Terör insanları yıldırmak,  öldürmek , yaralamak , korku salmak , can ve mal güvenliğin tehlikede olduğunu inandırmak , devletin güvenliğini ortadan kaldırmak , gibi işler teröristlerin yaptıkları  eylemlerdir.

Din , insanı temel değerlerini korumayı birincil hedef olarak  bizlere sunmaktadır. Her iki dünyada  da  mesut ve bahtiyar olmasını sağlamaktır.Bu bağlamda  insanın gerek hayat hakkı gerekse mal , ırz , aile, namus  ve benzeri temel hakları , ayrıntılar bir tarafa bütün inanç sistemlerinde kutsal ve dokunulmaz kabul eder.

Yaşanabilir bir dünya , her iki alemde huzurlu ve mutlu bir insan profili, dinin temel  amaçları arasındadır.Bu nedenle insana  ve onun haklarına yönelik  haksız fiil ve davranışlara karşı yaptırımlar öngörülmüştür.

Dünyanın bazı coğrafyalarında kan , gözyaşı , işkence , zulüm , terör, sefalet  artık hayatla iç içe bir durum arzetmektedir.Binlerce  yıllık  tecrübeye sahip insanlığın bu karamsar ve kendisine yakışmayan tablonun figüranlarında masum yavruların , solan yüzlerin , anne babaların maruz kaldığı işkencelerin ,ölümler nedeniyle gözlerden süzülen isyan  yaşlarının her dem yer alması inançlı  inançsız , kutsala bağlı olan yada olmayan hemen herkesi etkilediği gözardı edilemez bir gerçektir.Şüphesiz bu tablonun mimarı  ,bir taraftan terör sempatizanları diğer taraftanda sorumsuzluk , aymazlık , bölünmüşlük ve sahipsizliktir.

Gerçek şu ki şiddet zulüm anarşi ve terör belli bir ölçekte geçmişten günümüze  değin süregelen olgulardır. Üzülerek ifade edelim ki  anarşi ,terör , işkence , ve şiddete maruz kalan tarafın etnik , siyasal , ve dinsel kimliği dikkate alınmak suretiyle zaman zaman taraftar olma durumlarına gelinmiştir. Hangi ırk düşünce din yada inanca mensup olursa olsun tarihte işkence ve şiddetle başka bir deyişle zulümle özdeşleşmiş  hiçbir şahıs medeni dünya veya sağduyuya sahip insan ve milletler tarafından tasvip edilmemiştir. Buna karşılık iyilik  merhamet ve güzellik sembolü insanlarda etnik veya dinsel kimliği dikkate alınmaksızın taraflı tarafsız hemen herkes tarafından sevilme , kendilerinden övgü ile söz edilme bahtiyarlığına erişmişlerdir.

Dinimizin merkezinde merhamet ve rahmet vardır. Oysa anarşi ve terörün doğasında dinin aksine acımasızlık , kan dökmek , öldürmek ve acı çektirmek vardır . Dolayısıyla bir terör eylemine fail ararken , kaynağı dindarlıktan değil , sapkın din anlayışlarından veya dinsizlikte aramak daha isabetli olacaktır . İslam dininde ve diğer  ilahi dinlerde hiçbir şekilde teröre yer yoktur . Tam aksine islama göre  “terör” olarak adlandırılan eylemlerin   tümü büyük suçtur . Ve Müslümanlar bu tür eylemleri engellemek  , yeryüzüne barış , huzur , mutluluk  ve  adalet getirmekle sorumlu ve mesuldür.

Şu bir gerçektir ki bireysel özgürlüğe önem verme anlayışı  ve insanların fikrine saygı gösterme  bilinci  başarılarımıza büyük ölçüde kaynaklık etmekte dir . Diğer bir ifade ile özgürlük ve düzenlilik başarırının anahtarıdır.

Kurulu toplum düzenlerinin meşru dayanak ve değerlerini hiçe saymak ve yıpratma faaliyetlerine  “anarşi “ denir  Çünkü islama göre insana ve kainata saygı her türlü eylemin önünde yer alır. Bu itibarla islam herhangi bir problemin çözümü noktasında anarşiyi ve buna bağlı olarak güç kullanımını tasvip etmez ve meşru görmez.

Yüce Allah ın insanlığa en son olarak bir kurtuluş reçetesi olarak sunduğu İslam kardeşlik ve huzur dinidir. Hiçbir şekilde anarşi ve şiddete onay vermediği gibi bağlılarınında mağdur tarafın kimliğini dikkate almaksızın anarşi ve terörü her türlü şiddeti yasaklamıştır.

İlk bakışta sıradan bir hayvan gibi gözüken serçenin dahi haklı  meşru bir gerekçe bulunmaksızın hayatına son verilmesinin Allah katında hesaba  konu edileceği mesajını , saygın bir varlık olan insan hayatına son verme ile aynı düzlemde okuduğumuzda , o hayata son vermenin  ne derece ağır  olabileceğini kestirmek zor olamasa gerek.