MUĞLA EFSANEVİ BAŞKANINI UNUTMADI...

BÜYÜKLERİMİZ KOCA BİR HAYAT GELDİ GEÇTİ DER… PEKİ, O KOCA HAYATA, NELER SIĞDIRIR İNSAN… SABRİ DİNÇER, “KOCA HAYAT’INA ÇOK ŞEY SIĞDIRANLARDAN…Bir hayata neler sığdırılabilir sorusunun cevabını öğreneceksiniz?...

MUĞLA EFSANEVİ BAŞKANINI UNUTMADI...

BÜYÜKLERİMİZ KOCA BİR HAYAT GELDİ GEÇTİ DER… PEKİ, O KOCA HAYATA, NELER SIĞDIRIR İNSAN… SABRİ DİNÇER, “KOCA HAYAT’INA ÇOK ŞEY SIĞDIRANLARDAN…

Bir hayata neler sığdırılabilir sorusunun cevabını öğreneceksiniz? Tamircilikle başlayan ticaret hayatı, turizmcilik de Muğla’da bilinen en önemli isimler arasına girmek ile sonlanmış. Tamircilik, berberlik, tekel bayiliği, bakkalcılık… Daha sıralanacak birçok mesleği var Sabri Dinçer’in.

Bazıları için geçmiş çok önemlidir. Sabri Dinçer’de geçmişe önem verenlerden. Bir dönem Muğlaspor Kulüp Başkanlığı da yapmış olan Sabri Dinçer, o günlerin anıları ile yaşıyor. Bu iş yerinin duvarındaki fotoğraflar, yazılar, tablolar kanıtlıyor. Türkiye’nin en önemli futbolcularından olan ve Muğlaspor’dan, 1’inci lige transfer olan Rıdvan’ın, Fevzi’nin, başkanlığı döneminde görev yapan yönetim kurulu üyelerinin, Muğlaspor maçlarında çekilen fotoğraflar, Sabri Dinçer’in iş yerinin duvarlarını süslemiş. Dinlen Restorana gelen konukların el yazıları ile anı defterine yazdığı hatıra notları da bir çerçeveye alınarak duvara asılmış. Ve tabi bunun yanı sıra armağan edilen tablolar, kazanılan ödüller de iş yerinin en önemli mekanında yerlerini almış.

Plaketlerden biri dikkatimizi çekiyor.

Sabri Dinçer’in Muğlaspor Kulüp Başkanlığı yaptığı dönemde armağan edilen bir plaket. Fakat bu plaket diğerlerinden farklı. Muğlaspor yönetimi tarafından Sabri Dinçer’e verilmiş. “Türkiye’de ilk defa bir başkana kendi yönetim kurulu üyelerinden plaket veriliyor. Hayatımda beni gururlandıran en önemli plaketlerden biridir bu” diyor Sabri Dinçer.

1938 Muğla doğumlu Sabri Dinçer, bir memleket gönüllüsü. “Ne yaptı isem Muğla için yaptım. Ve bu yaptıklarım Muğla’ya faydalı ise sonuna kadar memleketime helali hoş olsun” diyor Sabri Dinçer…

Sabri Dinçer, Sifonlu Birahane’yi(şimdiki bildiğimiz haliyle fıçı bira) ilk Muğla’ya getirmiş isim. Muğla Merkez’de turist kafilesinin nasıl ağırlanacağının yol şeridini çizen ilk isim. “Turist sadece deniz ve güneşe gelmez” diyor Sabri Dinçer ve sözlerine “gelen turiste farklı şeyler göstermelisin ki memnun edebilesin” diye devam ediyor. İşte hayatın aslında ne kadar büyük olduğunu ve koca hayata neler sığdırılabileceğini öğreniyoruz.

-Sabri Dinçer kimdir?

1938 Muğla doğumlu Sabri Dinçer’in annesi İkbal Hanım Milaslı, babası Mehmet  Beyde Muğla’nın Düğerek Mahallesinden. Farklı dallarda uzun yıllardır Muğla’da ticaret yapıyor.

-Ticarete ilk nasıl nerede başladınız?

İlk mesleğim tamirciliktir. 1949 yılında tamircilikle iş hayatına başladım. Daha sonra berberlik ile devam ettim. 1970’e kadar Şeref Sineması’nın karşısında Yeşim Bakkaliyesini işlettim. 1970’de Muğla’da ilk Sifonlu Birahaneyi ben açtım.

