“Türk Milletinin kavgası Boğazdaki aşiret ile”

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu, Batının tarihi, dini ve ekonomik sebeplerden dolayı 4. Yüzyılda başlayan Türkle hesaplaşma meselesinin günümüze kadar devam ettiğini söyledi. Kurtoğlu;...

“Türk Milletinin kavgası Boğazdaki aşiret ile”

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu, Batının tarihi, dini ve ekonomik sebeplerden dolayı 4. Yüzyılda başlayan Türkle hesaplaşma meselesinin günümüze kadar devam ettiğini söyledi. Kurtoğlu; “ Atilla döneminde başlayan Türkle hesaplaşma meselesi 1071’de Müslüman Türk melesine, 1453’de Yenilmez Türk meselesine dönüştü ve günümüze kadar devam ediyor. Karlofça’dan itibaren saraydaki Enderuniler Müslüman Türkün başına bela oldu. O günkü zihniyetin uzantıları da bugün Türkiye Cumhuriyetinin başına bela. Türkiye’de bir AKP-MHP , AKP-CHP, CHP-AKP, Türk-Kürt, Alevi-Sünni kavgası yoktur. Türkiye’de Boğazdaki aşiret ile yüzde 99’un kavgası vardır. Ama Fatih’in ölümünden Abdulhamid’e kadar Osmanlı tarihi aradaki bazı istisnalar hariç yeniden yazılmak durumundadır.” dedi.

Hüseyin Atılgan (ÖZEL HABER)

Türk Ocakları Muğla Şubesi tarafından düzenlenen “ Küresel Para Savaşlarında Türkiye, Siyaset ve Din” konulu konferans Menteşe Belediyesi Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezi Nail Çakırhan Salonunda gerçekleşti. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı konferansı Muğla Cumhuriyet Başsavacısı Necip Topuz, İdare Mahkemesi Başkanı….Türk Ocağı Muğla Şubesi Başkanı Hüseyin Akar ve yönetim kurulu üyeleri, gençlik kolları üyeleri, meslek kuruluşları, meslek örgütü temsilcileri, akademisyenler ve vatandaşlar da dinleyici olarak katıldı.

Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini ve Batının Türk ile hesaplaşmasının 4. Yüzyıla dayandığını hatırlatarak konuşmasına başlayan Doç.Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu; “ Zor günlerden geçiyoruz. Bu mesele AKP, MHP, CHP meselesi değil. Para gerçekte dini, siyaseti ve toplumu dönüştürüyor. Öğrendik ama biraz geç öğrendik. Tarihi, dini ve ekonomik sebeplerden dolayı batının Müslüman Türk ile hesaplaşması meselesi. Bir kere bunu peşin olarak almamız lazım. Bu kabulü almaz isek yanılırız. Batı 4. Yüzyıldan bu tarafa biz Türkler ile ilişki içinde. Atamız Atilla’dan bu yana. O zaman Avrupa’yı hallaç pamuğu gibi attı. O zamanın papası Atilla ile görüşmek istedi. Atilla benim muhatabım değilsin diyerek reddetti dış işleri bakanımızla görüşsün dedi. Dış işleri bakanı konumundaki kim? Atilla’nın eşi bir Türk kadınıdır. Papa geldi, Atilla’nın önünde diz çöktü. Biz bunları unutuyoruz ama Batı unutmuyor.

Batı için 4. Yüzyılda Türk meselesi başlar. 1071’de Müslüman Türk meselesine dönüşür. 1453’de yenilmez Türk meselesine dönüşür. Ama ne yazık ki Karlofça’da saraydaki Enderunilerin, bugün de Cumhuriyet Türkiye’sinin başına bala olmuştur. O günkü Endrerunilerin Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Türk birliklerine gerekli lojistik desteği vermedikleri için saraya entrikalarından dolayı Viyana steplerinde 100 binlerce Anadolu delikanlısı o steplere gömüldü.

Karlofça tarihte Türklerin ilk kez batıya borçlandıkları dönemdir. Sonrasında 300 yıl boyunca askeri ve toprak kaybı gelmiştir. İstisnası Çanakkale’dir, Kurtuluş Savaşıdır ve Mustafa Kemal Atatürk’tür. “ dedi.

