AFYONLA KURULAN SALTANAT

Tarih boyunca devletler ekonomik çıkarlarını korumak için farklı yollar izlemişlerdir ancak sadece kendi çıkarları için Yahudi felsefesini de kullanarak dünyayı bu kadar yaşanılmaz kılan İngiliz Krallığı gibi bir devlete tarih henüz tanıklık etmemiştir. İngiltere’nin uyuşturucu ticaretindeki rolü, özellikle 19. yüzyılda Çin ile yaşanan Afyon Savaşları ile sembolleşmiştir. Bu savaşlar yalnızca iki ülke arasındaki bir anlaşmazlık değil, aynı zamanda küresel uyuşturucu sektörünün doğuşunu ve Batı sömürgeciliğinin ekonomik boyutunu ortaya koyan kritik bir dönüm noktasıdır.

19. Yüzyıl ortalarında Çin’deki gümüş, bakır, kalay ve tuz madenleri İngiltere’nin iştahını kabartıyordu. Madenlerin ele geçirilmesi dışında bunların yüklendiği ticaret limanı olan Hong Kong’un bile kontrolünün ele geçirilmesi İngiltere’nin büyük hedefi haline gelmişti. Çin’e göre Hindistan, Afganistan, Myanmar bölgeleri ise siyasi çatışmalardan dolayı İngiltere için daha kolay lokmaydı ve İngiltere bir süre sonra buralarda ürettiği afyonları gayrimeşru yollarla da olsa Çin’e sokmaya başladı ve kısa sürede afyondan elde edilen uyuşturucuya alışan Çinli gençler yüzünden Çin’in maden gelirlerinde önemli düşüşler olduğu gibi pirinç üretimlerinde de önemli düşüşler yaşandı. Çin’i yöneten Qing Hanedanı bunun üzerine afyonun ithalatını ve tüketimini yasaklamış olsa da İngiliz tüccarları yasa dışı yollarla afyonu Çin'e sokmaya devam edince iki ülke arasındaki ilişkiler iyice gerildi ve 1839-1842 yılları arasında gerçekleşen Birinci Afyon Savaşı ve ardından 1856-1860 yılları arasında yaşanan İkinci Afyon Savaşlarında 65.000 civarında Çin’ li hayatını kaybetti. Çin’in yenilgisiyle sonuçlanan bu savaşlardan sonra Çin ekonomisi o zamana kadar hiç olmadığı kadar bozuldu ve bu ekonomik buhran sonucu çıkan Taiping Ayaklanması gibi iç isyanlarda da 20 Milyondan fazla Çin’ li öldü. Her iki savaşta da Çin'in yenilgisi, ülkenin egemenliğini zayıflattı ve afyon ticaretinin artmasına neden oldu. Bu savaşlar sonucunda imzalanan "eşitsiz antlaşmalar", Çin'in dışa bağımlılığını artırdığı gibi afyon ticaretini de meşrulaştırmış, Hong Kong Limanı da tamamen İngilizlerin kontrolüne geçmişti.

18. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere, Çin ile ticaretinde büyük bir açık vermekteydi. Çin’den çay, ipek ve porselen gibi ürünler ithal eden İngilizler, karşılığında Çin’e satacak yeterince değerli mal bulamıyordu. Bu açığı kapatmak için Hindistan’da üretilen afyon, Çin’e gizlice sokulmaya başlandı. Afyon kısa sürede Çin toplumunda büyük bir bağımlılık ve sosyal çöküntü yarattı.

Bu tarihten sonra afyon ticareti İngiltere için sadece bir gelir kaynağı değil, aynı zamanda sömürge sistemini finanse eden bir araç oldu. Hindistan, Afganistan, Myanmar taraflarındaki üretim, Çin’deki pazar ve Avrupa’daki tüketim arasında kurulan bu üçgen, modern anlamda uluslararası uyuşturucu trafiğinin ilk örneklerinden biri sayılabilir.

Uyuşturucu üzerinden sağlanan bu sermaye birikimi, kısa sürede İngiltere’nin sanayileşmesini ve küresel ticaretteki üstünlüğünü destekledi. Çin’de ise milyonlarca bağımlı, bozulan sosyal düzen ve ekonomik yıkım geride kaldı. Bu süreç, Çin’in “Aşağılanma Yüzyılı” olarak anılan dönemine girmesinde önemli bir rol de oynamıştır.

20. yüzyıla gelindiğinde İngiltere’nin doğrudan uyuşturucu ticaretindeki rolü azalmış olsa da, dünyada uyuşturucu bağımlılığı, Afyon Savaşları’nın mirası olarak dünya düzeninde iz bırakmaya devam ediyor. Londra finans merkezleri ise uyuşturucu gelirleriyle beslenen sermayelerin dolaştığı merkezler haline gelmiş durumdadır. Bugün dahi uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili kara paranın aklanmasında İngiltere merkezli bankaların adı sık sık gündeme gelmektedir.

Ayrıca, Birleşik Krallık geçmişte sömürge yönetimi altında bulunan bölgelerde uyuşturucu üretimi ve ticaretinin izlerini bırakmış; Güneydoğu Asya’dan Orta Doğu’ya kadar birçok coğrafyada bu yapıların kalıntıları ne yazıktır ki yaşamaya devam etmektedir.

Görülüyor ki dünya insanlığının temiz dünya, temiz gelecek hayallerinin önlerindeki en büyük engellerin bugün büyük dediğimiz ve akıl olarak hep başı çeken İngiltere kaynaklı olduğunu söylemek hiç de yanlış değildir. Yine tarihi tecrübeler göstermektedir ki temelinde bu kadar kan ve gözyaşı bulunan bir medeniyetin, bir saltanatın ömrünün uzun olması mümkün değildir.

Allah onlara da bunca insanlara yaşattıklarını yaşamadan ölmelerini nasip etmesin inşallah!

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.