ÖVÜNDÜĞÜMÜZ ŞEYLERİN ÜSTÜNE BETON MU DÖKECEKLER

Muğlalı olmanın ne demek olduğunu ben, üniversite için şehrimden ayrıldığımda anladım. Türkiye’nin dört bir yanında, farklı şehirlerde, farklı kültürlerin, ailelerin, çevrelerin çocuklarını görünce fark ettim Muğla’nın aslında ne anlama geldiğini.

Türkiye’nin, üzülerek söylüyorum ki, pek çok şehrinde insanların nasıl büyük bir bağnazlık içinde yetiştiklerine şahit oldum. Bahsettiğim insanlar şehirlerinden okumak için kopup gelen, yani zekâ seviyeleri yüksek olan kişilerdi. Ancak insanoğlu, kendisiyle çevresinin ortalamasıdır ve maalesef bazı şehirler, bir tür ağırlık olarak insanların peşine takılıveriyor…

Lise sıralarındayken, pek çok Muğlalı genç gibi, şehrimi fazla hareketsiz ve itiraf etmeliyim ki, zaman zaman renksiz bulurdum, yanılmışım. Bunu anlamam da aslında trajikomik bir hadisedir.

Tam da bu sebeple

Örneğin ben güzel yurdumuzun farklı şehirlerinden gelen bazı öğrencilere, Muğla’da bir kadının, gece yarısı korkmadan caddelerde dolaşabileceğinden, bunu da kimsenin yadırgamadığından bahsediyordum. İnsanlar inanamıyordu! Onlar kadınların hava karardıktan sonra dışarıya çıkmadığı bir şehirden gelmişlerdi. Oysa geceler Muğla’da farklı bir renktir ve gece kadınların üzerine simsiyah çökmez…

Tam da bu sebeple yazmak istedim. Hem şehrime olan vicdan borcumu ödemek, hem de gençliğin başta kavak yelleri estirmesiyle eleştirdiğim pek çok şeyin Muğla’nın önemli değerleri olduğunu anlamam vesilesiyle…

Ben Muğla’yı sakin, değerli, eğitimli, çevreye duyarlı bir şehir olarak görmeye devam etmek istiyorum. Büyük bir hasretle birkaç aylığına döndüğüm şehrimde ve çevresinde, öyle söylentiler duydum, öyle şeylere şahit oldum ki, şehrime kavuşmanın heyecanı, bir buruklukla karıştı. İnsanların yarım saat ötelerindeki sahil kasabasında nefes aldıkları alanların artık kapatıldığı, kasabanın süsü sayılabilecek çadırlarının artık orada olmadığı, dahası koca bir kasabanın üstüne, kültürüne ve yapısına bir anlamda “beton” döküleceği haberleri ve söylentileriyle sarsıldım.

Söylentiler, hurafeler…

Şehrim hala güzel, görmeyeli binaları restore edilmiş, dört bir yanı heykellerle donatılmış, yeşile hasret kalan gözlerimi, ağaçlarıyla “yeşertmiş” halde… Ama diyorum ya, ah söylentiler… Küçük şehirlerin, söylentisi, yakıştırması, hurafesi çok oluyor. İşte borcumu böylece ödemek niyetindeyim. Şehirle ilgili insanları tedirgin eden söylentilerin peşine düşecek ve gerçekleri kaleme alacağım. Şehrimiz değerlerini koruyarak gelişsin diye… Gün gelip, şehrimizin güzel meydanları, arsaları sadece apartmanlarla dolarsa, yükselen o binalar hepimizin vicdanına batmasın diye…

Öyle şehirler vardır ki, gökyüzüne baktığınızda yıldızları göremezsiniz. Yıldızları bile göremediğiniz bir şehirde insanın “yolunu” kaybetmesi mümkündür… Muğlalı, hep yıldızları görebilsin diye…

5 Temmuz 2013

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.