BİR SEVDA HİKAYESİ

Yapıldığı yılları bilirim. Bu şehir çok rahatlayacak, çocukluğumun geçtiği bu şehrin insanları hastalıklarında böyle güzel bir tesisten güzel hizmetler alacaklar diye sevinirdim. Kısa sürede tamamlanmıştı hastane. Ben ise memuriyetten dolayı ancak izinli olduğum sürelerde çocukluğumun, gençliğimin geçtiği bu şehre gelir olmuştum. Annem ve babam yine bu şehirde yaşadıklarından onların ve yakınlarımızdan bazılarının hastalıkları sebebiyle de içine girip görür olmuştum.

Belki özel sektörün elinde olsa daha çok uzun yıllar bakımı ve kontrolleri zamanında yapılarak yeniliği muhafaza edilebilecek olan hastane kısa zamanda yıpranmıştı. Dış taraftan görüntüyü muhafaza ediyor gibi olsa da içi dayanılmaz derecede haraptı ve her geldiğimde günden güne yok olup gittiğini görmek dayanılmaz derecede üzüyordu. Aynı camiada çalıştığımdan tek tük tanıdık birkaç çalışanını da tanıyor, fırsat buldukça görüşüyor, soruyordum. Personel az, yöneticiler duyarsız, temizlik için para göndermiyorlar cümleleri sıkça tekrarlanırdı. Sadece dinlemede kalır, üzgün şekilde hastane içinde gezindiğimde, söylenenlerin aksine çamaşırhane, mutfak, ısı merkezi gibi ayak altı olmayan yerlerde çokça personelin mesai içerisinde saatlerce boş boş konuşarak vakit geçirdiklerini görür üzülürdüm. Bazı sekreterliklerde üç çalışma bankosu bulunmasına rağmen hep bir veya iki kişinin çalıştığını görür, bundan dolayı da önlerindeki kuyrukların bitmek bilmediğine, sık sık gerilimler yaşandığına tanıklık ederdim.

Hasta ve hasta yakınlarına da kulak verirdim. Nasıl bir sağlık tesisi, sağlam giren insan hastalık bulur. Allah düşürmesin gibi cümleler de yine sıkça duyduğum cümleler olurdu.

Geçende, şimdi yaşadığım şehirden bir arkadaşıma refakatçi olmak maksadıyla tekrar bu hastaneye gittiğimde ise adeta şoku yaşamıştım. Hastanenin içinde adeta güller açmış, hastanenin çehresinin değiştiğini adımımızı attığımız an hissetmiştik. Hemen her koridorda bir temizlik görevlisi işinin başında görüntüleriyle güven veriyor, sekreterliklerin önlerinde uzun kuyrukların olmayışı da mutluluk veriyordu. Acaba sadece bizim işimizin olduğu yerler böyle de diğer yerler yine aynı mı diye merakımı yenememiş, bulduğum ilk fırsatta, yemekhane, mutfak, ısı merkezi, çamaşırhane gibi yerleri de dolaşmıştım. Manzara inanılır gibi değildi. Hem temiz hem de boş insan kalabalıkları yoktu.

Bir ara beraber çalıştığımız ve şimdi hastanenin başhekim yardımcılığı görevini yapan arkadaşı daha önce ziyaret için bir iki kez aramış fakat yerinde bulamayınca not bırakıp ayrılmıştım. Bu sefer kararlıydım. Bekleyecek, merakımı giderecektim.

Refakatçisi olduğum hasta arkadaşımla birlikte odasına gittiğimizde sıcak karşılamış, hemen ikram faslına geçmiştik ki ilk sorum gelmiş ve başhekim yardımcısı arkadaş koltuğuna daha bir yaslanarak cevap vermişti.

“Vallahi değişim tabii ki iyi! Yeni sinerji, yeni heyecan elbette iyi ama asıl inan asıl marifet bizlerde, değişen diğer arkadaşlar da falan değil. Ne diyeyim bir Sevda Meselesi mi diyelim bilemedim.”

Gözlerimiz meraktan iyice açılmıştı ki daha keyiflenmiş, devam ettirmişti konuşmasını.

