
Erdal ÇİL
HAZ – ME - DE – BİL – MEK
İyi öğrenmeyen, ders dinlemeyen, lafın gereğini yapmayan çocuklar için büyüklerimiz eskiden: “Bir kulağından girip, öbüründen çıkıyor” derlerdi.
Dünyanın en kaliteli hocasından en iyi dersleri alsa da, hiç duymadığı bilgileri o an duymuş olsa da dinlemez, dinler görünür ve duymuş olsa, öğrenmiş olsa bile tatbik etmeyen, bir şey olmamış gibi normal hayatına devam edenler için kullanılırdı bu söz.
İnsan, öğrendikçe değişen, değiştikçe de gelişen bir canlı.
Aslında diğer canlıların da tepkisi bu yönde!
Bir sokak kedisi, sokağa bırakılan suyun yerini görüp, öğrendi mi başka yerde su aramıyor ertesi gün. Sokak köpeği, kendisine tekme atan ayağı unutmuyor ve uzak duruyor ondan. Yeni bir vitaminle tanışan bitki, tepkisini hemen gösteriyor. Toprağın altındaki tohum, azıcık bir suyun temasıyla harekete geçiyor.
Ama ya günümüz insanı?
İlgisiz, tepkisiz…
Kör, sağır ve dilsiz sıfatları; sanki fiziksel olarak bu organları olmayanlara değil de artık sağlıklı insanlara yakıştırılır oldu.
Daha kısa zamanda, daha az emekle daha çok görüyor, biliyor, öğreniyoruz ama…
Ama o kadar işte!
Eski tas, eski hamam.
Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu, kul hakkının ne denli önemli olduğunu trafik suçlarının ne olduğunu, aşırı hızın, alkollü araç kullanmanın suç olduğunu biliyoruz ama yetmiyor!
Kesin olarak bildiğimiz bir bilgi daha var.
Sağlıklı yemekten daha önemlisi, sağlıklı sindirebilmek!
Yani, hazmedebilmek.
İyi yemişsin, güzel yemişsin yetmiyor.
Tıpkı çok şey bilmişsin gibi.
Önemli olan sindirebilmek, içselleştirebilmek, haz-me-de-bil-mek!
Uzmanlar böyle diyor.
Mutluluğun sırrı bağırsaklarda!
Yani o kadar yediğimizi, doldurduğumuzu ne yaptığımız önemli.
Çıktısının ne olduğu da.
Komple vücut sağlığı için bağırsak sağlığı çok çok önemli.
Yediklerimizi vücudumuzun ne yaptığı, nasıl öğüttüğü, bünyemizin nasıl sindirdiği, nasıl hazmedebildiğimiz önemli de beynimize giren onca bilginin nasıl kullanılacağı önemli değil mi?
Elbette önemli. Hem de çok!
Amerikalı Nörolog David Perlmutter, günümüzde birçok hastalığın sebebinin beyin-bağırsak ilişkisi kaynaklı olduğunu araştırmalarıyla ortaya koyuyor. Sağlam kafa sağlam vücutta, sağlam vücut da sağlam bir bağırsakla doğrudan ilişkili. Bu yüzden midemize giren kadar beynimize girenlerin de miktarları, nitelikleri ve en önemlisi de vücutta nasıl sindirildikleri önemli.
Çok bilmek, çok yemek gibi!
Hazmedemezsen ağırlık yapıyor, rahatsız ediyor.
Ama az yiyip, az bilmek de çözüm değil!
Mesele hazmedebilmek.
Bildiklerin seni harekete geçirebiliyorsa…
Okudukların seni: kör, sağır, dilsiz değil de insan yapıyorsa;
Öğrendiklerinin gereğini yapabiliyorsan…
Mutlu olabiliyorsun.
Sindirim sistemin iyi çalışıyor ve sağlıklısındır.
Yoksa…
Bir kulağınızdan girer, diğer kulağınızdan çıkar.
Demek ki mesele neymiş?
Haz Me De Bil Mek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.