MASA DAĞI’NDAKİ ACI OLAYIN ARDINDAN

(O DAĞA VE MUĞLA’YA BİR DE BU AÇIDAN BAKINIZ…)

Muğla, geçtiğimiz hafta acı bir olayla çalkalandı… 22 yaşındaki Reşide Karataş, hatıra fotoğrafı çektirmek isterken Masa Dağı’nın kayalıklarından düşerek hayatını kaybetti… Masa Dağı’nda eşinin çektiği fotoğraflarından gördüğümüz güler yüzüyle ölüm kelimesi öyle bir tezat oluşturuyor ki, ölümün acısını taa yürekte hissetmemek mümkün değildi… Allah’tan rahmet, acılı ailesine, sevenlerine, eşi Coşkun’a baş sağlığı ve sabır diliyorum…

Bu vahim olayın ardından, gazetecilik refleksiyle Masa Dağı’na çıkmaya karar verdim… Fotoğraflardan Reşide Karataş ve Coşkun Karataş’ın akşam saatlerinde Masa Dağı’na çıktıkları ve karanlık çöktükten sonra da orada oldukları görünüyordu… Bu elim kaza nedeniyle Masa Dağı bir korku dağı haline gelebilir… Dağcılar ve çevreciler için bir yürüyüş yolu ve piknik alanı olabilecek bu dağı tanımaya ve anlatmaya karar verdim… Oraya çıkmak gerçekten tehlikeli miydi, yoksa bu acı olay bir anlık dalgınlığın neticesinde mi meydana gelmişti? Hemen şunu belirteyim… Bu vahim hadise hepimizi çok üzdü… Bu olayın ardından, benzer şeyler yaşanmaması için neler yapılabilir, bunu tartışmak gerekiyor… Maalesef bu olay nedeniyle Masa Dağı, uzun süre ölümle anılacak… Fakat olması gereken bu üzücü olaydan dersler çıkarmak ve Masa Dağı’na sahip çıkarak orayı güvenli bir kamp-piknik alanı haline getirmek…

MASA DAĞI’NDAKİ MEZARLIKLAR

Dağın adı, aslında Hisar… Zaman içinde halk arasında Asar olarak anılır hale gelmiş… Yapısından dolayı Masa diyenler ağırlıkta… Masa Dağı, Mobolla yerleşmesi döneminden, yani M.Ö. 5. yüzyıldan kalma surlara sahip… Bu surlar tepenin savunma açısından zayıf sayılabilecek kuzey yönünde yer alıyor…

Antik Mobolla kentinden günümüze ulaşan kalıntıların tamamına yakını Basmacı ve Karamuğla Deresi ile sınırlanan Masa Dağı üzerinde. Üst ve alt yamaçlardaki kayalık bölgeler kentin mezarlık alanı olarak kullanılmış… Ancak bu işlenmiş mağaraların içinin içki şişeleri ile kirletilmiş ve duvarlarına yazılar yazılmış olduğunu da üzülerek gördük…

YÜREĞİMİZİ BURKAN SEYİR

İki arkadaşımla birlikte yolculuğa akşam saat 8 sularında başladık… Tepeye ulaşım zor değil. Başlangıçta belirgin bir patika olarak devam eden yol, tırmandıkça daha işlenmiş hale geliyor… Şöyle ki, dik yokuşların ve kayaların bulunduğu bölümler merdiven haline getirilmiş… Kayalardan oluşan merdivenler, yolun son bölümlerinde yerini ahşap merdivenlere bırakıyor… Tepeden hemen önce de, ahşap merdiven ve köprü geçiliyor… Yürüme hızınıza bağlı olarak yaklaşık 45 dakika-1 saat süren yolculuk sırasında, dinlenmek için yapılmış ahşap oturma yerlerinde soluklanabilirsiniz… Fotoğraflardan görüldüğü üzere, Reşide ve eşi Coşkun’un da dinlendiği, eski Muğla’ya bakan yamaçtaki, bir nevi seyir terası niteliğindeki bölümde otururken, yüreğimizi bir burukluk kapladı…

MUĞLA’NIN EN GÜZEL MANZARASI ORADAN GÖRÜLÜYOR

Tepeye ulaştığımızda neden Reşide’nin birbiri ardına fotoğraflar çektirmek istediğini anladım… Reşide’nin vefat etmeden önce gördüğü son görüntü, eşsiz bir Muğla manzarası… Özellikle gece manzarası için söylüyorum ki, Muğla’yı en güzel gören yer Masa Dağı’nın zirvesi… Başka bir deyişle, Muğla, geceleri güzelliğini açık seçik Masa Dağı’na sergiliyor… Böyle bir manzara karşısında fotoğraf çektirmek, daha iyi kareler yakalamak isteğine kapılmak o kadar doğal ki…

Masa Dağı’nın zirvesine çıkınca, şehrin güzelliği ile birlikte Reşide ile Coşkun’un aşkını da konuştuk… Zannediyorum ki, Masa Dağı’na her çıkan, bu büyük aşka selam duracak zirveye varınca… Reşide ve Coşkun birbirini seviyordu. Reşide’nin ailesi ise evliliğe müsaade etmiyordu… Geriye tek bir yol kalmıştı; Reşide, Coşkun’a kaçtı… Nikah kıyıldı, düğün içinse Ramazan ayının bitmesi beklendi… Kısa süre içinde gelinlik giyecekti. Olmadı… Şehre baktık… Bir de sarp kayalıklara… Tek kelime edemedik uzun süre…

CAN KAYIPLARI ÖNLENEBİLİR Mİ

Masa Dağı, şehirden göründüğü gibi üzeri dümdüz olan bir yer değil… Taraçalandırılmış bir alan gibi… Reşide’nin buraya ısrarla neden gelmek istediği anlaşılıyor, yürüyüş ve piknik yapmak için uygun bir yer… Ancak yeni acılar yaşanmadan harekete geçilmesi gerekiyor…

Üzülerek söylüyorum, planlama ve öngörü zafiyetimiz olduğu için, bazı ölüm olayları yaşandığında belli başlı tedbirler almak ancak akla geliyor… Elbette Masa Dağı’nın tamamını çevrelemek mümkün değil. Ancak şehre bakan yamaçta, yani insanların fotoğraf çekmek ve şehri izlemek için yaklaştıkları tarafa birkaç metre genişliğinde çit-korkuluk vs. yapılabilir… Tanrı korusun, benzer bir ölüm hadisesi yaşanmadan böyle bir önlem alınması isabetli olur…

MEDYA MASA DAĞI’NDAKİ ÖLÜMÜ NASIL GÖRDÜ

Masa Dağı’nda yaşanan acı olay hem yerel, hem ulusal gazetelerde büyük yankı buldu. Ancak doğru bulmadığın bir tutum vardı… Gazetelerin ve internet sitelerinin pek çoğu, Reşide’nin uçurum kenarındaki cansız bedeninin fotoğrafını da yayınladı… Bir muhabir böyle bir kare yakalarsa, fotoğrafını çeker… Ancak yayınlanma safhasında fotoğraf basılacaksa, buzlanmalıydı… Zira gazeteleri yalnızca yetişkinler değil, çocuklar da okuyor, görüyor… Bir çocuk böylesi bir fotoğraftan zannedildiğinden çok daha büyük bir yara alabilir… Her gün gördüğü bir dağdan düşüp hayatını kaybeden bir kadının cansız bedeninin fotoğrafı, bir çocuğun ruhunda hasar yaratabilir… Bu konuda, ulusal ve diğer yerel gazetelerin yanında, çuvaldızı kendimize de batıralım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.