“KOLTUKTA DEĞİL, SAHADA İŞÇİLERİMLE, HALKIN ARASINDA OLACAĞIM”

Röportaj: Hüseyin Atılgan-Sedat AtayFoto: Türker ÇermikÜmit Karaaslan, 4 dönem Ula Belediye Başkanlığı görevini yürüttükten sonra son genel seçimlerde CHP’den İl Genel Meclis Üyeliğine seçildi. Ön seçim sonrası Ula Belediye...

Röportaj: Hüseyin Atılgan-Sedat Atay

Foto: Türker Çermik

Ümit Karaaslan, 4 dönem Ula Belediye Başkanlığı görevini yürüttükten sonra son genel seçimlerde CHP’den İl Genel Meclis Üyeliğine seçildi. Ön seçim sonrası Ula Belediye Başkan Adaylığına seçilmesi sonrasında ise ekibini hazırlayarak “ Ben Ula’yı nasıl bıraktıysam o şekilde duruyor, nerde kalmıştık” diyerek yoğun bir çalışma içine girmiş. Muğla’nın büyşükşehir statüsüne alınması ile kapanan beldeler ve köyler de Ula ilçesine mahalle olarak bağlanırken, bu seçimin önceki seçimlere oranla daha çekişmeli ve kapsamlı geçeceği herkesin malumu. Karaaslan da bunu göz önünde bulundurarak seçim çalışmalarını ve projelerini de bölge bölge ayırarak yoğunluklu bir şekilde hazırlanmış ve seçimlerde de iddialı olduğunu öne sürüyor.

Haber Gazetesi olarak biz de Sayın Karaaslan’ın seçim çalışmalarını ve projelerini yine kendi aracılığıyla sizlere aktarıyoruz.

Sayın Karaaslan; Pek az insana nasip olacak nitelikte dört dönem Ula belediye başkanlığı görevini yürüttünüz başarılı bir şekilde. Hemen akabinde de partiniz ve delegeleriniz size il genel meclisi üyeliğine verdiler. Bu görevi de iki yıl başarılı bir şekilde yürüttünüz. Köyler ve beldelerle bütünleşik bir şekilde tekrar Ula Belediye Başkan Adaylığına soyundunuz ve yapılan oylama sonucunda da partiniz ve tabanınız teveccüh göstererek sizi tekrar aday gösterdi. Seçim çalışmalarınızı değerlendirirmisiniz?

Başlangıçta söylediğiniz gibi siyaset topluma hizmet etme yeridir. Toplumsal destek almadan hiçbir hareket başarıya ulaşamaz. O anlamda ben her zaman gerek parti içi gerekse genel anlamda toplumsal desteğin olmasını hep istemişimdir. 1989’da dahi ön seçim gerektirmediği halde ilk adaylığım sürecinde resmi ön seçime girerek Ula Belediye Başkan Adayı olmuşumdur. Kazanmışızdır ve bu günlere gelmişizdir.

Bu son süreçte 2014 yerel seçim sürecinde yine ön seçim öncesi belli noktalardan üst noktalardan seçimi sizinle alıyoruz denmiştir bize. Karar verici noktalardan gelmiştir bu bilgi. Bende direk tavrımı koymuşumdur. Resmi ön seçimi yaparsınız 700-800 parti üyemiz var. Onlar karar verirse öyle görev alırım diye net tavrımı koydum. Ve sonuç olarak parti üyelerimizin deste ile bize görev verildi. Artık bundan sonra görev, çalışma bize düşüyor. Bu anlamda sistemli bir çalışma yürütüyoruz. İlk önce yerleşim yerlerimiz bizlerden ne istiyor onu araştırdık. Ciddi bir çalışma işledi burada. Gerek yöre halkıyla gerekse mevcut muhtarlarla ve parti üyelerimizle istişare yaparak talepleri aldık. O doğrultuda bir program yapmaya çalıştık. Kısa ve özde olsa broşürler hazırladım. Tabi broşürleri hazırlarken bölgelere ayırmaya çalıştım çalışmalarımı. Şöyle ki, örnek olarak bizim Sakar’ın üstünde  köylerimiz vardır Gölcük, Armutçuk, Turgut, Yaylasöğüt, Kavakçalı tarafları vardır. Oralara ayrı bir değerlendirme, yine Karabörtlen bölgesine ayrı bir değerlendirme, Kızılyaka ve Akyaka bölgesine tamamen ayrı bir çalışma, Gökova bölgesine ayrı bir çalışma götürmeye çalıştık. Zaten belediye meclisi üyeliklerinde de bu doğrultuda müthiş bir dağılım yaptık. Çevrelerden en ciddi en güzel liste bizde hazırlandığı belirtiliyor. İsimden ziyade bölgesel dağılım.

