Karaburun ve Çeşme RES’leri incelendi

Bodrum Yarımada Çevre Korum Platformu adı altında, Bodrum’da RES’in yapılmasına karşı olan bir grup, Yalıkavak Geriş Köyü Halkı ile İzmir Çeşme ve Karaburun’a bir gezi düzenledi.2 Mayıs Cumartesi günü sabah Saat 07:00’de,...

Karaburun ve Çeşme RES’leri incelendi

Bodrum Yarımada Çevre Korum Platformu adı altında, Bodrum’da RES’in yapılmasına karşı olan bir grup, Yalıkavak Geriş Köyü Halkı ile İzmir Çeşme ve Karaburun’a bir gezi düzenledi.

2 Mayıs Cumartesi günü sabah Saat 07:00’de, Yalıkavak’tan başlayan gezi, 3 Mayıs Pazar günü Saat 02:00’de sona erdi. Bodrum’dan bir büyük, üç küçük otobüs ile yaklaşık 130 kişi civarında kişinin katıldığı Bodrum Gezi Grubu’nu, Karaburun ve Çeşme Bölgesi’nde, RES ile mücadelelerini sürdüren çevre ve sivil toplum kuruluşları ile arazi sahipleri karşılayıp, bilgilendirmelerde bulundu.

Yalıkavak - Geriş Köylüleri’nin Avukatı Remzi Kazmaz, “Gerişliler, kendi köylerine yapılacak olan RES’leri görsün, zarar ve faydalarını kendi kulakları ile duysun amacıyla bu geziyi düzenleyip, gelmek isteyen herkesi davet ettik.” açıklamasında bulundu.

Karaburun’da RES’lerin kurulu olduğu Yaylaköy’e öğle saatlerinde ulaşan grup, Karaburun Kent Konseyi tarafından karşılandı. Yaylaköy’de, iki yıldır RES’e karşı mücadele sürdürdüklerini söyleyen Kent Konsey Üyesi İpar Buğra Dilli, ana ilkelerinin, yerel yaşayan insanlar ve onların ihtiyaçlarını korumak olduğunu dile getirdi.

“RES’lerin yerele katkısı yok”

Karaburun Yaylaköy’de artık pek çok şeyin geri döndürürülmesinin mümkün olmadığını belirten İpar Buğra Dilli, “Bu memleketi terk edemeyeceğimize göre kuşumuz, böceğimiz, toprağımız, bitkimiz, gitti mi gider!” diye konuştu.

“Uzun süre herşeye mi karşısınız diyenler, ancak gidip yapılan tribünlerin verdiği zararı, köylünün acısını görükleri zaman gerçeği anladılar.” diyen İpar Buğra Dilli, “Yaklaşık üç yüz nüfuslu Yaylaköy, ikiye bölünmüş vaziyette. Üretim başladığında köyden üç kişilik bekçi istihdam edildi. RES’in yerele başka hiçbir katkısı yok. Ailelere tek tek para verdiler. İlk davayı Eski Muhtar Yusuf Arıcı ile birlikte açtık. Son yerel seçimlerde de onu seçtirmemek için ciddi paralar ödediler ve iki – üç oyla bunu da başardılar. Köy, ikiye bölündü.” Dedi.

Karaburun Yaylaköy’de 116’ya tamamlanması planlanan RES tirbünleri için ‘ÇED Raporu Gerekli Değildir.’ belgesini durdurmak için Çevre Balkanlığı’na, üretim raporlarının durdurulması için de Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’da (EPDK) dava açtıklarını söyleyen İpar Buğra Dilli, “Üretim lisansında yürütmeyi durdurma kararı aldırdık. Ankara Bölge İdare Mahkemesi kararına karşı da Lodos AŞ’ nin itirazı, bütün tirbünlerin durdurulması yönünde bir kararla yanıtlandı.  Şimdi 15 gündür tribünler çalışmıyor. Çok yorulduk ama davaları hep beraber kazandık. Onlar uğraşacak, bize uğraşacağız.”diye konuştu.

Eski Yaylaköy Muhtarı Yusuf Arıcı ise konuşmasında, “Tribünler çalışıyor olsa da bir akşam bu sesleri, evin içinde bir dinleseniz. Kent Konseyi, Gündem 21 ve Encümen Üyesi Bülent Bey, bizimle beraber oldu ama inşaat süresince açılan kanallar yüzünden, hayvanlarımızla birlikte kendi arazilerimize bile giremedik. Eskiden bahçemizden domates, üzüm, incir koparırdık, şimdi yiyemiyoruz. 40 haneli köyümüzde, 22 hane hayvancılıkla geçiniyor. Kara keçi ve kıl keçisi besliyoruz. 47 tribün daha dikilirse bu köyü terk etmek zorunda kalacağız. Yunanistan’a mı geçer, başka Avrupa Ülkesi’ne mi kaçarız, bilmiyorum. Gerekirse canınızı verin, ama köyünüze direk diktirmeyin, dağınızı vermeyin.” şeklinde açıklama ve önerilerde bulundu.