“ Osmanlı tarihi yeniden yazılmalıdır”

Fatih Sultan Mehmed’in ölümünden Abdülhamid’e kadar olan Osmanlı döneminin yeniden incelenmesi ve yazılması gerektiği savını ortaya atan Kurtoğlu; “Türkiye’de bir AKP-MHP , AKP-CHP, CHP-AKP, Türk-Kürt, Alevi-Sünni kavgası yoktur. Türkiye’de Boğazdaki aşiret (!) ile yüzde 99’un kavgası vardır. Türkiye’de son zamanlarda “Ah Osmanlı, vah Osmanlı, gel Osmanlı” diyenler vardır. Şunu sorarım o zaman. Hangi Osmanlı? Eğer Söğüt’ten Fatih’e kadar olan Osmanlı ise eyvallah derim. Ama Fatih’in ölümünden Abdülhamid’e kadar Osmanlı tarihi aradaki bazı istisnalar hariç yeniden yazılmak durumundadır. Türk tarihinde Mohaç’tan sonraki en büyük iki zafer Çanakkale ve İstiklal harbidir.

Bize şunu öğrettiler. Şu kadar atla, şu kadar topla gittik yendik,yenildik. Peki malı kim götürdü? Osmanlı’nın bahsettiğim döneminden itibaren bugüne sirayet etmiş , Osmanlı iktisat sistemi bozulduktan sonra gayri Müslimleri askere almamışız, Ermeni, Rum, Yahudi sefa sürerken, Müslüman Türk barışta rençber, savaşta asker. İşte bu makus talihi Atatürk liderliğindeki sistem ile yeni yeni kırmışız. “ diye konuştu.

“Dünyayı yeniden şekillendirmek istiyorlar”

Bazı güçler tarafından dünyanın yeniden şekillendirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu; “Dünyaya bir şekil verilmek isteniyor. Bununda 3 temel ayağı var. Birisi Babil Tevratı’nın tevsirini yapan İbn Meymun. Kral Davud soyundan bir Mesih gelinceye kadar Yahudilere huzur olmadığı ortaya sürdü. Bir diğeri, Yeni dünya düzeninde Kudüs’te bir dünya devleti kurulmalı. Diğerleri de bunlara biat etmeli diyorlar. Bunlar 50’li yıllarda batıda çok tartışıldı. Ama maalesef bizim televizyonlar survavir, ana beni eversene gibi saçmalıklarla kafayı uyuştururken bunları yeni dünya düzenine dikkat çekmezler.

Bir diğer ayağı ise Milton Friedman diye birisi çıkıyor Yeni bir teori ortaya atıyorlar. Din, siyaset ve paradan oluşan üçlü bir sacayağı ile dünya evrilmeye başlıyor ve önümüze konuluyor. 1945-65 arası kapitalizmin tarihinde şaha kalktığı dönemdir. 70’le gelindiğinde artık kapitalizm para kazanamıyor, tekliyor. Bu teori paradan para kazanma. Bu model ile dünyayı kontrol altına alalım. 78 Washington Mutabakatı ile küresel sermaye Amerika önderliğinde bunu ilan ettiler, dayattılar. O gündün bu yana dünya siyasetini işte bu para babaları yönetiyor ve şekillendiriyor.

Ne yaptı bunlar? Ruslara hani aslanı Afganistan’a dal dediler. Buradan El-Kaide ve Taliban’ı devşirdiler. 1978. 30 yıldır Paris’te sürgünde olan Molla Humeyni küt diye İran’ın başına getirildi Şah kendini zor kurtardı. İslami militanlarla İran ordusunun generallerini, savcılarını, hakimlerini, bilim adamlarını kravatlarından sürükleyerek bertaraf ettiler.

Ardından Saddam’ı İran’ın üzerine saldılar. Müslümanı Müslümana kırdırdılar. Bunlar olurken batı Petrolu aldı. O günler aslında bugünlerdeki Şii-Sünni savaşının hazırlıklarıydı.

Sonra Mao öldü. Deng Sioping diye birisi geldi. Bu komünist partisinde liberal düşünceleri ile tanınan biri hatta bir ara Mao tarafından tutuklanmıştır. Geliyor bir anda 180 milyon çiftliği özelleştirdi, komünist partisin üyelerine dağıttı. 27 bin Çinliyi doktora, master için ABD’ye gönderdi. Paranın rengi önemli değildi. Komünizm, neo liberalizm önemli değildi.

1971’in 15 Ağustosunda Başkan Nixon Altın ve Gümüş ile Dolar’ın bağını kopardı. Bugün Amerika’nın bütün dünyaya söylediği şey vardır. “Getirin altınları biz saklarız” Kendi altınlarını West Point Askeri Akademesinin içinde yerin 7 kat altında saklarlar. Ama bizimkini ve diğer ülkelerinki başka yerde!” dedi.