Bu çalışma programımızı hazırlarken dediğim gibi bu bölgelere dikkate aldık. Bölgelerin farklı sorunları var. Kafa karışıklıklarına meydan vermemek adına daha sade bir program hazırladık. Ben il genel meclis üyeliğinde de plan ve büyçe komisyonu başkanlığı yaptım. iki dönem öyle bir görev üstlendik. Dolayısıyla kaynağın başındaydık ve Ula anlamında iyi işler yaptım. o günün koşullarında üç tane çok amaçlı salon yapılmıştı  o dönemde. İkisini Ulaya aldım, biri Kızılyaka ve Karabörtlendir. Birde Dalaman Cumhuriyet İlköğretim Okulu çok amaçlı salon yaptırdık. Bunlar önemli olaylardı. Kızılyaka ve Karabörtlen  bu İki Köyümüzün gerçekten nüfus yoğunluğu yönünden önemli olaydı bizim için.

Toplumun içinde olmak zorundayızdır gece gündüz. Belediye Başkanlığımı da bu anlayışta yürüttüm zaten. Ben açık ve net  olmayı çok severim. Yalan söyleyerek hiçbir yere varılacağını hiç düşünmem genel anlayış olarak. Zaten broşürümde de özellikle onu vurguladım. Katılımcı ama otoriteyi bölmeden katılımcı yalnız. Bizim siyaset çizgimiz demokratik merkeziyetçilik yöntemi. Mutlaka görüş alınır ama otorite bölünmeden yürütmek zorundasınızdır. Ama mutlaka sokaktan geçen çocuğun dahi görüşü alınmalıdır. Sonuçta halktır, onunda talepleri vardır. 85 yaşındaki insanında, gençlerinde talepleri vardır. Onları bir harmanlayıp yeni bir yapı ortaya çıkarmamızda yarar vardır. Siyaset hayatımın çok önemli noktalarından birisi de toplumun her kesimini kucaklayan bir anlayış. Ben beş dönem seçime girmişim her kesimin desteğini de alarak seçilmişizdir. Siyasi görüş ne olursa olsun, etnik köken ne olursa olsun, mezhepsel köken ne olursa olsun her kesimin desteğini almışızdır. Bu benim için onurdur. Ayrışmaya, ötekileştirmeye meydan vermemek lazım. Temel nokta bu.

Siz görevi bıraktığınızda nasıl bir Ula bıraktınız? Tekrar göreve talip olduğunuz zaman nasıl bir Ula ile karşı karşıyasınız?

Tabi biz yönetim anlayışı olarak gösterişten ziyade kalıcı işlerin olmasını isterim her zaman. Bugün mükemmel parklar, mükemmel binalar, lüks odalar yaparsınız. Bence bunlar hiç önemli değildir. Biz üretime yönelik belediyeciliği severiz. Dünya görüşümüz zaten budur. Yoksa herkes tüketir. Tüketmek kolaydır. Üreterek yönetmek önemli. Bizim sosyal demokrat belediyecilik anlayışımız budur.

Maalesef toplumda bir gün bir kaldırımı birisi yapar, diğer kaldırımı diğeri söker. Mermer olan yere beton döker, beton olan yere mermer yapar. Maalesef böyle bir anlayış ülkemizde devam etmektedir.  Ben bunu hiç doğru görmüyorum. Tabi insanlar konuya farklı bakabiliyorlar.

