Veda Edememek

Naim Arslan Dağlı

Hayatımızdaki birçok güzellikten, o veya bu şekilde ayrılmamız gerekebiliyor. Bu ayrılıklar, maalesef çok güzel bir şekilde olması gerekirken çoğu zaman birçok çatışmayla gerçekleşiyor.

İşine veda eden biri, sattığı aracına veda eden biri, arkadaşlarına veda eden biri…

Bu “veda edememe” durumunun sebepleri, çocuklukta atılan tohumlarla çok ilgilidir. Bebekleri sütten kesmek isteyen anneler; memelerine acı biber, sirke gibi bebeği iğrendirecek, ona acı verecek gıdalar sürerler. Böylece bebek, sütten iğrenir ve aslında ona onurlu bir şekilde veda edemez.

Sonrasında, çocukluk yıllarında çocuğun birlikte büyüdüğü, bazen arkadaşı gibi gördüğü oyuncaklarını da haber vermeden çöpe atarlar, yakarlar. “Bu yaşta hâlâ oyuncak mı oynuyorsun?” diyerek onu utandırırlar. Çocuk, yine çok sevdiği ve birçok anısı olan, onun için özel bir şeyden iğrenmeye başlar; veda etmez.

Oysa anne sütü de, hayatımızdaki ilk oyuncaklarımız da bizim için çok özeldir. Ve eğer hayatımızdan çıkmaları gerekiyorsa, onurlu bir vedayı hak ederler.

Şimdi insanlar, bütün mal varlıklarını elde ettikleri emek verip büyüttükleri işleri bırakırken, sadece kötü günleri hatırlayarak iğreniyorlar — tıpkı annesinin memesindeki acı tatla hayatı kararan bir bebek gibi.
Veya biten ilişkilerde, birbirlerine ne kadar iyilik yaptıkları, birbirleri için ne kadar önemli oldukları hiç önemli değilmiş gibi davranıyorlar; yine iğrendirici kavgalarla bitiyor her şey.

Hayatta her zaman şartlar istediğimiz gibi olmayabilir. Bu çok doğal; çünkü çok fazla değişken var.
Ama bir şeyin istediğimiz gibi gitmemesi, kavga etmemizi ya da içsel ve dışsal çatışma yaşamamızı gerektirmez.

İnsanlar bazen karmaşık düşüncelerle size zarar verebilecek eylemlerde bulunabilirler, hatta size bilinçli bir şekilde düşmanlık da yapabilirler. Ama bu olaylar, onlara onurlu bir şekilde veda edemeyeceğiniz anlamına gelmez.

Gerçekten onurlu bir veda, yeni bir güzelliğe kapı açmaktır.
Ama edilemeyen vedalar, aynı kısır döngüleri yeniden hayatımıza çeker.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.