Ailenin huzur ve mutluluğu , hiç şüphesiz toplumun huzur ve mutluluğudur. Toplumu oluşturan temel yapı ailedir. Aile evli eşleri dışarıdan gelecek kötülüklerden koruyan bir kalkan gibidir.
Ailenin huzur ve mutluluğun sağlanabilmesi , eşlerin ve diğer aile fertlerin birbirlerine sevgi , saygı , hoşgörü çerçevesinde davranmaları ile mutluluklar pekişir ve sağlamlaşır.varlığıyla ,yokluğuyla , acısıyla ,tatlısıyla bir ömür boyu beraber hayat sürecek eşlerin biribirleri arasındaki sevgi ve saygı her zamankinden , herkesten daha çok ihtiyaçlarının varolduğu aşikardır.
Bundan önce birbirlerini tanımayan bilmeyen iki ayrı cinsin çok güçlü bağlarla birbirine bağlanması temelinde iffet ve namus anlayışı bulunan , karşılıklı sevgi ve güven duygularıyla geliştirilen bir aile kurumunun bina edilmesi Bizi yaratan yüce Allah’ın insanlar üzerindeki bir lütfudur. Evlilik o kadar kutlu bir birliktelik ki hepimiz biliriz denizler , okyanuslar da bazen tayfun , bazen de tsunami olur bunlardan kaçacak ,sığınılacak tek bir liman var oda evlilik limanıdır.İşte ailenin en güzel tarafı yemek tabağının yanındaki kesilen soğanı beraber paylaşmaktır.
Allah’üteala Rum suresinin 21. Ayeti kerimesinde şöyle buyurur.” Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de Onun (varlığının ve kudretinin )delillerindendir.Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır” Ayeti Kerimede dolayısıyla insanın eşini kendisiyle huzur ve mutluluk bulacağı varlık olarak görmesini telkin etmektedir.
Sadece ailenin temeli sevgi üzerine kurulmuş değil ,geniş alırsak dünyanın temelide sevgi üzerine kurulmuştur . Ailede sevginin tıkanması halinde aile saadetide tehlikeye girer .Eşlerin davranışları kalplerin kaynaşması için bir vasıta olmalıdır.Bunu başarabilen eşler ruh ve beden sağlığı açısındanda olumludurlar. Sürekli didişme halinde olan eşlerde bu ön şartı yerine getirmediklerinden aralarında muhabbetin azalmaya , kalp birlikteliği kaybolmaya başlar .boşanarak aile hayatını yıkmasalar dahi psikolojik sıkıntılara maruz kalıp sağlıklarını dahi kaybedebilirler.
Bu nedenle eşler birbirlerine verdikleri değer , sevgi ve saygıyla mutluluk ağacını dikmeli .Olacak çocuklarıda bu ağacın meyveleri olmalıdır . mutluluğu yakalayamayan eşler , mutlu çocuklar yetiştiremezler . Ailede mutluluğu bulamayan çocukların çoğuda mutluluğu sokakta arayacak anne baba mutsuzluğundan dolayı çocukların elinden tutamazlarsa ,işte ozaman onun elinden polisler tutar buda anlaşamayan anne babaya yeterde artar bile.Ondan dolayıdır ki geç kalmadan çocukların elinden anne babalar tutmalıdır.
Eşlerin uyumlu olmaları her konuda , ayrı fikirde olmaları doğurmadığı gibi , her konuda aynı fikirde olmak da uyumlu bir hayatın tek sebebi değildir. Evlilikte uyum şartı olan bir ortak görüş , düşünüş , zevk ve değerlendirme alanı vardır. Genel kabul gören konular dışında yoruma , tercihe ait konularda farklı görüşler hayata renk katar . Değişiklik ve zenginlik getirir . Eşler arasında tartışma çıkabilir ,Tartışmanın amacı üstün çıkmak değil , en doğru ve en makul olanı gerçekleştirmekdir.Eşler arasında baskı değil ikna nefret dili değil sevgi , saldırı değil iletişim olmalıdır.
Evlilik sevgiye açılan en geniş en ağır kapıdır. Birbirlerini seven insanların eksik ve kusurlarını hissetmemesidir. Bu itibarla eşler birbirlerine hem dost hem de sırdaş olmalıdır. Seven insanlar birbirlerine seni seviyorum demekten çekinmemeli , sevgide cömert ,nefrette cimri olmalıdır. Sevgi ile saygı ile kurulan bu kutsal ocağın tütmesi için her türlü fedekarlıktan kaçınılmamalıdır. Biribirlerinin eksik ve kusurlarını değil iyi ve güzel yanlarını ön plana çıkarmalıdır.
Unutmayalım ki sevgi ve saygının olmadığı yerde geçimsizlik , geçimsizlikten ise kötü muamele ve şiddet doğabilmektedir. Özellikle evliliklerin sağlam temeller üzerine kuramamış veya evliliğin devamlılığı için ön şartlarını yerine getirememiş eşler arasında geçimsizlik boşanmalara yol açmakata ,çocuklar üzerindede onarılmaz yaralar açmaktadır.