“Hastalıklar arttı”

Yaylaköy’den yaşlı bir kadın ise direkler dikileliden beri hastalıkların çoğaldığını anlattı. Bir ayda üç kişinin oturduğu yerde kalp krizinden öldüğünü söyleyen yaşlı kadın, “Direklerden mi, rüzgarından mı bilemem ama bu direklerin dikilmesine razı değiliz. Bizi dinlemediler, inşallah siz kendinizi dinletebilirsiniz!” dedi. Başka bir yaşlı kadın ise bilmeden bu direklerin dikilmesine karar verildiğini, şimdi de bir çare bulunamadığını söyledi. Kadın, “Onbeş gündür çalışmayan bu direklerin çalışmasını istemiyoruz. Köyün bu kadar yakınına, bu kadar direk nasıl dikilir, elbirlik olacağız!” şeklinde konuştu.

Rüzgar Tribünü Sendromu

Karaburun Kent Konseyi’nin Belediye Salonu’nda yaptığı sunumda konuşan İpar Buğra Dilli, “Sağlıklı ortamlarda yaşama hakkımız, elimizden alınıyor. Tribünlerin ses limiti, organize sanayi bölgelerinde verilen ses limitleridir, yaşama alanlarının değil. Tribün sesinin dışında, kanatların rüzgarı yararken çıkardığı sesler de var. Uyku bozuklukları, baş dönmesi, asabiyet, bulantı ve hafıza kaybı gibi durumları fiilen yaşatıyor. Hayvanların erken doğum ve erken sütten kesilmesiyle ekonomik ve sosyal varlığımız, ciddi tehlikeler altında, ‘Rüzgar Tribünü Sendromu’ yaşanıyor. Özel mülkiyetlerde, acele kamulaştırma kararları alınıyor. İnşaatın başlarında on – onbeş kişilik olan istihdam, inşaat bitince üç – dört kişilik bekçi istihdamına dönüşüyor. Şuan burada 81 tribün var ve tek bir tribün daha kurulmaması gerekir. 50 tribün, 15 gündür çalışmıyor. Mahkeme, itirazları durdurdu. Kamuoyu yaratma isteği ile imza kampanyası başlattık. Ama neden, ama nasıl, ama niçin gibi, insanların kafasına, ‘Ama’ sözcüğünü yerleştirmeliyiz.  Her tülü demokratik hakkımızı kullanıp, gerekiyorsa insan hakları mahkemesine gideceğiz. Bütün çabamız, Karaburun Yarımadası’nı, daha fazla talan edilmeden, gelecek kuşaklara bırakmak!” şeklinde anlatımlara yer verdi.

“EGE Hattı oluşturalım”

Karaburun Belediye Salonu’nda konuşan Avukat Remzi Kazmaz, Karaburun Ket Konseyi ve diğer sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etti. Kazmaz, “Burjuva hukukuna güveneler, köylerini, vadilerini verdiler. Derelerini sattılar. Halkın hukukuna güvenenler, topraklarını, derelerini, köylerini korudular. Siz, örgütlenme hakkını yüreğinize koyarsanız, ne vadi, ne bölge, ne de tarlanızı, hiç kimseye vermezsiniz. Bunu, daha önce Fırtına Vadisi, şimdi de Bodrum yaşıyor. Neden buradalar?  Neden, Çeşme, Karaburun, Foça, Ayvalık, Bodrum’da oluyorlar? Buralar, rantın en yoğun olduğu bölgeler. Burada 49 + 49 yıllığına rant kurup, istedikleri zaman istedikleri rantın tasarrufunu yapabilecekler. RES’in arkası karanlık! Bodrum’da üretilecek elektrik, iki tatil köyününün elektriğini bile çalıştırmıyor.  14 milyon m2 alanı kamulaştırıp, daha sonrasında, otel ve residance dikecekler.  Bugün müvekkillerim, kendi topraklarını savunma irade ve cesaretini gösterirlerse onlarla yoluma devam edeceğim. RES’leri savunurlarsa ben yokum! Karadeniz HES mücadelesinin de tek ruhu direnmekti. Anadolu’da RES kurulacak, çok farklı alanlar var. Gelin tüm kıyı bölgelerimizle Egecek, bir hat oluşturalım. Bodrum, Karaburun, Çeşme dostluğunu peliştirip, çevre dayanışması yapalım. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya da hiç birimiz! Bunu yüreğimizde hissedelim. Yapılacak tek şey, örgütlü olarak direnmektir. RES’lerin dini, imanı yok, herşeyi paradır. Sermaye girdiği yerden çıkmaz. Daha o girmeden siz kafasına vuracaksınız!” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi, Gamze Yılmaz’ın sunumundan aldığını belirten ve RES’lerde kullanılan Neomidyum maddesinin kansere yol açtığını söyleyen Kent Konsey Üyesi bir kişi ise  RES ve termik santrallere karşı bilgilerin paylaşılıp, doğanın yaşamasına katkı vermenin gerekli olduğunu dile getirdi.

Çeşme’deki RES santrellerinin olduğu yere gelen genç bir tiyatro grubu, konunun önemini vurgulamak adına, Çarlık Rusyası Dönemi’nden ve yerel yaşananlardan oyunlar sergiledi.

Bu haber toplam 69 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.