Yüce dinimiz İslam bütün insanları hayra davet etmekte ve bizlerden faydalı işler yapmamızı, iyilik yolunda bizzat kendi yaparak  başkalarına örnek olmamızı ,güzel ve  hayırlı işlerde biri birlerimizle yarışmamızı bizden önemle istemektedir.

Hayır aklımıza gelen her türlü iyilik, güzellik, yararlı işler, faydalı tutum ve davranışları içine alan genel bir kavramı ifade etmektedir. Hayır, insanların rağbet ettiği, yapmak istediği, önem verdiği, sevip arzu ettiği güzel olan işlerdir. Dilimizde karşılık beklemeden yapılan yardıma da hayır diyoruz. Bir de hayrat tabiri vardır ki, bununlar da Allah’ın rızasını kazanmak için insanların yararına sunulmak üzere yapılan cami, okul, kütüphane hastane gibi eserler hayrat olarak kabul edilir, bu hayratı en çok ecdadımızda yani Osmanlıda görmekteyiz dünyanın dört bir tarafında.

Yüce Allah bizleri bazen hayır, bazende şer ile imtihan eder, bu imtihanı kazanıp, kaybetmekte bizlerin elindedir. Bazen hayır zannettiklerimiz hakkımızda şer olabiliyor,  bazende şer olarak gördüklerimizin hakkımızda hayır olabiliyor. Dünyada hayır yada şer, ne yaparsak yapalım, yaptıklarımızın karşılığını bazen dünyada, bazende ahirette mutlaka göreceğiz. Yüce Yaratıcı bu konuda bizlere  “ Öyle ise güzel ve hayırlı işlerde birbirinizle yarışın “ buyurmakta ve bu dünyayı hayırda egemen olanlar kurtaracak olması muhakkaktır.

Dinimizin bizden istediği sadece iyilikte ve hayırda bu toplumda öncü olmamız, iyilik, yardımlaşmada, hayır hasenatta bizzat kendimiz yaparak başkalarına örnek olmamızı önemsemektedir. Peygamberimizin yetimleri, yoksulları, darda kalanları, maddi ve manevi yardıma muhtaç olanları nasıl bağrına bastığını, onlarla nasıl candan ve fedakarca ilgilendiğini biliyoruz. Onun kendisine ikram edilen yiyeceği bile çevresindeki insanlarla paylaşması, eline geçen hemen her şeyi muhtaçlara dağıtması, kimseyi eli boş çevirmemesi ve cömert davranması, kendisinden sonra gelenlere miras olarak mal mülk değil, ilim ve bilim bıraktığı ne kadar düşündürücüdür. Onun bu fiili örnekliği Müslümanlar yani bizler içinde kesintisiz hayır işleme bilinci oluşmuştur.

Bu yazdıklarımız bize insanlığa hizmette yarış, insanın Allah’ın yarattığı en değerli varlık olduğu gerçeği hareketle, ona değer vermek insanı bir velinimet olarak kabul etmek, cinsiyet, ırk, fakirlik ,zenginlik ,yetim ve dul kalmış insanların ,ilaç parası bulamayan ,başını sokacak yuva bulamayan kimselerin elinden tutmak . Bunları daha da çoğaltmak mümkündür. Müslüman lüzumsuz ve gereksiz iş ve tartışmalarla zamanını beyhude olarak geçirmeyecek, bu dünyaya imar için gönderilen insanlık için yapması ne gerekiyorsa onu yapması, sadece şekle değil şeklin içindeki ruhuda bakmak lazımdır.

Kişinin kendisine, ailesine ,çevresine ,ülkesine ve milletine daha da öteye giderek tüm insanlığa ve Allah’ın yarattığı canlılar  için yaptığı iyilik ve güzelliklerde hayırda yarış olarak telakki edilir. İşte bu yarışlarda inananlar hep önde ve örnek olmaları önem arz etmektedir. Dünyada insanlara Allah’ın yarattığı canlıları iyilik yapmak dünyada insanları mutlu edecek, ahirette mutlu edecek ve sonunda cennete girmeyi vesile olacak

Öyleyse birbirilerimize hayırda yarışalım , bu yarış güzellikleri ve erdemleri artırma yarışıdır. Çünkü olgun müminler dünyevi çıkar elde etmek yada insanlar arasında bir üstünlük sağlamak için değil Sadece Allah’ın emirlerini yerine getirme de , sevgili peygamberimizi örnek almada ve insanlık için faydalı işler üretmede birbirleriyle yarışmalıdır. Eğer bunları yaparsak bütün insanlığın hayrına  ve iyiliğine olan işlerdir. Allah Teâlâ’nın  ayetlerinde , peygamber efendimizin sözlerinde insanlığın hem bu dünyada hem de öbür dünyada  yani her iki dünyada mutluluğu söz konusudur. Unutmayalım ki bu yarışta kaybeden hiçbir kimse yoktur. Hep kazanan olmuştur.