Bilinçli Bilinçsiz Ebeveynler

Naim Arslan Dağlı

Çağımız, bilginin sınırsız ve anında ulaşılabildiği bir çağ. Artık herkes dilediği bilgiye saniyeler içinde ulaşabiliyor. Bu durum, özellikle ebeveynlerin çocuk yetiştirme konusunda çok sayıda kaynak okumasına, seminerler izlemesine ve “bilinçli ebeveynlik” yapma isteğini artırmasına yol açıyor.

Ebeveynler, “Bu doğruymuş, şu yanlışmış, bunu böyle yapalım, şunu asla yapmayalım.” diyerek çocuklarını adeta bir proje gibi yönetmeye çalışıyorlar. Evde katı kurallar koyuyor, hangi çizgi filmin izleneceğine, hangi yiyeceğin yenilip yenilmeyeceğine kadar her şeye müdahale ediyorlar. Fakat günün sonunda, “Bizim annemiz babamız böyle değildi ama biz bu kadar şımarık değildik. Çocuğum ders çalışmıyor, beni dinlemiyor, hiçbir şeyin kıymetini bilmiyor.” diyerek şikâyet ediyorlar.

Peki, bu kadar “bilinçli” olduklarını düşünen ebeveynler neden hâlâ bu kadar yorgun ve memnuniyetsiz?
Çünkü çoğu zaman bilinçli olduklarını zannederken, aslında en temel noktada hata yapıyorlar: Çocuğu kendi özünden koparıyorlar.

Bazı ebeveynler, “mükemmel çocuk” yetiştirme arzusu içinde kendi ideallerini çocuğa dayatıyor. Kimileri ise “Biz yaşayamadık, o yaşasın.” diyerek çocuğun iç dünyasına kendi eksikliklerini yüklüyor. Daha da kötüsü, “Uzmanlar böyle söylüyor.” bahanesiyle sevgisiz, mekanik bir ebeveynlik tarzı benimsiyorlar.

Oysa çocuklar yalnızca fiziksel şiddetle değil, duygusal baskıyla da incinir.
Bir bakış, bir susuş, bir tehdit havası… Bunlar da bir çocuk için dayak kadar sarsıcı olabilir.
Çocuk belki çikolata yemiyor ama içinde o kadar büyük bir arzu bastırıyor ki, zamanla değersizlik ve yetersizlik duyguları gelişiyor.

Gerçek bilinç, çocuğu kalıplara sıkıştırmak değil; onun özünü, duygularını, bireyliğini fark etmekle başlar.
Bugün birçok ebeveyn, “Çocuğumla çok iyi anlaşırım.” diyerek kendini överken, aslında kendi kaygılarını ve sınırlı inançlarını çocuğuna aktarıyor:
“Para yok.”, “İnsanlar kötüdür.”, “Ona dokunma, yanarsın.” gibi kalıplarla çocuğun zihninde korku temelli bir dünya kuruyorlar.

Oysa bilinç; sevgi, anlayış ve saygıdır.
Sadece kibar konuşmak, şeker yedirmemek ya da çizgi film seçmekle bilinçli olunmaz.
Gerçek bilinç, çocuğu olduğu gibi kabul edebilmek, onu koşulsuzca sevebilmek ve birey olarak değer vermektir.

Amerikan toplumunda bir dönem “Çocukları çok kucağa almayın.” diyen uzman tavsiyelerine uyan ailelerin yaşadıkları sonuç buna ibretlik bir örnektir. Sevgiye doymamış, duygusal bağ kuramayan, yüzeysel ilişkiler içinde büyüyen bir nesil ortaya çıktı.

Sonuç olarak, bilinçli ebeveynlik bilgiyle değil, kalple başlar.
Çocuğun duygularına dokunmadan, onunla göz göze gelmeden, yargılamadan dinlemeden hiçbir bilgi işe yaramaz.
Gerçek ebeveynlik; çocuğun değil, önce kendi iç dünyasının farkına varabilen insanın yolculuğudur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.