Üzeyir Yıldırım

Üzeyir Yıldırım

NASIL İNANIYORSAK ÖYLE YAŞAYALIM- YAŞAMA DAİR - ÜZEYİR YILDIRIM

Bildiğimiz gibi insanlar inanç bakımından inanan, inanmayan, inanmış gibi görünen, münafık dediğimiz gibi üç gruptur. Yüce Yaratıcımız Kuran’ı Kerimde “Ey İman Edenler” sözüyle insanlara böyle seslenmektedir. Bu sözünde, hitabında inananlar arasında erkek, kadın yani cinsiyet ayrımı yapılmadığı gibi dil, ırk, renk, sınıf ruhbanlık ve benzeri faktörlerde bulunmamaktadır.

Kitabımız Kur’an ı Kerim İnananlar yani Müslümanlar amelleri ve eylemleri, sözleri arasında uyumsuzluk ve tutarsızlık olan Müslümana burada uyarı yapılmakta yahut Müslümanların sözünde ve amelinde tutarlı olması bizden istenmektedir. Söylediği ile yaptığı bir olmayan İkiyüzlü yani riyakâr olan insanlar burada kınanmaktadırlar ve yerilmektedir.

Diğer bir ifade ile yüce Dinimizin evrensel oluşunun bir tezahürü olarak imanımızdan sonra nasıl inanıyorsak öyle yaşamamız bizlerden istenmektedir. Bizlere hayat bahşeden, sayısız nimetlere gark eden Yüce Allah’ı unutmamamız için uyarılmakta. Bu uyarıyı hayatımıza yansıtmamız ancak samimiyet ve içtenlikle dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmemizle mümkün olur. Bu nedenle tutum ve davranışlarımızda sadece Allah’ın rızasını gözetmeli, özümüz sözümüze, sözümüz özümüze uygun olmalı. Riyakar ve ikiyüzlülükten kaçınılmalı, yaptığımız iş eylem ve amellerimizde hulusi kalple ve iyi niyetle davranmalı, katiyen içten pazarlıklı olmamalıyız.

Tüm yaşantımızda yapabileceklerimizi söylemeli, yapamayacağımızı söylememeliyiz. İşte bu bağlamda Yüce Allah Kur’an ı Kerimde “ Ey iman edenler niçin yapamayacağınız şeyleri söylüyorsunuz. Yapamayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında şiddetli bir buğza sebep olur.” (saff 61 /3-4) buyurulmaktadır. Zira dinimiz İslam’da itikadı konuların ruhu tevhit, ibadetlerimizin ruhu ihlas, dünyevi işlerimizin ruhu da adalet ilkesine uygun yaşam olmalıdır.

Nitekim Hz. Peygamberin bütün yaşantısına bakıp incelediğimizde onun hiç bir zaman yapamayacağı hiçbir şeyi söylemediğini, ancak yapacağı şeyleri söylediğini görüyoruz. Çünkü O bizim için yegâne örnektir. Onun her yönüyle örnek hayatı ve tevhit yani Allah’ın birliği mücadelesindeki başarısı, Mekke’nin fethine muvaffak olması, tebliğ ettiği mesajın kıyamete kadar baki olması da bunun bir göstergesidir.

Birde Müslüman olduğu, inandığı halde dinimiz hakkında olur olmaz sözler sarf etmesi Müslümanları üzmektedir. Ben Müslümanım diyen kişinin sözleri ve eylemleri birbirine zıt olmakta, uymamaktadır. Müslüman konuştuğunda ölçülü konuşmalı bilmediği konular hakkında konuşmamalı, insanların yaptıkları hatalardan ve günahlardan dolayı güzel dinimizi dil uzatmamalı. Dinimizde olmayan şeyleri söylerse bunun hesabını Allah’a mutlaka vereceğini bilmeli.

İşe bu nedenlerden dolayı bizler Cenabı Mevla’yı tanıma ve sevme mutluluğuna, yalnız ona yönelme, yalnız ona ibadet etme özgürlüğüne ulaşamazsak hayatımızdan lezzet alamayız. Dünyevi ve uhrevi haz ve lezzetler ise söz ile değil hal yani öz ile idrak edilir. Balın tadını cam kavanozun dışından tatmak mümkün olmadığı gibi dinimizin güzelliklerini de yaşamadan idrak edebilmemiz mümkün değildir. Dinimiz ne demişse onu yerine getirmekle mümkün olacağıdır.

İçimizin ve dışımızın birbirini tutmaması da dinen nifak alameti sayıldığı için dünya hayatı önemli bir fırsattır. Çünkü dünya hayatında bilime ve ilime ulaşmamız için yüce Rabbimizi tanımayı, bilmeyi ve sevmeyi bütün hücrelerimize nakşetmeliyiz. Rabbimize verdiğimiz söze uygun davranma taahhüdümüzdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.