UZUN YOLLAR MI? YILLAR MI?

Uzun yıllar; uzun yollardan tanıdıklarımıza, eşimiz ve dostumuza kısacası özlem duyduğumuz arkadaşlarımıza hep gittik geldik. Bu yollar bizi hep götürdü… Belki de özlemimizi gideremeden bu yollar bizi hep geri getirdi. Birbirimize yılarca getiren götüren yılların ağızlara pelesenk olmuş en meşhur cümlesi “ömür biter yol bitmezdir’i” yıllarca hep kullandık. Zaten cümle alem ise hep bu şekilde söyledi durdu.

Motorlu taşıtların azlığı ile başlayan serüvende yıllarca ülke genelinde olduğu gibi Muğla’da da yollar ne kadar uzun, üstüne üstün mesafeler uzasa da darlıktan nasibini almış olarak A noktasından B noktasına zor ulaşımları hep yaşadık. Dar, bir o kadar bakımsız yolların kahrını hep çektik… O yollar hem bizleri hem de araçları çok yordu. Arızalanan araçların lastik, amortisör, rot balans, direksiyon mili arızaları kesintisiz devam ederken… Bizleri yolculuk esnasında allak bullak eden mide sarsıntısı, sonrasında baş ağrısıyla keyfimiz hep kaçtı. Zamanla araba sayısının artmasıyla kullanışsız yolların pabucunun dama atıldığı gerçeği ortaya çıkmaya başladı.

Otomotiv sektörü gerek yurt içinde lisanslı oto üretimiyle, gerekse yurt dışından ithal araçlarla o kadar iddialı duruma geldi ki artık yolların araçlarla tıklım tıklım olmasıyla, trafik kazalarının kaçınılmazlığı kendini çok açık bir şekilde göstermeye başladı. Yolların darlığına kural hatası ve dikkatsizlikte eklenince ölümlü ve yaralanmalı kazalar hepimizi derinden etkiledi. Yıllarca haberlerde klişeleşmiş cümlelerle hiç çözüm aramadan yolumuza devam ettik. Zaman içinde teknoloji geliştikçe araçların konforlu oldukları gibi motor aksiyonlarının daha güçlü yapılmasıyla yolların geçmiş yıllara yenik düşmesine tanık olmaya başladık. Demek ki artık bir şeyler yolunda gitmiyordu.

Ülkemizde ve Muğla’da araç sayısının yoğunluğu hiçbir zaman gözlerden kaçmadı. Çözüm önerilerinin havada çarpıştığı, yıllara meydan okuyan o eskimiş atıl yollar için geri sayım başlamıştı adeta… Türkiye’de turizm ana arterlerinden birisi olan Muğla; kıyı uzunluğuyla liderliği uzak ara elinde bulunduran il konumundadır. Bu nedenle ilkellikten bu yolları kurtarmanın yolu artık onların genişletilmesidir. Yolların daha kullanışlı hale gelmesini sağlayıp, ne olursa olsun hepimizin bir noktadan diğer noktaya zamanında ulaşabilmesi demektir.

Biraz istatistiksel bilgilerden yoksun olacak belki ancak; hatırlayanlarınız bilirler. İzmir’in, Muğla ile olan ticari bağı yadsınamayacak kadar büyüktür. Yıllar öncesinde Muğla’dan İzmir’e gidişler saatlerimizi fazlasıyla alır, eğer İzmir’de konaklayamıyorsak işimizi tamamlayamadan Muğla’ya geri dönerdik. Yıllar sonrasında ise Aydın’dan İzmir’e yapılan otoban gönüllere su serpmekle kalmayıp o dağı delen Selatin Tüneli ile yol yapımında ne kadar ivme kazandığımızı da görmüş olduk. Sonraki dönemlerde yapılan yollar bununla da kalmadı. Aydın/Muğla arasındaki oldukça dar bir gidiş, bir geliş şeritli meşhur Gökbel’in yerinde şimdi yeller esiyor… Baraj yapım çalışması bu yolun değişmesine neden oldu diye düşünenler olabilir. Ancak bu yolun genişletilmesi zaten kaçınılmazdı. Bu güzergahta da bölünmüş yol ile artık yolculukların emniyetli, bir o kadar zaman kayıpsız sürüyor. Çünkü herkesin gönlü alabildiğine rahat…

Öncelik sırasına göre, Milas/Bodrum arası, Muğla/Gökova yol kavşağı arası, Gökova yol kavşağı/Fethiye arası… Önceden yapılan Göcek rampalarından kurtulmak için tasarlanan tek tüp tünelin ikinci tüpünün de yapımına başlandı. Bu oluşumu ara not verdikten sonra; bölünmüş yol olarak Muğla/Yatağan arası, Gökova kavşak/Marmaris arası yapılan yeni teknolojik yollar arasındadır. Marmaris/Datça arası ile Yatağan/Kavaklıdere arası bölünmüş yol olarak tanzim edilmeseler de eski hallerinden kurtarılıp iyileştirme çalışmaları yapıldı.

Çok önceden Muğla Sakar tepe, Bodrum, Marmaris ve Fethiye ve hatta Datça güzergahlarına giderken dar yolların sıkıntısı kah sürücü koltuğunda, kah toplu taşıma araçlarında bizi strese sokmaya yeterde artardı bile… Artık gönül rahatlığı ile “teknolojinin gözünü seveyim” desek te… Özellikle Sakar Tepe’de yolu ortadan ikiye ayıran taş blokların başı ağrıtacağı kendini belli ediyor. Herhangi bir kaza anında Muğla’dan gelecek bir ambulansın vaylar olsun haline… Bu aracın Muğla’ya dönüş yapabilmesi için Akyaka kavşağına kadar inip dönmesi lazım geliyor. Kanamalı kaza mağduru veya çok acil müdahale gerektirecekler kişilerin halini düşünmek bile istemiyorum. Bu aralara ambulans dönüş yoları yapılsa ne olur? Ne mi olur… Aklı selim olmayan birçok sürücü bu dönüşleri su istimal ederek hızlı trafik akışının yaşandığı Sakar Tepe de farklı kazalara sebep olabilirler. Yani kaş ve göz meselesi gibi bir durum, kaş yaparken göz çıkartmak gibi. İvedi olarak bu soruna bir çözüm bulunacağını düşünüyorum. Eğer benim de aklıma bir çözüm önerisi gelirse bunu yetkililerle paylaşacağım.

Bir de yeni yapılan bölünmüş yollarda her 15 kilometre de bir küçükte olsa park alanları yapılırsa; lastiği patlayan, arıza yapan araçlar burada önlemlerini alıp gerekli bakım ve tamiratı yapabilirler. Cep park alansız bölünmüş yollarda da hız limitini aşan veya aşmayan her aracın bir tehlike olduğunu unutmamamız lazım. “Park halindeki araca geldi, çarptı” cümleleri sıklıkla hafızamızda yer etmiştir. Unutulmaması lazım…

Her bir önerinin uygulanması için geç kalınmış değildir. Esas geç kalınmışlık cahillik ve vurdumduymazlıktır. Saygıyı ve sevgiyi özümseyen biz bireylerin bu konuda daha hassas olmaları gerekmez mi? Teknoloji güzelde… Onun nimetlerinden akıllı yararlanmalıyız. O halde..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.