“Dine başvurarak dönüştürüyorlar”

Bu güçlerin dünya toplumlarını dönüştürmede kullandıkları en önemli yöntemlerden birisinin din olduğunun altını çizen Kurtoğlu şunları söyledi “1978’den bu yana dünya dönüştürülmeye çalışılıyor. Dine başvurarak dönüştürüyorlar. Radikalleştirme başta İslam olmak üzere her dinde var. Sonradan Meryem Cemile ismini alan bir kadın çıkıyor. Yahudi. Sonra Hıristiyan oluyor ardından Müslüman oluyor. Bunun kitapları bir dönem Başta Türkiye olmak üzere Arap dünyasında milyonlarca dağıtıldı. 1967’e gelindiğinde İsrail o döneme göre dünyanın en modern hava kuvvetlerinden olan Mısır ve Suriye’yi 2 saatte sıfırladı. Artık Meryem Cemile’nin görevi sona ermişti.

Bizde de 3 kadın var. Sözde biri milliyetçi, biri solcu biri İslamcı. Bir bakıyorsunuz üçü birbiriyle kuzen. Türk toplumun yönlendiriyorlar. Enderundan kalan zihniyet “Türklerden adam olmaz” diyerek yönetti. Müslüman milliyetçi olamaz. Olursa ırkçılık yapar dendi. Böyle şey olur mu? Milliyetçi Müslüman olamaz, Müslüman milliyetçi olamaz diye bir ayrım olur mu? Batı Müslümanları Türk olarak tanır. İslam dünyasına nifakı soktular. İslam’ın içini boşalttılar radikal İslam gruplar ortaya çıkarıldı ve dayatıldı. 50 yıldır tesettür diye bir şey tartışılıyor. Başını örten de bizim kızımız, başını açan da bizim kızımız. Türkiye’de Mevlana üzerinden Türk İslam tasavvufu diye Yahudi mistizmi Kabala anlatıldı. Rahmetli Atilla İlhan’ın; ‘ İhtilalden sonra Siyasal Laisizm ne kadar bela açtıysa Siyasal İslam da o kadar bela açtı.” Şeklindeki tespiti açık açık anlatır her şeyi”

“Dini şıh ve şeyhe teslim etmişiz”

Kurtoğlu, Türk Milli Eğitiminin de düzenlenmesi gerektiğini ve Müslüman toplumlarında İslam’ın içinin boşaltılarak yanlış İslam öğretilerinin sunulduğuna dikkat çekti. Kurtoğlu; “Milli Eğitimim politikamız yeniden düzenlenmelidir. Türk çocuğuna iyi eğitim verilmeli. Allah bize müthiş bir rehber göndermiş. Kur’an. İslam dünyası ve biz dini şıh ve şeyhe teslim etmişiz. Kur’an’ı da sarıp sarmalayıp evlerimizde duvara asmışız.

Ahlakta Muhammed Mustafa, Millilikte Mustafa Kemal Atatürk demeli ve birleşmeliyiz. Bunu yapmak zorundayız.

1 milyar 800 milyonluk İslam dünyasındaki makale ve kitap sayısı Yunanistan kadar yok. Türkiye’de 15 milyon eser var. Ama sadece Harword Üniversitesinde 16 milyon eser var. Müslümanlar İslam’ın ilke emri olan “Oku”dan uzaklaştı. İslam dünyası bu şekilde giderse 300 yıl daha adam olamaz. Ne diyor Akif, “ Müslümanlık da bizde, milliyetçilik de bizde. Allah benim kalan ömrümü alsın Mustafa Kemal’e versin”

Dünyanın her tarafına gezdim hiçbir şeyim çalınmadı Ama Birleşik Arap Emirliklerinde telefonum çalındı. İmam Azam’ın kabul ettiği hadis sayısı 25 . Ama şimdi önüne gelen hadis uyduruyor. Müslümanlar Kur’an ve Hadisi yeniden ele almak zorundadır.” Şeklinde konuştu.

“Amero yakında tedavülde”

Dünyadaki küresel para oyunları ve politikaları konusunda da çarpıcı bilgiler veren Kurtoğlu, 1944’de bu yana dünya parası konumundaki Dolar’ın yakında tedavülden kalkarak yerine Emero’nun alacağını ileri sürdü.