-Aklınıza nereden Sifonlu Birahane açmak geldi?

O dönemde Ankara yada İstanbul’a giden gençler bir fıçı bira içtik diyerek söze başlıyorlardı. Bende Muğla’da neden olmasın dedim ve kolları sıvadım ve bir birahane açtım. Çok güzel işimiz oldu. 1979’da o birahaneyi kapattım. Şu anda olduğum mekana geldim ve Dinlen Restoran’ı açtım. Dinlen Restoran’la üniversitenin karşısında hizmet etmeye çalıştım ama öyle bir patlama oldu ki tam anlamıyla turizm patlaması. Muğla’ya tur tertipledim. Farklı gezi programlarını, tur listelerine eklettim. Günde 100 tur otobüsünün Muğla’ya geldiğini bilirim. Şehir merkezine ve Muğla’nın yaylasına gezi düzenledim. Daha sonra 1996’da Dinlen Restoranı bırakarak iş yerleri yaptık ve şimdi de bir apartımız var ve hayatımıza devam ediyoruz.

-O kadar çok meslek sıraladınız ki, bu kadar mesleği bir hayata sığdırmak zor olmadı mı?

Hayır, hiç zorlanmadım. Çok güzel bir şey. İnsan insan inandığı şeyi yapmalı. İnsan inandığı herşey de başarıyı yakalar. Ve ben mesleklerime inandım. Başarıyı yakaladım. Her zaman yaptığım bir şakam vardır. Muğla Milletvekili Seyfi Sadi Kayıncabbar vardı. Nur içinde yatsın. Ona, hep şunu derdim. Ben hep sizin kadar para kazandım. Ve hep de böyle olmuştur. Milletvekili maaşı ne kadarsa, ben hep o kadar para kazandım. Esnaflıkta üç şey çok önemlidir. Dürüst, çalışkan ve müteşebbis olacaksın. Yani bir tarafa saplanıp kalmayacaksın. Yeni şeyler arayacaksın. Benim anam tamirci doğurmuş demeyeceksin. Başarı nerede yakalanacaksa o tarafa doğru kaymalı insan. Esnaf yeniliğe açık olmalı. Ben bu üç şeyi asla unutmadım ve başarıyı yakaladım.

-Peki, Türkiye’nin bu ekonomisinde de sizce aynı kurallar şimdi de geçerli mi?

Tabi efendim. Neden geçerli olmasın. Bir, müteşebbis mutlaka dürüst olacak. İki, çalışkan olacak. Üç, korkmayan müteşebbis olacak. Bu üç şeyle başarıyı yakalayamamak mümkün değil benim tahsilim falan yok ama bu üç şeyi uygulayarak hayatımı kazandım ve en iyi şekilde yaşıyorum.

-Sizce ticaret hayatında dün ile bugün arasındaki fark var mı?

Hiç değişmedi bence. Her devrin ayrı zorlukları vardır. Eskiden enflasyon patlamasından zengin olanlar vardı. Şimdi sadece o kalktı. Bedavadan para yok artık. Çalışmak gerek. Çalışan, dürüst olan halen kazanıyor.

-Muğla’da ilk turizm ile ilgilenenlerden biri sizsiniz. İlk Muğla turizminden biraz bahseder misiniz?

Turist farklılık ister. O zamanlar Bayındırlık ve İskan Eski Bakanı Erman Şahin arkadaşımız halı dokuma fabrikası açmıştı. Kadınlar fabrikada halı dokuyorlardı. Turistlere oraya gönderiyordum. İlgilerini çekiyordu. Turist farklılık ister. Turist sadece denize, güneşe gelmez.  Bir kere geziye çıkan insan akıllı insandır, kandıramazsın. Onların dikkatini çeken şeyleri bulacaksın. Onların memleketinde olmayan bir güzellik sunacaksın. Memleketini cazip hale getireceksin. Turisti şehir merkezine de çekmek istiyorsak, bir kere yaylamızı turizme açmalıyız. Yaylaya, sanayiden ve Ortaköy’den giriş vardır. Fakat otobüsler yaylaya girememektedir. Aslında  buna biran önce çözüm bulunmalı. Ve Muğlamızın o güzel yaylası turizme açılmalı.