Örnek olarak beş yıllık süreçte geçen bilgi edinme yasasına göre belediyelerden resmi bilgiler aldık. 2.4 milyonluk müteahhit eliyle harcama yapılmış. Müteahhide ödenen para  bu. Benim dünya görüşüme uymuyor bu görüş. Bizim bütün makine parklarımız ordayken işçilerimiz çok basit hizmetlerde çalıştırılırken oradaki elemanların ben verimli noktalarda çalışmasını isterim. İstihdam meselesidir bu iş. Yani siz orada müteahhide iş vermezsiniz kendiniz yapmaya çalışırsınız. Yerel insanlardan faydalanırsınız. Marangozu ,demircisi, işçisi vardır. Bunların faydalanması gerekiyor.

20 yıllık belediye başkanlığı yaptığım süre içinde hiçbir işi müteahhide vermedim. Bir sürü parsel arsa bıraktık, bunları sattılar. Ona buna peşgeş çekildi resmen. Daha çok Ula’da benim gördüğüm kadarıyla  görüntüye yönelik hizmetler verilmiştir. Kalıcı hizmetler  değil görüntüdür tamamen. Var olan tesisler kapatılmıştır. Mezbaha kapatılmıştır. Bir sürü ara sağ sola çarçur edilirken mezbahanın masrafından kaçınılmış. Tamamen kasıtlı yapılmıştır. Ben öyle biliyorum. Demek istediğim o ki tamamen görüntüye yönelik hizmetler yapılmaya çalışılmıştır. Bizim anlayışımız üreterek yönetmektir. İnsanlarımıza iş imkanları sağlamaktır. Bunun için özel sektör yatırımlarının sonuna kadar desteklenmesi gerekir. Çünkü artık devlet yatırımları maalesef yoktur. Çevre kirliliği yaratan olumsuz olgulara da karşıyız her zaman.

Yeni yasayla ilgili olarak uygulamada ne gibi sıkıntılar şimdi malum beldeler ve kırsallar Ula’ya bağlandı. Hizmetlerin dağılımı ve akışı konusunda ne gibi sıkıntılar yaşanabileceğini görüyorsunuz? Buna ekibinizle birlikte hazırlıklı mısınız?

Burada şöyle bir sorun var. Mevcut belediyesi olan iki yer var Akyaka ve Gökova. Burada yaşayan insanlar belediye hizmetlerinden yıllarca faydalanmışlar, o sisteme alışmışlar. Altını çizerek söylüyorum, belediye hizmetlerinde hiçbir gerilime olmayacaktır. Daha ileriye gidecektir. Bizler onun için varız burada. Gerek alt yapı hizmetleri gerekse sosyal ve kültürel hizmetler konusunda yapılan hiçbir çalışma geriye değil daha ileriye gidecektir. Bina kavramı çok işleniyor Ula’da onu izliyorum. Şuraya buraya belediye binası sözleri geçiyor bazı  adaylar tarafından. Belediyeyi bina yönetmez, belediyeyi belediye başkanı yönetir. Bizim çalışma alanımız bu bölge olacak. Hiç kimse merak etmesin.

Yeni yasaya göre KÖY-DES’ler kapatıldı ve ilçe belediyelerine bağlandı. Peki Ula’nın köylerini hizmet akışını nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz? Bu süreç içerisinde il genel meclisi üyeliğiniz döneminde gerek kaynakları yerinde görmeniz açısından gerekse sorunları yerinde görmeniz açısından edindiğiniz bilgi ve tecrübeleri aktarabilecek misiniz?

