TANRILAR TANRISI ZEUS / AHMET MEKE

Bu haftaki yazımda Yunan mitolojisinin en önemli tanrısı, Olympos tanrılarının hükümdarı, gökyüzü, şimşek ve gök gürültüsü tanrısı Zeus’tan bahsedeceğim.

Kronos ve Rhea'nın birkaç tane çocuğu oldu ancak Kronos hepsini doğumda yuttu. Bununla birlikte altıncı çocuğu olan Zeus doğmak üzereyken Rhea, onu kurtarmak için Girit'e kaçtı ve orada perilerin bulunduğu ve Kuretlerin (cinlerin) koruduğu bir mağarada onu doğurdu. Periler Zeus'u emzirirken Kuretler de Zeus'un ağlama sesini duymasın diye mızraklarını kalkanlarına vurup ses çıkardılar. Böylece güvenliği sağlanan Zeus, Gaia'nın(Toprak Ana) himayesine verildi. Bu hikaye ile birlikte Girit'te büyük tanrının doğuşunu kutlamak için gürültülü savaş dansları yapılması geleneği yüzyıllar boyu devam etti.

Zeus mağarada yetiştirilirken bilgelik tanrıçası Metis ile tanıştı. Metis Zeus'u babasından intikam alması konusunda ikna etti ve ona bir iksir verdi. Zeus, Olymposlu içki servisi yapan biri kılığına girdi. Babasının şarabına zehirli iksir karıştırdı ve onu içmesi için kandırdı. Zehir Kronos'u öldürmedi ama kusturdu. O kadar çok kustu ki yuttuğu bütün çocuklarını geri çıkardı. Zeus'un kız kardeşleri olan Hestia, Demeter ve Hera; erkek kardeşleri olan Hades ve Poseidon. Böylece kardeşlerinin en küçüğü olmasına rağmen kardeşlerini Kronos'tan kurtardı.

Kardeşlerini Kronos’tan kurtardıktan sonra Zeus, hapishane olarak kullanılan işkence zindanı Tartarus'a (Yunan mitolojisine göre cehennemdir. Katiller, günahkârlar, tanrılara karşı çıkmış olanlar ve bunun gibilerin hapsedildiği yeraltının en dipteki katman) gitti. Gardiyanları öldürdü ve Kronus'un kardeşlerini yani Hekatonkheir ve Kyklopslar serbest bıraktı. Onları serbest bıraktığı için minnettar olan Kyklopslar Zeus'a en çok bilinen sembolü olan silahını yani şimşeği verdi. Hekatonkheir ve Kyklopslar ile birlikte Titanlar olarak bilinen Tanrıların Savaşı'nda Kronos ve diğer Titanlara karşı savaştı. Zeus liderliğindeki bu savaşta Titanlar yenildi ve Kronos devrildi.

Antik dönemin en önemli şairi olarak bilinen Homeros, cennetin Olympus Dağı'nın zirvesinde bulunduğunu yazdı. Bu Olympos Dağı Yunanistan'ın en yüksek dağı olması nedeniyle bir Tanrı'nın orada bulunması gerektiğine ve Zeus’un burada oturduğuna inanılıyordu. Zeus'un konumu, iyi davranışları ödüllendirip kötülüğü iten, insanların tüm işlerini gözlemleyen ve her şeyi yöneten, her şeyi bilen bir varlık olduğuna inandırdı.

Tüm Yunanlıların ana tanrılarının Zeus'a saygı göstermek için toplandıkları birincil merkez Olympia idi. MÖ 435 civarında heykeltıraş Phidias tarafından Olympia tapınağında Zeus'un oturan dev bir heykeli inşa edildi. Özenle yapılmış sedir ağacı tahtında oturan Zeus'u temsil eden heykel abanoz ağacı, fildişi plakalarla yapılmış olup, altın ve değerli taşlarla süslendi.  Zeus Heykeli, Eski Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul ediliyor. MS 391'de, Roma imparatoru I. Theodosius, pagan kültlerine katılımı yasakladı ve tapınakları kapattı. Zeus Heykeli'nin MS 5. yüzyılda yıkıldığı düşünülmektedir.

Zeus halk arasında da pek çok unvan ve sıfat ile anılmıştır. Mesela ‘göklerde gürüldeyen’, ‘şimşek savuran’, ‘bulutları devşiren’, ‘keçi derisinden kalkan taşıyan’, ‘yağmur yağdıran’, ‘uzaktan duyulan gök gürültüsü’, ‘rüzgâr estiren’ ya da ‘gök kuşağı astıran’ bunlardan bazılarıdır.

Bu hafta tanrı Zeus’u kısaca tanıtmaya çalıştım, bir sonraki yazımda Zeus’la ilgili hikayeler ve diğer Yunan tanrılarına yavaş yavaş değinmeye çalışacağım.

Ahmet MEKE

CBS Uzmanı/Arkeolog

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.