
Erdal ÇİL
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMDEN, SAĞLIKSIZ DÖNÜŞÜME Mİ?
Özellikle 1980 sonrası bütün dünyayı saran sağlık alanında dönüşüm uygulamalarını, ülkemizdeki yansımalarını, siyasi istikrarsızlıklardan dolayı nelerle karşılaşıldığını geçen haftaki yazımızda ele almıştık. Şimdi ise 2003 yılı sonrasında yeniden gündemimize giren dönüşümün nasıl gittiğine dair tespitlerimizi paylaşacağız.
3 Kasım 2022 genel seçimlerinde tek başına iktidara gelen Adalet Ve Kalkınma Partisi’nin seçimlerin hemen sonrasında (iki hafta sonra) 16 Kasım 2022 tarihinde Herkese Sağlık başlığı altında yayınladığı Acil Eylem Planının kulağa hoş gelen 11 başlığı vardı.
- Sağlık bakanlığının idari ve fonksiyonel açıdan yeniden yapılandırılması,
- Tüm vatandaşların genel sağlık sigortası kapsamına alınması,
- Sağlık kurumlarının tek çatı altında toplanması,
- Hastanelerin idari ve mali açıdan özerk bir yapıya kavuşturulması,
- Aile hekimliği uygulamasına geçilmesi,
- Anne ve çocuk sağlığına özel önem verilmesi,
- Koruyucu hekimliğin yaygınlaştırılması,
- Özel sektörün sağlık alanına yatırım yapmasının özendirilmesi,
- Tüm kamu kuruluşlarında alt kademelere yetki devri yapılması,
- Kalkınmada öncelikli bölgelerde yaşanan sağlık personeli eksikliğinin giderilmesi,
- Sağlık alanında e-dönüşüm projesinin hayata geçirilmesi.
Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı açıklarken dünyada birçok ülkeyi incelediklerini ve Türkiye’ye yakışır, özgün bir model oluşturduklarını vurgulamıştır. 2003 yılı başında hazırlanarak Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuna duyurulan Sağlıkta Dönüşüm Projesinin hedeflerini sekiz ana başlıkta topladığı kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Bu hedefler şunlardı:
- Planlayıcı ve Denetleyici Sağlık Bakanlığı,
- Herkesi tek çatı altında toplayan Genel Sağlık Sigortası,
- Yaygın, erişimi kolay ve güler yüzlü sağlık hizmet sistemi,
a-)Güçlendirilmiş temel sağlık hizmetleri ve aile hekimliği,
b-)Etkili, kademeli sevk zinciri,
c-)İdari ve mali özerkliğe sahip sağlık işletmeleri,
- Bilgi ve beceri ile donanmış, yüksek motivasyonla çalışan sağlık insan gücü,
- Sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurumları,
- Nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon,
- Akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma,
- Karar sürecinde etkili bilgiye erişim.
Şunu kabul etmek gerekiyor ki, ülkemizde sağlık alanında yapılan en köklü değişimin bu proje kapsamında yapıldığını söylemek mümkün. Sağlık sektörünün dünyada ve ülkemizde nerelere geldiği yönünde yapılan tespitler, olması gerekenler fevkalade titizlikle ortaya konmuş, uluslararası kuruluşların da destekleriyle kollar sıvanarak yeni yapılandırmalara hızla başlanmıştır. Tabii böylesine kapsamlı bir projenin sonuçlarını bir gazete sayfasında ele alıp değerlendirmek projeye de, emek verenlere de büyük haksızlık olur kanaatindeyim. Konu zaten pek çok üniversitemizde yapılan lisansüstü ve doktora çalışmalarıyla uzun uzun değerlendiriliyor. Ancak hedefleri başlıklar halinde sundum ki hepimiz o hedefleri görerek kaçının gerçekleşebildiğini, kaçının nerelerde olduğunu azıcık bir gayretle de olsa görebilir, değerlendirebiliriz düşüncesindeyim.
Ben özellikle Muğla’da ortaya çıkarılan, yüklenici firma eliyle hastalara fazla radyoaktif madde verilmesi olayı ile ilgili okların yöneldiği hizmet alımlarına yönelik görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Devletler tarihin ilk dönemlerinden itibaren kendilerinin yapmak istemedikleri veya yapmalarını sakıncalı ve daha maliyetli olarak gördükleri bir takım hizmetleri hep kamu dışından satın aldıklarını biliyoruz. Hatta ilk uygulamanın da Roma Dönemine kadar uzandığını söyleyebiliriz. Hizmet alımlarının Sanayi Devrimi sonrası arttığını, dünya savaşlarında cephedeki askerlerini teçhizatsız bırakmama endişesiyle büyük devletlerin çoğunun en önemli savunma hizmetlerini bile büyük ölçülerde özel sektör eliyle gördürdükleri de tarihten önümüze düşenlerdir.
Dünyanın şimdiye kadar yapılmış en mükemmel projesinin bile ehil olmayan, inançsız kadrolar elinde heder olacağına eminiz. Kanaatim böylesi bir siyasi istikrar ikliminde bile böylesine önemli bir projenin ne yazıktır ki hedeflerinin uzağında kaldığı yönündedir. Elbette gerektiğinde hizmet alınır, özel sektörün bilgi ve birikiminden yararlanılır ama bunun en önemli unsuru, hizmeti alanın titizliği, dikkati ve iradesidir. Bunların oluşmadığı durumlarda adı resmi kurum da olsa oralarda tüccarlar cirit atar, kamu görevlisi ise sermayeye hizmetkârlık yapar.
Projeyle taşlar yerinden oynamış, azımsanmayacak mesafeler katedilmiş ancak gelinen nokta itibariyle çok iç açıcı durumda olmadığımız açıktır. Yine de bu camia büyük ve kültüründe de büyük birçok insanı barındıran bir camia ve günümüzde de insanı merkeze alan, içinde bulunduğu olumsuz şartlara rağmen elindeki kısıtlı imkânlarla yine de ayakta kalmaya çalışan, sayıları çok azalmış iyi niyetli sağlık çalışanlarının gayretlerini unutmayalım, haksızlık etmeyelim.
Sağlıkta dönüşümle döndüğümüz gerçek ama nereye doğru döndüğümüz, bundan sonra işin nereye evrileceği konuları da uzun ve sütunlar gerektirmekte. Umarım çok büyük olumsuzluklarla karşılaşmaz ve sağlık yazmak durumunda kalmayız.
Sağlıklı günler dileklerimle…
Erdal ÇİL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.