Kurtoğlu şöyle konuştu: “1944’de Dolar dünya parası oldu. Günümüze geldik. Bugün Çin’in elinde 5 trilyon Dolar, Japonya’nın elinde 3.5 trilyon dolar var. Fakat 2005 yılında ABD yeni para birimi olan Amero’yu tedavüle sokmak için hazırlığını yaptı. Artık bir sabah kalktığımızda olmayacak. 10 yılı bulmaz. 2016 yılı itibariyle bütün dünyanın milli geliri 85 trilyon dolar. Peki tedavüldeki para ne kadar? 855 trilyon dolar. Bunun yanında 2016 yılında takas, faiz, kağıtlar gibi yapılan parasal operasyonların tutarı 2.7 katrilyon dolar. Bunun da yüzde 94’ü future yani gelecek oyunları. Bu deve bu hörgücü daha fazla çekmez. 1978’den bu yana gelinen nokta bu. FED 5 Yahudi ailenin elinde. Dünyada kağıt para üzerinden müthiş bir soygun var.

“ Bize de para oyunları oynanıyor”

Balta Limanı anlaşmasından bu yana da aynı oyun bize de oynanıyor. 1854 yılında bu yana yüksek faiz ve düşük kurla bizi inim inim inletiyorlar. Türk Bankacılık sisteminde 1 trilyon 240 milyar TL para var. Bunun yüzde 50’si 80 milyonun. Diğer yarısı 100 bin 250 kişinin. Bunun da yüzde 90’ı 5 bin 001 kişide. Cumhurbaşkanımız döviz bozdurma çağrısı yaptı. Fatma teyzenin Ahmet amcanın elinde döviz mi var. Döviz Boğazdaki Aşiretin elinde. Ülkeyle pinpon topu gibi oynuyorlar. Bizi bugüne kadar şucu bucu diye kavga ettirdiler. Yarın da başka bir sucu bucu diye kavga ettirecekler. Dünya tarihi boyunca çıkarılan altın miktarı 175 bin ton. 90 bin ton rezerv kaldı ve bunun 11 bin tonu Anadolu’da ve ağırlıklı olarak Ege Bölgesinde.

Türk insanının birbiri ile kavgası yoktur. Boğazdaki Aşiret ile kavgası vardır. Müslüman Türk’ün, devşirmenin yerini alması lazım. Milli sermayesini oluşturması lazım.

Hollanda’daki rezaletin arkasında da İsrail var. İsviçre’deki paralar Tapınak Şövalyelerinin elinde. 1838’den bu yana Türklere para oyunları oynanıyor. Cumhuriyetten ilanından Atatürk zamanında sadece borç almadık. 1946’dan sonra tekrar maalesef borç aldık. “

Bilinçaltı operasyonlara dikkat çekti

Dünyadaki diğer toplumlar ve ulus devletlerde olduğu gibi Türkiye’de de bilinç altı operasyonları yapıldığını ifade eden Kurtoğlu; “Bilinçaltı operasyonları ile toplumumuz dönüştürülüyor. Çizgi filmler, , sinema, televizyon, programlar alt beyne hükmediyor. Cep telefonları atom bombası kadar tehlikeli. Dakikada 3 milyar telefon dinleniyor. Anti depresan operasyonları yapılıyor. 2016 yılında ülkemizde 46 milyon kutu anti deprasan yazıldı. 4 çocuğumuzdan birisi kısır. Gıda üzerine operasyon yapılıyor. En tehlikelisi Mısır. Kesinlikle mısır yemeyin. Bugün insanımız anti depresanlarla gıda arasında sıkışıp kalmıştır. Önümüzdeki dönemlerde dünya genelinde 75 milyon insanın gıdalar yüzünden öleceği, yarısının iş gücünden çekileceği öngörülüyor.

HAARP teknoloji ile küresel iklim değişiklikleri yapılacak ve Türkiye bundan 2. Derecede etkilenecek. Bunlar ile ilgili olarak Türk toplumu farkındalığı yakalaması lazım. Isparta’da düşen uçaktaki bilim adamlarından 4’ünün toryum uzmanı olması tesadüf değildir. “diye konuştu.

Küresel güçlerin ulus devletler ve dünya üzerindeki oyun ve operasyonlarının zaman zaman çok tehlikeli boyutlara ulaştığını söyleyen Kurtoğlu konuşmasını şöyle tamamladı: “Evenjelist Hıristiyanlık baş belası. Burada ana politika; Mescid-İ Aksanını yıkılarak yerine Süleyman Mabedinin yapılması. 2000 yılında bombalayarak yıkacaklardı 3. Dünya savaşı çıkar endişesi ile CIA ve Mossad engelledi.

Belanın 7 türlüsü geliyor. İnşallah yanılırım, yanılmayı isterim. Yakında Mesihi bir su savaşı geliyor

Bu haber toplam 1572 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.