25 yıldan bu yana Ula coğrafyasında siyaset ve yöneticilik yapıyorum. Benim kadar olaya vakıf insan yoktur bu yörede. Burada yapacağımız yöntem şudur, yerel hizmet birimleri kuracağız. Birinci ana birim Akyaka, ikinci ana birim Karabörtlen yine ara nokta olarak Gökova, Kızılyaka ve Gölcük’te hizmet birimlerini oluşturacağız. beş ana hizmet noktasında itfaiye birimi oluşturulmak zorunda. Çünkü yangın önemli bir konu. Köyler dahil her eve itfaiye ulaşmalı.

Malum Akyaka özellikle Muğla ve çevresinin gözde ziyaret noktalarından ve tatil noktalarından birisi ve bunu Slow Kent unvanını almakla tescillenmiş durumda. Akyaka’nın kendine özgü doğası ve kültürel güzellikleri var. maalesef bu güzel potansiyel yılın sadece üç ayında verimli hale getirebilmiş. Bu potansiyeli on iki aya yayma noktasında turizme yönelik doğayı ve çevreyi koruyarak sürdürebilir çevre ve doğayla bütünleşik turizm projelerinizi olacak mı?

Sakin Kent konusunda ödül alınmayla sakin olunmuyor. Mavi Bayrak diyorsunuz, ama bunları derken de ortalık hiçte sesiz sakin olmayabiliyor. Bütün her yeri olumsuzluklarla dolu. Burada önemli olan uygulamadır. Süslü lafları hiç sevmem. Sakin Kent kavramında Akyaka’daki yaşayan insanların gelirleri konusunda da çok hassas noktalar var. Bir sürü esnaf var. Amaç esnafın canlandırılmasıdır. Sakin Kent yaratacağım derken ticaretin sıfırlanmasını doğru bulmuyorum.

Son yıllarda da gerek valiliğin gerek üniversitenin destekleriyle de Kuvayi Milliye’nin ilk tohumlarının atıldığı Ula’da kültür turizmine yönelik bazı çalışmalar hayata geçirilmeye çalışılıyor. Siz göreve geldiğiniz zaman özellikle turizmin sahildeki turizmin kültür turizmiyle bütünleştirilerek on iki aya yayılması noktasında ne gibi girişimleriniz olacak? Ula merkezdeki bu projeleri hızlandırma adına bir şeyler yapabilecek misiniz?

Ula yayladır. Klima türü bir iklimi vardır. Bu konuda yayla turizmi anlamında meseleye bakarız. Geyik kanyonu, kapuz kanyonu var. Yayla turizmini canlandırma anlamında önemli bir olay. İki, Ula’da on iki tane korumalı ev var. Fakat bir kısmını vatandaşlar mülk sahipleri kendileri tamir ettiler. Yine mevcut yönetimle bununla ilgili girişimlerde bulundu. Ne aşamada bilemiyorum. Tabi biz bu sistemi devam ettireceğiz. Tarihi Ula evleri  korunarak revize edilerek turizme açılması konusunda çalışmalar sürecek. Bu kolay işler değil. Ben ezbere konuşmayı hiç sevmem. Kaynak meselesidir bu. Beni hep vurgulamak istediğim konu şu, öncelikler meselesi. Turizmcilerden yap-işlet-devret modelleri işleyebilir. Özel sektörün bu konularda girişimleri olursa onları desteklerim. Ula’nın kalkınması anlamında, istihdamın gelişmesi anlamında ne varsa yasal çerçeveler içinde sonuna kadar varım. Açık söyleyeyim, Kavakçalının su sorunu dururken bu tür hizmetlerin öncelik olduğunu düşünmem. İnsan hayatı her şeyden önemlidir.

Geçtiğimiz yıl Azmak bölgesinde iki defa yangın çıkmıştı. Bazı şeylerinde işareti gibi geldi bize. Acaba önümüzdeki yıllarda burası yapılaşmaya  mı açılıyor? Özellikle mi yapılıyor? Sulak alanının korunması ve Azmak bölgesinde çalışmalarınız olacak mı?

