KADIN CİNAYETLERİ SINIRSIZLIK’TA PROTESTO EDİLDİ
Muğla’nın Menteşe ilçesi Sınırsızlık Meydanı’nda MSKÜ Kadın Dayanışma Komitesi öncülüğünde kadın cinayetleri protesto edildi.
İstanbul’un Fatih İlçesinde işlenen iki kadın cinayeti tüm Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Menteşe’nin Sınırsızlık Meydanı’nda öğrenciler kadın cinayetlerine karşı eylem düzenledi.
MSKÜ Kadın Dayanışma Komitesi üyesi Aleyna Yıldız tarafından okunan basın açıklamasında, “İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil 4 Ekim tarihinde vahşice katledildi. 4 Ekimden bu yana yaşanan olayın yanı sıra birçok kadın ve çocuk istismara maruz kaldı, katledildi ve tecavüze uğramaya devam etti. Öfkeliyiz! Öfkeliyiz ve ülkede bu yaşanan suçların mağduru olan çocuklar ve emekçi kadınlar kendini güvende hissetmiyor. Her gün başka bir kabusa gebe bir şekilde uyanıyor, okuluna işine bu ruh hali ile gidiyor. Okullarımızdaki, iş yerlerindeki kadınların yüzüne bakıyoruz ve şunu görüyoruz, kadınların üstüne çöken bu karanlığı yenmenin tek yolu emeği ile hayatta kalan kadınların yan yana gelmesi ve örgütlenmesi. Emeği ile hayatta kalan kadınlar diyoruz ama bu karanlık kadının çocuğun hayatta kalmasına tahammül edemeyecek bir noktaya geldi geçiyor bile. Hayatta kalmak için, bize biçilen bu karanlığı kabul etmeyeceğiz yan yana gelecek, korkmadığımızı üstümüze çöken bu karanlığı yırtıp atacağımız haykırmaya devam edeceğiz” denildi.
“TOPLUMSAL ADALET DUYGUSU YOK EDİLDİ”
Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Çok ama çok kısa bir sürede, artık bu kadar da olmaz diyeceğimiz kaç olay yaşadık. Bir sapık tarafından vahşice katledilen kadınlar, genç bir kadına sokak ortasında tecavüz girişimi, çocuklarımızın ardı ardına istismarın ve vahşetin kurbanı olmaları… Çok sık sorar olduk değil mi: Biz ne ara böyle bir ülke olduk? Uzak sayılmayacak bir geçmişte sadece polisiye veya korku filmlerinde gördüğümüz şeyler artık günlük hayatımızın parçası haline geldi. Ve bu bir anda olmadı. Adım adım hayatımıza girdi. Paranın egemen olduğu ve gücün yüceltildiği bir toplumda, bu ikisine sahip olanların yaptıkları her şey geçerli sayıldı. Paylaşma, birlikte öğrenme, dayanışma kültürü demode ilan edilirken bencillik ve fırsatçılık yüceltildi. Siyasal İslam tarikatlar aracılığıyla topluma kanser gibi yayıldı, kadın ikinci sınıf vatandaş olarak görülmeye başlandı. Hem ideolojik hem de ekonomik nedenlerle, adalet sistemi çökertildi ve daha ağırı toplumsal adalet duygusu yok edildi. Sistem, çocukları istismar edenleri birer birer dışarı saldı. Doğrular, yanlışlar, iyiler, kötüler hepsi birbirine karıştı. Buraya bir günde gelmedik. Bu günlere gelinceye kadar sistematik bir şekilde kadın ölümlerini çocuk istismarlarını hayatın bir parçası haline getiren şey, içinde bulunduğumuz sistemin ta kendisidir.
“BU DÜZEN KATLEDİLEN KADINLARIN HESABINI MUTLAKA VERECEK”
Türkiye’de kadın ölümleri denilerek geçiştirilen hayatın doğal bir parçası gibi gösterilen cinayetler sistematik bir şekilde devam ediyor ve bu düzen ile hesaplaşmadığımız sürece de ne yazık ki devam edecek. Kadın ölümleri yaşadığımız düzen ile direkt bağlantılı ve politiktir. Sadece Muğla’da eski eşi yada sevgilisi tarafından öldürülen kadınlara baktığımızda kadınların yan yana gelmesinin ne kadar önemli bir gereklilik olduğu gözler önüne seriliyor. Pınar Gültekin’in sıra arkadaşları olarak katledildiği Muğla’dan sesimizi bir kez daha yükseltiyoruz. Pınar Gültekin’i unutmayacağız! Özgecan Arslan’ı unutmayacağız! Daha dün mersinde katledilen Fatma Özdemir’i unutmayacağız! İkbali ve Ayşenur’u unutmayacağız! Söz veriyoruz arkadaşlarımızın hesabı er yada geç sorulacak. Bu düzen aramızdan kopartıp aldığı sıra arkadaşlarımızın, katledilen kadınların hesabını mutlaka verecek.
Çok üzgün ve öfkeliyiz. Katledilen kadınlar ve istismara uğrayan çocukların isimleri saymaya gücümüzün yetmeyeceği kadar uzun. Tekrar ediyoruz. Ülkemizde katledilen kadınların ve istismara uğrayan çocukların isimleri saymaya gücümüzün yetmeyeceği kadar uzun. Bu tablo başlı başına karanlığı üstümüze yıkan bu düzene nefret ve öfke duymamıza yeter ve artar bile.Biz burdayız ve güçlüyüz. Kadına bunu reva gören sistemi kadının ne giyip ne giymeyeceğinden başlayıp nasıl doğum yapıp nasıl yapmayacağını söyleyen, saat kaçta nerde olması gerektiğini utanmadan fetva veren tarikatlardan korkmuyoruz! Yalnız değiliz mücadelemizde aramızdan koparılan kadın arkadaşlarımızla omuz omuza olmaya devam ediyoruz. Yalnız değiliz hala aramızda bize güç veriyorlar. Hala aramızdalar hüznümüzü öfkemiz ile bilememize öncülük ediyorlar. Hala aramızdalar.”
Bu haber toplam 705 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.