Özata: İş güvencemizden vazgeçmeyiz

Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, memurların yetersiz kaynak ve elverişsiz şartlarda düşük ücretle hizmet yürütmeye çalıştığını öne sürerek, “Memurların bugüne kadarki en büyük kazanımı olan iş...

Özata: İş güvencemizden vazgeçmeyiz

Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, memurların yetersiz kaynak ve elverişsiz şartlarda düşük ücretle hizmet yürütmeye çalıştığını öne sürerek, “Memurların bugüne kadarki en büyük kazanımı olan iş güvencesi elimizden alınmaya çalışılıyor. Buna izin vermeyeceğiz.” Dedi.

Türkiye Kamu-Sen Muğla İl Temsilcisi Mürsel Özata, son dönemlerdeki yasal düzenlemeler ile memurların iş güvencelerinin ellerinden alınmaya çalışıldığını iddia etti.

“Kamu çalışanlarının haklarını geriletecek, iş güvencesini ortadan kaldıracak birçok kanun tasarısının gündemi meşgul ettiği bir dönemi yaşıyoruz.” Diyen Özata; “İktidar, geldiği günden beri memurluk güvencesini ortadan kaldırarak güvensiz ve güvencesiz bir çalışma hayatı oluşturmak için altyapı hazırlamakta, türlü söylemlerle kazanılmış haklarını yok edecek uygulamalarla, memurlarımızı adeta bir ateş çemberinin içine atmak istemektedir.

Devlet memurlarının, iş güvencesine sahip olmasının sebebi nedir?İktidar bu iş güvencesinden neden rahatsız olmaktadır? Devlet memurları, son on iki yılda bir kısım uygulamalarla kısıtlansa da doğruları yapma cesaretine sahip tek büyük kitledir.

Siyasetçinin, gücü ne olursa olsun, devlet memurları üzerindeki etkisi sınırlıdır. Çünkü idarenin her türlü uygulaması yargı denetimine açıktır.

İç hukuk yollarının tükenmesi halinde uluslararası mahkemelere gitme yolu da açıktır.

Ayrıca, sendikaların olayları yakın takibi, üyeleri adına müdahil olabilmesi de pek çok hukuksuz uygulamayı engellemektedir.

Bütün bunlar, İktidarın memurlar üzerinde isteği sonucu almasının önünde en büyük engellerdendir.

Oluşturduğu yandaş, teslim olmuş sendikalara rağmen kamu çalışanlarının hâla büyük kesimi diğer sendikaların üyesidir.İktidarın oluşturmaya çalıştığı parti devleti bir türlü oluşturulamamıştır.

İşte, bu sebeplerle Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, siyasi iktidarların baskılarından uzak, devletin ve milletin haklarını koruyabilmeleri amacıyla devlet memurlarına, diğer çalışanlardan farklı olarak iş güvencesi hakkı vermiştir.” Dedi.

“İş güvencesi milletin geleceğinin gereğidir”

Memurlara verilen iş güvencesinin memurların yanında milletin ve ülkenin geleceğinin gereği olduğunu hatırlatan Özata; “Bütün bu gerçekler ortadayken önce sözleşmeli ve 4/C’li esnek istihdam uygulamasıyla memurluk güvencesini yok etmeye çalıştılar.

Ardından taşeronlaşma yoluyla memurların görevlerini taşeron işçilerine devrettiler.

Rotasyon uygulamasını, memurları oradan oraya sürmek ve baskı altında tutabilmek için bir araç olarak kullandılar.

Ülkeyi parti devletine dönüştürmekte kararlı olan iktidar, şimdi de memurların görevden alınmalarında yargı kararıyla geri dönme haklarını gasp etmek istiyor.  Hükümetin önergelerinin yasalaşması durumunda, kamu görevlisi usulsüz yollardan işten çıkarıldığını ya da başka bir göreve atandığını yargı yoluyla ispat etse bile iki yıl süreyle görevine dönemeyecek, üstelik yargı kararını yerine getirmeyen yetkililer hakkında hiçbir yasal işlem yapılamayacaktır.Yani görevden alınanlar davaları kazansalar bile eski görevlerine dönemeyecek, yargı kararlarını uygulamayan idareciler hakkında ise ceza soruşturması açılmayacaktır.

Böyle bir uygulama hukuk devletinin katledilmesi, iktidarın hukuku askıya alması ve memurun iş güvencesinin yok edilmesi demektir.Kamu görevlilerinin ve vatandaşların hukuksuz muameleyle karşı karşıya kalmaları durumunda başvuracakları yegâne yol, yapılan yanlışların yargı kararlarıyla düzeltilmesini sağlamaktır.Şimdi ise memurlarımızın yargı yoluyla idari hataları telafi etme hakları kısıtlanmakta, iş güvenceleri ellerinden alınmaktadır.

Tasarı ile siyasi iradenin işine gelmeyen bir işlemde, bütün memurların aynı şekilde görevden alınması, işten çıkarılması ve sürgün edilmesinin önü açılmaktadır.

Böyle bir uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir. Buradan iktidarı uyarıyoruz. Bu tasarı, bir anlamda memurların yaşam hakkına yapılan saldırıdır. Bundan sonra yapacağımız her eylem de meşru müdafaa anlamı taşıyacak ve hiçbir sınır tanımayacaktır.

Memurun varlığına yapılan bu hayâsız saldırının durmaması halinde Türkiye'nin her noktasında memurun sesini, gücünü ve kararlılığını herkesin hissedeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.”diye konuştu.

Bu haber toplam 80 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.