“Her sözleşme dönemi, bütün sağlık kurumları gibi bizim hastanede de resmen hayat durur, ortalarda bir sürü laflar dolanır, işten çok siyaset, siyasetçiler konuşulur, iş güç resmen unutulurdu. Bu dönem de pek farklı değildi doğrusu ama sözleşmeler imzalanıp, yeni yönetici arkadaşların isimleri açıklandığında bir isim bomba etkisi yaratmıştı ki gerçekten sonrasında da bunun arkasının pek de boş olmadığını, daha ilk günden itibaren bütün hastane görmeye başladık.”

Arkadaş konuştukça merakımız azalmıyor, yeni boyutlara taşınıyordu.

“Bu dönem de hastane içinden, hastane dışından üç beş başhekim adaylarımızın isimleri dolaşmıştı. Neyse üst iradenin tercihi içimizden, yıllardır bu hastaneyi bilen, çalışma arkadaşlarımızdan biri yönünde olmuştu. Tabii onun eline tutuşturulan pek çok isimler de olmuştu ama o sağlık bakım yöneticiliği konusunda, önüne sürülen hiçbir ismi kabul etmediği gibi bir ismi de dayatmış, hatta ben ancak bu ismi bu göreve getirirsem bu görevi yaparım diyecek kadar olmuştu. İnanın belki yıllardır ilk defa böyle bir şey oluyordu. Yani bir başhekim ilk defa yukarıya böyle bir isim konusunda ısrarcı oluyor ve o isim de göreve gelir gelmez daha ilk günden başhekimin o güvenini boşa çıkarmıyordu. İşte biz bu ismi de onu göreve getiren kişiyi de çok yakından tanıyor, biliyor ve sizin gibi pek de öyle şaşırmıyoruz tabii.”

Merakımız sürüyordu ama sona gelmiş, artık o ismi duymaya gelmişti sıra.

“Biz bütün hastane çalışanları kısaca bütün bu olanlara Bir Sevda İşi adını vermiştik. Emekliliği gelmiş, sorumlusu olduğu klinikte yıllardır sağladığı otoriteyle adeta hem hastaların hem de mesai arkadaşlarının gözünde abla kelimesini sonuna kadar hak etmiş Sevda Ablanın hikayesiydi aslında bu. O çalışma ortamında özellikle çalışma şartları daha ağır olan hemşire arkadaşlarımızın çoğunun emekli olmayı veya biraz daha iyi torpil bulabilirlerse başka kurumlara kaçmayı düşündükleri bir ortamda onun gibi, maddi durumu da pek fena sayılmayan biri arkadaşımızın emekli olacak iken, başhekim olan bu arkadaşımızın ısrarıyla bu göreve gelip, bütün hastaneyi sırtlaması gerçekten günümüzde çok da alışık olmadığımız bir durum. O şimdi sadece kendi servisinin değil, bütün hastanemizin Sevda Ablası.”

Sohbet güzeldi ama refakatçisi olduğum hastanın rahatsızlığı da dizlerinden idi ve daha fazla da ayakta durmaması gerekiyordu. Bir an önce aracımıza gidip, uzanmalı ve yola çıkmalıydık.

Başhekim yardımcısı arkadaşla vedalaşırken: “En kısa zamanda tekrar, özel olarak geleceğim ve şu Sevda Hikayesini daha uzun dinleyeceğim senden. Hatta belli mi olur, belki tanıştırırsın da” dedim.

Öyle de oldu. Geldim ve onu tanıdım. Uzun uzun soluksuz anlatamadı çünkü yanına gidip gelen rahat bırakmıyordu. Kapısı sürekli açık, telefonu mütemadiyen çalmakta ve yüzünü hiç ekşitmeden o yaşında herkese yetebilmenin derdinde.

Pek çok hastane yöneticisinin çok yakından bildiği ama üstüne gidemediği ve zorlandığı o kadar çarpıcı konulara değindi, o kadar net ifadelerde bulundu ki…

İnşallah haftaya devam ederiz. Sağlıkla kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.