14 Şubat veya herhangi bir gün..!

Yine yeni bir sevgililer günü geldi çattı. Biz Muğlalı bayları, siz Muğlalı bayanları ilgilendiren sevgililer günü; Şaka olsun, torba dolsun..! misali böyle bir temaşa oluşturmaya çalıştım. Sadece… 14 Şubat sevgililer günü ile hatırlanan gönüller şenleniyor, mutluluklar biraz daha zirve yapıyor. Nasıl olmasın..!

Hatırlanılmayan 364 gün  haricinde yılda bir kez de olsa herkes adeta kendine geliyor. Hediyeler, çiçekler, bol kepçeli harcamalarla bütçesi uygun olan, olmayan sanki sizler birbirinize hiç hediye almamışsınızda her şey bu bir günle sınırlı imiş misali yarış başlıyor. Bu yarışta birbirinizi tutup yakalayabilirseniz ne ala diyeceğim ama… Bu o kadar kolay görünmüyor. Herkesler büyük bir hırsla alışveriş mekanlarını, restaurant ve cafeleri dolduruyor. Buradan amacım harcama yaparak para kazanan esnafa sırt çevirelim anlamına gelmesin. Sadece bugünün yüzeysel amaçla “bekarların sevgililerine, evlilerin eşlerine” ben en iyisini alırım kargaşasının oluşturduğu hal ve hareketle göstermelik ve sunni bir yaklaşımla göz boyama tavırlarının zirve yapmasıdır.

Haftalardan bu yana ulusal gazeteler ve televizyon kanallarında, radyolar hatta sosyal medyada bir sevgiler günü telaşı almış başına gidiyor. Ne bu tepki, hatta olumsuz düşünceler… Bu denli yazı mı yazılır diyenleriniz olacaktır. Ama hayatın sevgililer gününden ibaret olmadığını bilmemizde, bilmenizde yarar  var diye düşünüyorum. Ehh işte! Bugün 14 Şubat değil mi? Kutlama ise kutlama… Eğlence ise eğlence, gülmek… Hatta kahkahalarla gülmek, günü gün etmekle alakalı olacaktır diye düşünenlerinize söylüyorum.

Hele hele her gün televizyonlarda, ………….. altıncılık, ..! İşte sevgilinize, eşinize, dostunuza alın; verin hediye edin nidalarıyla günlerdir vizyona giren reklamlardan bir bıkkınlık geldi ki… Ne bıkkınlık..!

Tüketim çılgınlığını tetikleyen bu hal ve gidişle; Toplumun maddi, manevi sıkıntılarının kocaman bir çığ haline dönüşmesi ile kıştan sonra yalancı baharı da adeta beraberinde getirdi. Almakta, vermekte bir sakınca olmadığını hatta defalarca kere hediye almayı, mutlu etmeyi gönülden isteyen ben , nedense sunni yaklaşımlarla gönülsüz gönül almalara karşıyım. Acaba kaç kişimiz en sevdiğimize herhangi bir gün bir buket çiçek aldı, götürdü, gönüller dolusu coşkuyla sevgi duyarak bu küçücük; Küçük olduğu kadar anlamlı hediyeyi verdi dersiniz. Kesinlikle küçük bir azınlık (yürekten söyleyin..!) böyle bir yaklaşım içinde olmuştur.

Hele hele teknolojinin bozduğu o telefonla ileti oluşturduğumuz mesaj kirliliği..! Biliyor musunuz? Bu mesaj denen olgudan çok nefret ediyorum. Hem de çok..! Hoş GSM operatörlerinin mesaj çılgınlığını tetikleyen paket oluşumları hiç olmadığı kadar bu iletişim şeklini körükledi de körükledi… Diyorum ki bu hafta GSM operatörlerinin yapacağı bayram cabası..! Kim bilir bu kadar yoklukta insanlar birbirleriyle diyalog halinde olabilmek adına ne zorlukları göğüsleyecekler… Mesajlaşmak adına her şeyin maddiyata endeksli olmayıp, manevi duygularında yok olduğunun en açık delili anlamına geldiğini düşünmüyor değilim.

Yıllardan beri yok olmuş sevgi/saygı unsurunun bu teneke duygularla yaşanabilirliğine katlanmak insanın kendisini aldatmakla eş değer olduğuna inanıyorum. Yine mi? Diyeceksiniz belki ama kaç kişiniz sevdiği bir arkadaşını, dostunu, sevgilisini, evliler ise eşlerini hiç olmadık bir zamanda; Bir telefonla mutlu etmiştir. Bir merhaba, bir nasılsın demenin huzurunu yüreğinin derinliklerinde hissetmiştir. Nerede kaldı o samimi, içten yürekli duygular, sevgiler/saygılar… Hey gidi hey..! Hey ki ne hey..!

İnsan ilişkilerini candan tokalaşmadan tutunda, güler yüzlü bir çehre ile tatlı, candan yaklaşım ve konuşmalarla karşınızdakini sadece anlayabilmek adına; kendimize anlatabilmek adına inanın büyük önem taşıyor. Kaç kişimiz bu duygu ve anlayış selinin önünde yuvarlanıp gidiyoruz… Doğrusu hep merak ederim..! Meraktan öte iletişimimizin hat safhada olmasını isterim. Ama her konuda..!

Sevgiler, düşkünlükler, aşklar, bağlar sadece sevgili olmakla anlam kazanmaz. Hep söylediğim gibi her şey 14 Şubata göre planlanmamalı. Tüm bu oluşumlarda her güne koca bir yüreği ve o yüreğin saçtığı sevgiyi sığdırabilmek çok önemli…

Her şeye rağmen düşman değilim. Zaten ömrüm boyunca her konuda ama her konuda düşman olmayı beceremedim. 14 Şubat sevgililer gününe karşı geliyormuşum gibi olsam da… Yinede bu gününüzü kutluyorum. Ama diyorum ki her gününüzün en az 14 Şubat/ve 14 Şubatlar kadar dolu olmasını diliyorum.

Lütfen sevginizi bir güne sığdırmaya çalışmayın. Çünkü kendinize ve sevdiceğinize sonra hep haksızlık yaparsınız.

Sonuçta her zaman sevgi dolu olmak varken bu acizlik niye… diye sorarlar insana...!

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.