-Muğlaspor sizin için ne ifade ediyor?

1959’da askerliğimi bitirdim ve Muğla’ya geldim. O zaman Genlik spor, Yılmaz spor, Yol spor vardı. Ben Gençlik sporda görev aldım. Senelerce çalıştım. 1967’de de üç kulübümüzün birleşmesiyle Muğlaspor’umuz kuruldu. Kurulduğu ilk günden beridir Muğlaspor’umuzun içindeyim. 40 yıl kulüp için çalıştım. Muğla için helal olsun. 1969’da yılında futbol hakemliği diplomasını aldım. Fakat Muğlaspor’umuz şimdi kümeye düştü, tabi ki üzülüyorum. Bizim zamanımızda en şaşalı dönemlerini yaşadı Muğlaspor. Tribünler seyirci alamaz durumdaydı. Maçlar büyük ilgi görüyordu. Geçenlerde şimdiki Kulüp Başkanı Önder Kaytan’ın verdiği bir demeci okudum. İlk önce borçsuz bir Muğlaspor diyor. En doğrusu. Önce itibarlı bir takım olmalı. Ve bence, daha sonrada Muğlaspor’umuz da kendi içimizden çocuklarımız oynamalı. Muğlalı genç çocuklarımız oynamalı. O dönemlerde Yatağan’dan, Milas’tan aklınıza gelebilecek bir çok ilçe ve beldeden gençlerimiz takımda oynuyorlardı. Ve bir maç olduğunda, genci izlemek için tüm Yatağanlı tribünlerde yerini alıyordu. Çok güzel günler yaşadık. Ben futbolcu satılması taraftarıydım. Başarılı olan futbolcu gençlerimiz 1’inci lige transfer olsun, transfer olanların yerine de yeni gençler heveslensin, Muğlaspor da yer alsınlar. Çünkü 1’inci ligde yapamazdık biz. 2’inci ligde takımımızın yeri çok güzel oturmuştu.

-Biz bir şey duyduk, siz tavla oynamayı çok seviyormuşsunuz doğru mu?

Şimdi biz tavlayı Hamdi Yücel Gürsoy’la oynarız. Hamdi Yücel Gürsoy benim yakın dostumdur. Senelerce Muğlaspor’da beraber çalıştık. O başkanlık yaptı, ben başkanlık yaptım. Tatlı bir rekabet vardı aramızda. Bundan Muğlaspor kazançlı çıktı. İşte o dönemdeki o tatlı rekabetimiz halen devam ediyor tavlada. Tavla da bir ben yenerim, bir o yener.

-Peki, birazda siyasetten bahsedelim. Aktif siyasette bulundunuz uzun yıllar, nedir siyaset?

1955’te Gençlik Teşkilatı ile siyaset hayatıma başladım. Askerlikten sonra ilçe yönetim kurulu üyeliği, ilçe başkanlığı, il yönetim kurulu üyeliği ve 1973’te il genel meclis üyeliğine seçildim. Dört yıl il genel meclis üyeliğime devam ettim. Daha sonra CHP içerisinde aktif siyasete devam ettim. 1980 ihtilali ile aktif siyaseti bıraktım. Politika bırakılmaz aslında, politikanın içinde yaşar insan. Ama gelecek nesle yön vermek ve gelecek neslin önünü açmak lazım. Şimdi politikacılara çok kızıyorum. Bir seçildi mi, bir daha bırakmıyorlar. Bırak, senden başkası da yapsın. Gençlerin önü açılsın. Gençler heveslensin. Siyasetin içinde olsun. Bir kez il genel meclis üyeliği yaptım. Bir daha aday olmadım. Gençlerin önü açılmalı teşvik edilmeli.

-Birazda özel hayatınızdan bahsedelim. Nasıl bir aile babasısınız?

Üç kızım var. Üçü de yüksek tahsilli. Üçü ile de gurur duyuyorum. İki torunum var. Mutlu bir aileye sahibim. Ve bu yüzden de çok şanslıyım.

-Son kez ne söylemek istersiniz?

Eskileri aramak kadar güzel bir şey yok. Yıllarca topluma hizmet etmiş insanların unutulmadığını hissettiriyorsunuz. Beni çok mutlu ettiniz.

Bu haber toplam 285 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.