DATÇA’NIN İLK ZEYBEK TÜRKÜSÜ ‘UMAR ALİ’Yİ YUNANLI SANATÇI SESLENDİRDİ

Muğla'nın Datça ilçesinin ilk zeybek türküsü Umar Ali ve Datça şarkılarının tanıtımı Cumhuriyet Meydanında düzenlenen etkinlikte protokol ve Datçalıların katılımı gerçekleştirildi.

DATÇA’NIN İLK ZEYBEK TÜRKÜSÜ ‘UMAR ALİ’Yİ YUNANLI SANATÇI SESLENDİRDİ


Datça tarihinde yaşanmış bir hikâyenin manileri ile sözleri anonim, bestesi Sayıl Günay tarafından yapılan ve Kültür ve Turizm bakanlığı tarafından tescillenen Umar Ali türküsünün ve diğer Datça şarkılarını Datça'nın komşusu olan Yunanistan’ın Simi adasından ses sanatçısı Nikoletta Oikonomou Türkçe olarak seslendirdi.
Datçalı Umar Ali’nin Datça’nın hemen karısında bulunan Yunan Adası Sömbeki’de (Simi) yaşayan sevgilisi Eleni’ye ulaşmak için verdiği mücadele ve azgın Ege denizi sularında kaybolması ile annesinin evladını yıllarca sahilde bekleyişini anlatan Umar Ali Zeybeği Türküsünü Mübadele döneminde ataları Datça’dan Sömbeki Adasına giden Yunanlı şarkıcı Nikoletta Oikonomou seslendirirken, Datça Halk Eğitim Merkezi Folklor ekibi de Zeybeği oynadı. Zeybek oyunu esnasında sahnede bir kadın da Umar Ali’nin annesini canlandırdı.
Datça Kaymakamı Murat Atıcı etkinlikte yaptığı konuşmada Datça’nın tarihinde yaşanmış bir hikayesi ile ilk türküsü kültür ve sanatına katkılarından dolayı besteci Sayıl Günay'a teşekkür etti. Kaymakam Atıcı, “Datça’ya ilk geldiğimde Halk Eğitim Merkezinden hocalarımız ile konuşurken Datça’mıza özgü halk oyunlarımız var mı, manilerimiz var mı, bunları ortaya çıkaralım demiştim. Hepimiz Datça’yı seviyoruz. Peki Datça bizi seviyor mu? Datça’nın bizi sevmesi için esrimiz olacak. Datça’nın yitip giden şarkıları, oyunları değil, yitip gitmeyen, gün yüzüne çıkanlar değerli” dedi.
Datça’mızın tarihte yaşanan bir hikâyesinin manilerinden yola çıkılarak bestelenen Umar Ali Zeybeği Türküsü Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenerek ve arşive alınması için gerekli başvuruları yapıldı.
Datça Umar Ali Zeybeği Türküsünü seslendiren Yunanlı şarkıcı Nikoletta Oikonomou; dedesinin Datça Kargı'da doğup büyüdüğünü ve mübadele ile 1924 yılında Sömbeki (Symi) adasına geldiklerini, kendisinin de en büyük isteğinin Türkçe öğrenip Türkçe şarkılar söylemek olduğunu ve bunu da başardığını, bugün Datça’nın ilk zeybek türküsü ve diğer Datça şarkılarını seslendirerek tanıtımda katkısı olduğu için mutlu olduğunu söyledi.
Datça Zeybek Türküsü Umar Ali’nin hikâyesi
Sevdiği için her şeyi göze alan Umar Ali, aşkı için her türlü fedakarlığı göze alarak gözünü karartıp aşkının yanına gitmeyi göze alır. Sömbeki Adası (Symi) Datça Yarımadası'nın tam karşısında yer alan 10 mil uzaklığındaki Yunanistan adasıdır. Datça'nın Ilıca plajından gecenin geç bir saati piyadesine tek başına biner ve pruvasını Sömbeki (Symi) Adası’na çevirir. Rotasının ortasına geldiğinde deniz geçit vermez olur. Deniz kükrer, denize düşen yıldırımlar geceyi aydınlatır, rüzgar Umar Ali’nin yüzünü kamçılar, yağmur damlaları rüzgarın etkisi ile kurşun gibi Ali’nin bütün vücuduna çarpmaktadır. Ali pes etmez, aşkına kavuşmanın hayali ve umudu ile doğaya meydan okur. Deniz, Umar Ali’yi aşkının bağrına bırakmaz, kendi bağrına basar ama Lodos dirisini veya ölüsünü sahile bırakmaz. Bilinmezlik diyarında kaybolur Ali. Sadece Ali kaybolmamıştır, ardında gözü yaşlı annesini de umutlar içinde kaybolmasına sebep olmuştur. Oğlunun ölmediğini bir gün geri döneceğini umut eden Ali’nin annesi, akşam üzerleri Eski Datça yollarından Ilıca plajına elinde yemek tepsisi ile bazen ayağında ayakkabı olmadan gider. Oğlu için hazırladığı yemekleri sahile koyar ve gözü denizde oğlunu bekler, Gözlerinde yaşlar tükenene kadar ağlar ve ağzında Umar Ali için yazdığı türküyü yüreğinden diline akıtarak gecenin sessiz karanlığına fısıldar. Bu süreç 30 yıl sürer. En sonunda gönlü, maneviyatı umut pınarları ile dolu olsa da göz pınarları kurur, o evlat sevgisinden evlat özleminden bir kuru dala dönmüş bedeni manevi doluluğu bu acıyı kaldıramaz ve yataklara düşer. Yatağa düştüğü ilk gün gözleri açılmasa da ruhu Ilıca plajındadır. Kendisine ölümün geldiğini hisseder ve etrafındaki yakınlarına yalvarır. Ne olur gidin oğluma bakın belki gelmiştir, onu göremesem de son kez koklayayım öyle gireyim son istirahgahıma. Son kelimeleri yüreğine nakşettiği bu türkü olur ve yüreği güzel cesur oğlum, sana bu dünyada kavuşamadım Allah bizi kendi cennetinde kavuşturur inşallah diyerek son nefesini verir.
Son nefesinden sonra Allah’ın takdiratı ile kurumuş göz pınarlarının iki gözünden birer damla gözyaşı yanaklarından süzülerek yastığını ıslatır. Bu hikâye 1980’li yılların ortalarına kadar Datça'da nesilden nesile yaşatılıp aktarılmıştır.

Kaynak:İHA

Bu haber toplam 1079 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.