Naim Arslan Dağlı
Şükretmeyi Unuttuk Mu ?
Biz Türkler, dünyanın en saygılı, en güvenilir, en misafirperver, en yardımsever ve belki de en iyi toplumlarından biriyiz. Bu özellikler, kültürümüzden gelen ve bizi biz yapan değerlerdir. Bu konularla ilgili sayısız atasözü, deyim ve geleneğimiz bulunmaktadır. Değerlerimiz sayesinde derin anlamlar taşıyan bir halkız.
Ne yazık ki, son dönemlerde dilimize yerleşen bazı ifadeler bu değerli yapıya zarar veriyor ve bizi farklı bir noktaya sürüklüyor. Bu ifadelerin başında da “Buna da şükür” sözü geliyor. Çoğumuzun sıkça kullandığı bu kalıbı gelin birlikte inceleyelim.
Öncelikle “şükür” kelimesi, “teşekkür” anlamına gelir. Yaratana, evrene ya da bizden daha büyük bir güce duyulan minnettarlığı ifade eder. Hatta bugün, herhangi bir dini inancı olmayan kişiler bile “şükür defteri” adını verdikleri günlüklerde, minnet duydukları şeyleri not alırlar.
Şimdi, şükür kelimesinin teşekkür anlamına geldiğini bildiğimize göre, “Buna da şükür” kalıbına tekrar bakalım. “Buna da teşekkür ederim” ifadesi sizce ne kadar anlamlı? Birisi size böyle bir cümle kurduğunda ne hissedersiniz?
Ben bu ifadede bir memnuniyetsizlik seziyorum. Yani kişi, “İstediğim bu değildi ama neyse, görgüsüz görünmeyeyim, yine de teşekkür edeyim” diyor gibi. Bunu bir düşünün: Arkadaşınıza, çocuğunuza ya da bir yakınınıza hediye aldığınızda, “Ben aslında mavisini istiyordum ama yine de teşekkür ederim” yanıtını alsanız, nasıl hissedersiniz? Karşı taraf neyi ifade etmiş olur? Elbette ki memnuniyetsizliğini.
İşte biz de son zamanlarda “Buna da şükür” diyerek, aslında içinde kıyas, pişmanlık ve hayal kırıklığı barındıran bir memnuniyetsizlik sunuyoruz. Şükrettiğimizi sanıyoruz ama aslında yakınmış oluyoruz. Çünkü kıyaslamanın bizi motive edeceğini, hayatımızı geliştireceğini düşünüyoruz. Oysa geçmişte kullandığımız “Haktan gelene razıyız” gibi kabul ve kararlılık içeren sözlerimizi unutmuş gibiyiz.
Artık sevgimizi bile kıyaslıyoruz: “Onu şu kadar, bunu bu kadar seviyorum” diyoruz. “O şu kadar iyi, bu bundan daha iyi” gibi anlamsız karşılaştırmalarla sevgiyi de yıpratıyoruz. Merak etmiyoruz, keşfetmek istemiyoruz, gerçekten sevmiyoruz ve teşekkür etmiyoruz. Bunları yaptığımızı sanarken bile sürekli bir kıyaslama içindeyiz.
Bu tavır, toplumumuzda, ailemizde, iş yerlerimizde ve hayatımızın her alanında kendini gösteriyor.
Gelin bu yazıdan sonra teşekkür etmeyi seçelim. Kıyaslamadan, saf ve temiz bir şekilde, içten bir memnuniyetle teşekkür edelim. Şükredelim. “Daha iyi olabilirdi” demeden, suçlu ya da kahraman aramadan, sadece şükredelim.
Eğer bunu bir kez bile başarabilirsek, hayatımızın, toplumumuzun ve iç huzurumuzun bir anda değiştiğini hep birlikte göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.