Ömer Süha Aldan’dan ilginç iddia

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay için verdiği kararı değerlendirirken, “Eğer Anayasa Mahkemesi Başkanının istediği Vakıf Yasasını çıkarmış olsaydınız belki Sayın Balbay hala...

Ömer Süha Aldan’dan ilginç iddia

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Anayasa Mahkemesi’nin Mustafa Balbay için verdiği kararı değerlendirirken, “Eğer Anayasa Mahkemesi Başkanının istediği Vakıf Yasasını çıkarmış olsaydınız belki Sayın Balbay hala içeride olacaktı” dedi.

CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, Anayasa Mahkemesi’nin CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ile ilgili verdiği kararı değerlendirdi. Aldan, Balbay’ın yemin töreninin ardından TBMM Genel Kurulu’nda konuşma yaparken, AKP sıralarından “bizim sayemizde çıktın” sataşmalarına değinerek, “Evet, doğru, sizin sayenizde. Eğer Anayasa Mahkemesi Başkanının istediği vakıf yasasını çıkarmış olsaydınız belki Sayın Balbay hala içeride olacaktı” diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu’nda Adalet Bakanlığı ve HSYK bütçesi üzerine bir konuşma yapan CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, yargının içinde bulunduğu durumu değerlendirmek için 12 Eylüllerdeki değişime göz atmak gerektiğini ifade etti. “Kısaca, yargının başına ne geldiyse 12 Eylüllerde gelmiştir. Türk yargısında en büyük kırılma 12 Eylül darbesiyle yaşandı” diyen Aldan, ikinci kırılma ise 12 Eylül 2010 referandumunda yaşandığını belirtti.

“1982 Anayasa’sı ile HSYK oluşturuldu. Seçimler yapıldı, siviller yeniden iktidar oldular. Lakin, hâkim, savcıların teminatları yasa metninden ibaret kaldı. Adalet Bakanı ile Müsteşarı, etkin kurul üyesi konumuna geldiler. ‘Serbest piyasa, özelleştirme, köşeyi dönme’ söylemlerinin egemen olduğu yıllar başladı” diyen Aldan, bu yıllarda yargının ayakbağı, pranga olarak görüldüğünü söyledi. Yargının, 2002 sonundan itibaren yeni bir anlayışa muhatap olmaya başladığını aktaran Aldan, bu süreci şu sözlerle anlattı:

“Koca koca adamları gözaltına aldıran savcılar, onları kumbaraya bozuk para atar gibi cezaevine tıkan hâkimler hukuk dünyasında boy göstermeye başladı. Gerine gerine kameralara poz vererek korku salanların zırhlı koruma arabaları Başbakan hediyesiydi. Öte yandan, özelleştirmelere, HES yağmasına karşı çıkan yargıçlar hâlâ dik duruyor, Deniz Feneri yolsuzluğunu ortaya çıkarmaya çalışan yürekli savcılar bazılarının yüzünü kızartıyordu. Derken 2'nci 12 Eylül 2010'da gerçekleşti. Liberaller, 12 Eylül darbecilerinden hesap sorulacağını sanan aymazlar, yargının yapısındaki değişim sayesinde ‘Özelleştirilecek kamu mallarını ucuza kapatırız’ diye hayal kuran yerli sermaye, derin devletin yargı ayağının sonlanacağını düşünen ahmak, küçük burjuvaların desteğiyle yargı yeni bir denize yelken açtı.

Yargı mensupları eski HSYK'nın dost ahbap ilişkisinden bıkmışlardı, yenilerinin daha iyi olacağını sandılar. Şimdilerde, son üç yıldır görev yapan yeni HSYK'nın eskisini bile arattığını görüyorlar.”

Referandum sonrası oluşturulan yeni HSYK’nın göreve gelir gelmez HSYK’nın yedek üyelerinin eşlerini yüksek mahkemeye üye seçtiğini belirten Aldan, Yargıtay’a ve Danıştay’a üye seçiminde biat edenlerin tercih edildiğini ifade etti.

Yargıya güvenin hızla azaldığını ifade eden Aldan, Deniz Feneri yolsuzluğu iddialarını ortaya çıkaran savcıların yargı önüne çıkarıldığını hatırlatırken “‘Ergenekon’ adıyla lanse edilen davada, kurgulanmış düzene karşı çıkan Savcı Kasım İlimoğlu'na disiplin cezası icat edildi, şimdi hakkını Anayasa Mahkemesinde arıyor” dedi.

AKP sözcülerinin HSYK’yı övdüklerine işaret eden Aldan, “Ey AKP’liler, madem mevcut HSYK’dan bu kadar memnunsunuz, neden Anayasa Uzlaşma Komisyonunda kurulun yapısının değiştirilmesi için öneri verdiniz?” dedi.

Bu haber toplam 101 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.