “Ya sen?” dediğinizi duyar gibiyim. Eğer bende kitap düşkünü, kitap aşığı olmasam inanın çorbada tuzumun bulunmasını hiç istemez, dahası bu konu bana hiçte sempatik gelmezdi. Üstelik okumasam size nasıl halden bahsederdim? Japonlar kadar iddialı olmasam da yılda ortalama en az 17-18 kitap okuyorum. Kaldı ki bu sayı bu kadar iş yoğunluğunda bana yeter de artar bile… Kim bilir belki bir gün izdivaya çekildiğimde eğer gözlerim hala eskisi gibi güçlü olursa okumaya son hızla devam edeceğim. Sizde mümkün olduğunca okumanızı sınırlı tutmayın. En azından bir yerden başlayın ve okuyun… Konuşmanızı ve kelime haznenizi geliştirin… Bilginize bilgi koyun.

Peki, neden kitap okumuyor ve okutma alışkanlığı edindirmiyoruz? Düşünsenize hiç okunmayan birkaç gün öncesinin gazetesi bile en az günlük bir gazete kadar değer taşır. Yeni öğrendiğimiz her şey inanın duygu ve düşüncelerimizle hayat görüşümüzü bile değiştirir. Evet çoğu kez fiyatların yüksekliği biraz çekimserlik oluştursa da bir yerden, yerlerden başlamak adına uygun fiyatlı, okuma alışkanlığımızı törpüleyecek kitaplardan başlayabiliriz mesela… Hiç olmadı kitap kiralayabiliriz. Sonrası mı? Ver elini okumak… Gelsin gitsin kitaplar ve sayısı gün geçtikçe artan okunmuş ve de okunacak kitaplar…! İnanın yaşantınız çok değişecek… Hayat görüşünüz bile.

Muğla şehri okur-yazar oranı yüksek şehirlerden birisidir. Bunun paralelinde coğrafi şekil konumu ile de her bir etkinliği temsil hakkı olan şehirlerden birisi olması vasfıyla, gün geçtikçe farklılaşan çehresi ile de, her daim yeni bir Muğla ile karşılaşıyoruz. Çehresi değişen Muğla’da yeni iş yerleri yeni alışveriş merkezleri açılırken adeta okuma istasyonunuz olacak kitapçılarda alabildiğine fazlalaştı. Muğla’ya hizmet veren il halk kütüphanesinin ödünç kitap okutma refleksinin yanı sıra diğer kitapçılardan hem satın alabiliyor hem de kiralıyorsunuz…! Kiralama deyince bir an aklıma geldi “Buyurun, size uygun fiyatlı kitaplar…!” demek istiyorum. Muğla şehrinin hinterlandı genişledikçe bundan sonra olabilecek etkinliklere kitap fuarlarının da çok sıklıkla olması hepimizi mutlu edecektir. Bu oluşum bizi kitaplarla iç içe yapacaktır. Bilgiyi kitapta pekiştirmek, toplumla paylaşmak…! Olmazımız olacak.

Bu hafta kitap okuma haftası ama gelin şimdi başlayın okumaya… Nasıl olsa bir gün okumamazlığa pes demeyecek misiniz? Yazdıklarımı sonlandırmadan hem Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız(çocuklarımız için), hem de okuma haftamız(biz yetişkinler ve çocuklar için) kutlu ve mutlu olsun.

Bilgi okuyarak kazanılır… Öğrenmek ise çaba gerektirir. Okumak balı başına bir sevdadır; yürekse bu sevdayı ister. Bu oluşumlar için azmedin ve bu azmi yüreğinizde hissedin. Bunun için hiç fazla uzağa gitmeyin… Çünkü o gün bugündür…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.