MUĞLA’NIN HIRSIZLARI VE KAHRAMANLARI

21 Temmuz 2013…

Sabah 05:00 suları…

Sınırsızlık Meydanı’nda yardım amaçlı kitap ve oyuncak toplanan büyük dolapların önünde bir hareketlilik vardı.

15-16 yaşlarında iki genç bu büyük kumbaraya oyuncak atılan bölümden aşağı bir değnek uzatarak oyuncakları bir bir toplamakta ve bir poşete doldurmaktaydı. Muğlalıların oyuncaksız çocuklar ve kitap okumak isteyen ancak maddi olarak zor durumda olan gençler için bulduğu çare, soyulmaktaydı!

SINIRSIZLIK MEYDANI’NDA HIRSIZLIK

O sırada, Sınırsızlık Meydanı’nın Mustafa Muğlalı İşhanı’na bakan tarafından geçmekte olan E. ve O. olanları gördü. Önce izlemeye başladılar. Gençler belki de kardeşleri için bir iki oyuncak alıp giderlerdi. Ancak öyle olmadığı çok geçmeden anlaşıldı. Gençler koca bir poşeti doldurmuş, oyuncakları almaya devam etmekteydiler.

Olanları yok sayabilirler, hiçbir şey yokmuş gibi davranabilirlerdi. “Bana ne” diyebilirlerdi. Ancak onlar oyuncaklara sahip çıkmanın aslında şehirlerinin vicdanına sahip çıkmak olduğunu anlamışlardı. Birkaç kendini bilmezin oyuncak dolabını boşaltmasının Muğla halkının birbirine olan güvenini zedeleyebileceğini, insanların, doğru yerlere gitmediğini düşünmeleri üzerine bir daha o kumbaraya oyuncak atmayabileceklerini biliyorlardı.

KALABALIK GRUP

Gençlerle konuşmaya karar verdiler. Yanlarına gittiler. “Çocuklar bu oyuncakları neden alıyorsunuz?” diye sordu E. … Karşıdan yanıt gelmedi. Bunun üzerine E. “Kardeşin için mi” dedi. Hala iyi niyetliydi. “Evet kardeşim için” diye umarsızca yanıt verdi gençlerden biri. “Çocuklar o zaman bir tane alın, kardeşinize götürün. Yaptığınız ayıp değil mi, siz bunları böyle poşet poşet çalınca insanlar bir daha buraya oyuncak bırakır mı? Gerçekten oyuncak alamayan aileler burası sayesinde çocuklarını sevindirme fırsatını kaybederse ne olacak?” dedi E.

O sırada yan taraftan, Sınırsızlık Meydanı’nda insanların oturması için ayrılan bölümden bir ses geldi. “Tamam, bırakın oyuncakları.” E. ve O. emrin geldiği tarafa baktıklarında gençlerin yalnızca iki kişi olmadığını anladılar. Aralarında kızların da bulunduğu 6-7 kişilik bir grup vardı karşılarında. Grupta yaşça daha büyükler de bulunuyordu. Gençler oyuncakları çalarken, onlar da çalma işleminin sona ermesini bekliyordu anlaşılan. Bu gençlerin, yanlarında bıçak taşıyor olabilecekleri fikri bir an geçti akıllarından. Soğuk metalin ürpertisini hissetti E. ve O. ta içlerinde. Genç, kendisine gelen talimata uymakta tereddüt etti. Emri veren, aynı cümleyi tekrarladı. Sigara tuttuğu kirli eliyle oyuncak dolabını gösterdi ve “Hadi!” dedi. Genç hareket etmeyince O., gencin elindeki poşeti aldı ve seri bir hareketle oyuncak dolabının içine boşalttı. E., “Arkadaşlar oyuncak ya da herhangi bir yardım gerekiyorsa, belediyeye başvurmalısınız” dedi. E. ve O. geldikleri yöne, Mustafa Muğlalı İşhanı’na doğru ilerledi. Gün ağır ağır aydınlanıyordu. Atatürk heykelinin bulunduğu alana doğru yürüyeceklerdi. Bu sırada O. arkasına döndü ve grubun oradan ayrılmadığını görüp E.’ye seslendi. “Sanırım bir poşet daha var!”

YÜREKLİ GENÇLER

“Bu kadar yeter, hadi gidelim evlerimize” demediler. Sınırsızlık Meydanı gibi aslında gecenin geç ve sabahın erken saatlerinde bile insanların gelip geçtiği bir yerde hırsızlık yapmayı göze almış bir grupla karşı karşıya kalmak onları biraz endişelendirmişti. Ancak şehirlerine karşı duydukları sorumluluk duygusu şahsi korkularının önüne geçmişti.

O. polisi aradı. Polis tam 4 dakika içinde Sınırsızlık Meydanı’ndaydı…

Evet, Muğla’da insanların iyi niyetlerini gasp etmeye hazır olanlar var…

Ancak Muğla’nın vicdanına ve yoksul çocukların mutluluğuna sahip çıkmayı, kişisel korkularının önünde tutan yürekli gençler de var…

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.