
Erdal ÇİL
BAĞIMLILIK MÜCADELESİNDE MUĞLA ÖRNEK İL OLABİLİR Mİ?
Bağımlılık çeşitleriyle birlikte bağımlı sayısının da arttığını gösteriyor rakamlar. Yakın zamana kadar alkol, kumar ve sigara olan bağımlılık türlerine şimdilerde maalesef ekran, teknoloji ve uyuşturucu madde bağımlılıkları da eklendi.
İşimiz zor ama tanık olduğumuz güzel olaylar ümitlerimizi yeşertmiyor değil. Mesela bağımlılık mücadelesinin asırlık çınarı Yeşilay’ın mücadelesinin tam 99. Yılında, ülkemizde bağımlılık meselesi, 14 Şubat 2019 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle ülkenin en önemli gündemleri arasında yerini alıyor. 2019/2 Sayılı bu genelge sanıyorum ülkemizdeki bağımlılık mücadelesinde şimdiye kadar atılmış en önemli adım ve ilgili bütün kurum ve kuruluşların yer aldığı bir Bağımlılık Yüksek Kurulu’nun oluşturulması ve bizzat Cumhurbaşkanlığı makamının bu kurula başkanlık etmesi çok önemli.
Yine ilimizdeki en büyük iki kurum olan Büyükşehir Belediyesi ve üniversitenin bu mücadelede aldıkları net tavırlar da altı çizilecek güzellikte. Ülkemizdeki üniversiteler akademik açılışlarına genelde popüler isimler, alanlarında uzman ve saygın isimler getirerek üniversitelerinin ulusal basında daha iyi yer bulmasını amaçlarlar. Bu yıl akademik açılışta üniversitemizin konuk olarak Yeşilay Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’ı getirmesi ve ilk derste de bağımlılık mücadelesinin konu edilmesi gerçekten çok anlamlıydı.
Büyükşehir Belediyemizin yeni başkanının da bağımlılık mücadelesine verdiği samimi gayretler, kurumunu adeta bu yolda seferber etmesi de inanın çok ama çok değerli. Her ilçede bir Yeşilay Otobüs durağı, yine ilçelerin hepsinde Yeşilay renkleriyle giydirilmiş otobüslerin dolaşması, başkan ve ekibinin samimiyetlerini göstermesi açısından umut verici. Enerjisini çok çabuk yansıtan başkanın kendisiyle beraber ekibinin de kendilerini Yeşilay Gönüllüsü olarak tanımlamaları umuyorum bu şehirde bağımlılıkla ilgili şimdiye kadar yapılamayan birçok engelin de üzerine gidileceği izlenimini uyandırıyor.
Bütün bunların yanında geldiği ilk günden bu yana devlet adamlığı ağırlığını her vesileyle sergileyen valimizin de bu mücadeleye ve paydaşlarına verdiği destek ise çok açıktır.
Geçtiğimiz günlerde Yeşilay Genel Başkanının bu anlamda şehrimize gelerek kurumlara yaptığı teşekkür ziyaretleri de bu anlamda, bu gayretleri takdir ve tamamlar görüntüdeydi.
Muğla 2025 yılına bu güzellikleri yaşayarak girdi. Üstüne bir de futbol takımının iki yıl üst üste şampiyonlukları eklenince insan umutlanıyor. Demek ki bu şehirde bu potansiyel, bu enerji, bu ezberleri bozacak potansiyel var dedirtiyor. O zaman neden olmasın?
Neden bu şehir bağımlılık mücadelesinde de dikilen bu bayrağı en yukarılara taşıyıp, örnek il olmasın?
Turizm sektöründen dolayı alkolün en fazla tüketildiği iller arasında ve buradan başlayacak bir mücadele çığ etkisiyle neden diğer illere de sıçrayıp bağımsızlık yolunda bayraklaşmasın? Şehre gelip de inancından dolayı yemek için alkolsüz mekân soranlara gösterilecek yerimiz neredeyse yok denecek kadar az. Dolayısıyla aileler alkol satışı yapılan bu yerlere çocuklarıyla beraber girmek zorunda kalıyorlar. Alkol tüketmeyenin bile alkol ruhsatı olan mekânlara para kazandırması alkol ruhsatını bu şehirde çok önemli bir imtiyaza dönüştürmüş durumda.
Devlet alkol almayan vatandaşın da sağlığından sorumludur ve korumak zorundadır. Nitekim Anayasanın 56/2’nci maddesinde, “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak” yükümlülüğü altındadır denmektedir. Özellikle üniversite gençliğinin yoğun yaşadığı Kötekli’ de alkol satışı veya sunumu yapmayan işyeri yok gibidir. Hâlbuki yine Anayasamızın 58/2’nci maddesinin hükmü de çok açıktır. “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
Sadece bu gerekçeden dolayı bile bu mekânlar alkol kullananların, alkolsüz sofraya oturamayanların mekânları olarak görülmeli, mevzuatın alkol almasının sakıncalı gördüğü gençler ve çocuklar bu mekânlardan uzak tutularak alkol tüketimi özendirilmemelidir.
Şimdi bazılarınızın yine kaçamak yapıp “bunların yaşları 18’in üzerinde” diyeceğini de biliyorum. Bu yüzden de 7 Ocak 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümlerini hatırlatmak istiyorum. Burada ‘Genç’ tanımı ‘15 ile 24 yaş arası dönem içinde bulunan kişi’ olarak verilmiştir. Söz konusu yönetmeliğin 24. Maddesi 2. Fıkrası d bendinde: “Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekânlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz” hükmü bulunmaktadır. Yani özün sözü bu düzenlemelerle 24 yaşın altında bulunan bireylerin bulunduğu etkinliklerde alkol satışı yapılamayacağı da kesindir.
Şehri bugünlerde bekleyen başka bir tehlike de mezuniyet partileri adı altında yapılan eğlenceler. Buraların, bu eğlencelerin olmazsa olmazı da maalesef alkol. YouTube Platformu’nda bir sürü bağımlı videoları var ve bunların bir kısmıyla da bizzat görüşme imkânları bulduk. Hepsi de madde bağımlılığına uzanan yolda ilk tanıştıkları bağımlılık türünün alkol olduğunun altlarını çizmekteler. Hepsi de ‘bir defadan bir şey olmaz’ rahatlığıyla çıktıkları yolda ne zorluklarla karşılaştıklarını anlatırlarken sizler halen rahatınızı bozmuyorsanız yapacak bir şey de kalmamış demektir.
Yazı, okuyanla; söz ise anlayanla buluşabildiği ölçüde anlamlıdır.
Gerisi laf-ı güzaf!
Biraz kelam ettik, yazmaya gerek duyduksa yaşadığımız bu ümit verici gelişmelerden dolayıdır.
Bu şehir, bu güzellikleri hak ediyor.
Erdal ÇİL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.