Bazı konular var ki, yerel yönetime aşan konulardır. Birileri bir düzen kurar o düzeni yürütürler. Bizim yapacağımız burada toplumsal direnci ortaya koymaktır. Biz ancak bunun öncülüğünü yaparız. Hangi olgu olursa olsun toplum olayı sahiplenmediği sürece başarı ulaşamıyorsunuz. Merkezi yönetim bazında ne gibi çalışmalar var onu bilemiyorum. Nail Çakırhan gibi bir üstadın Akyaka’da yapı anlaşıyışını getirmesi çok önemli belirleyici unsur olmuştur. Devamını biz koruyacağız mutlaka. Ama Azmak veya çevresi anlamında bazı duyumlarımızda var bizimde. Ne kadar ciddiyet olduğunu bilmiyorum. Biz Azmak ve çevresinin korunması anlamında ne gerekirse yapacağız. Halk plajını da daha düzenli kullanışlı hale getireceğiz.

İlerleyen dönemlerde bu iklimi kullanma adına özellikle yaşlılara, engellilere yönelik projeleriniz var mı?

Akyaka iklimi Ula iklimine göre basık bir iklim. Ben Huzurevini Kızılağaç veya Ula bölgesine düşünüyorum. Ben çalışmalarımda Kızılağaç ve Ula’yı bir bütün olarak düşünüyorum.

Geçmiş yönetim dönemlerinizde gerek basın olarak gerek vatandaş olarak sürekli olarak halkın içinde görmeye alışığız. Şimdi interland genişledi. Ula ve çevresini Ula’da oturarak mı yöneteceksiniz? Sürekli köylerde ve beldelerde halkın arasında mı olacaksınız?

Tamamen sahada olacağım. Ben işin başında beklerim. Hiçbir zaman makamda oturmamışımdır. İşin başında bulunurum, verimi arttırırım. İşçilerle beraber olmak onlara moral verir. Benim gözlediğim kadarıyla yılların belediyeci olarak maalesef işler iyi gitmemiş. Ama tabi mutlaka geçmiş yönetici arkadaşlarımızda elinden geleni yapmışlardır. Ben bu eksikleri tamamlayıp daha ileriye götürmeye çalışacağım.

Bugün ülke tarım borsalarında ve pazarlarında maalesef Kastamonu sarımsağı ön planda. Halbuki Ula sarımsağı yapılan incelemeler doğrultusunda Kastamonu sarımsağından daha güzel. Ne yazı ki bunun yeterince yaygın bir üretimi gerçekleştirilemedi. Zaman zaman gündem konusu olsa bile Ula sarımsağının markalaşması, üretiminin arttırılması ve ilerleyen dönemde paketleme servisleriyle birlikte iç ve dış pazara ulaştırılması noktasında özel bir çalışmanız olacak mı?

Ula sarımsağı diye bir kavram yok aslında da adımız öyle çıkmış. Sarımsak bile ekemeyiz. Ciddi bir sarımsak üretimi yok Ula’da. Trilyonluk sulama göleti yapılmış kanallar Ula’nın bir ucuna kadar gitmiş. Tarlaları eken biçen yok. Tarım bitmiş. Domates, Kızılağaç da vardı. Onlar da bıraktılar. Tarımda istikrarsızlık vardır her zaman. Gerek fiyat gerek gelir istikrarsızlığı vardır. Çalışacak adam yok Ula’da.  Bu konuda bir simgeleştirme olur mu? Olmaz mı? Çalışabiliriz. Ama üretmek önemli.  Biz neler düşündük; üzümcülük, Ula’nın tarihi üzümcülükle geçer. Yıllardır müthiş bağlarımız vardı. Maalesef şimdi Ula’da bağ kalmadı. Temel nokta şu; söylemeye değil yapmayı severim. Toplumun kaynakları, halkın parası verimli yerlerde kullanılmalıdır. Bugüne kadar aldığım ahlak anlayışı, siyasal görüş bunu gerektirir. Birlikte yönetmek temel felsefemdir. Yine büyükşehirle ile birlikte uyumlu bir belediye düşünüyorum.      Çünkü tüm kararları büyükşehirde alınıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Haberleri