İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ETKİLERİ 

Atmosfere salınan zararlı gazlar artıyor, dünya sıcaklığı artıyor, buzullar eriyor...

Buzullardaki erimenin etkisiyle tüm dünyada iklim değişiklikleri meydana geliyor...

Sanayileşmenin bir ürünü olan “İklim Değişikliği”, ölçülebilen, hesaplanabilen sonuçlar ışığında şüphesiz ki doğrudur.

İklim değişikliğini kısaca tanımlayacak olursak, “Doğal iklim değişikliklerine ilave olarak doğrudan veya dolaylı olarak ekoloji ve ekosistem döngüsünde bozulmalara, doğada geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olan, küresel atmosferin bileşimini bozan, insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” olarak tanımlayabiliriz.

Bu değişime sebep olan insan faaliyetleri nelerdir diye bakacak olursak; kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımı, sanayi süreçleriyle atmosfere salınan sera gazlarının artışı, ormanların, yeşil alanların tahribi, ozon tabakası yırtığının büyümesi ve yerkürenin ısınması, buzulların erimesinin hızlanmasıyla oluşan küresel kuraklık ve iklim değişikliği hafife alınmamalı...

  1. yüzyıldaki küresel sorunların en büyüğü iklim değişikliğidir. Bu sorunun ortaya çıkardığı sorunları maddesel olarak özetle yazacak olursak; deniz ve okyanus suyu seviyelerinin yükselmesi, dev dalgalar, okyanusların asit oranlarında yükseliş, buzulların erimesi, toprak erozyonu ve toprak yapısının bozulması, kuraklık ve çölleşme, toprak, orman ve tatlı su kaynaklarının, bitki, hayvan ekosistemlerinin etkilenmesi, insan topluluklarının ve insan neslinin devamının tehdit altına girmesi, sosyoekonomik sonuçların doğması, göçlerin artması vb.

Can ve mal kaybı üzerinden değerlendirecek olursak fırtına, hortum, kar, çığ, yağmur, dolu, dalga, sel, taşkın, heyelan, çökme, obruk, yolların yarılması, viyadük ve köprü hasarları ve bunlara bağlı ölümleri maalesef neredeyse her gün işitmekteyiz.

Antalya ve sahil kentlerinde özellikle son zamanlarda sıklıkla görülen fırtına, hortum ve dev dalgaları, İç Anadolu bölgemizdeki sayısı günden güne artan obruk oluşumlarını ya da yağmurlar sonucu meydana gelen su taşkınlarını “hava durumu” diyerek geçiştirmemeli ve iklim değişikliğini akla getirmeliyiz.

İklim değişikliğinin önüne geçmek için, küresel sera gazı emisyonlarının önemli oranda azaltılması gerekmektedir.

İnsan yapımı sera gazlarının başlıca oluşum kaynakları aşağıdaki gibidir:

  • Elektrik üretimi, ulaşım, endüstri ve hanelerde fosil yakıt yakılması;
  • Ormansızlaştırma gibi, tarım ve arazi kullanımında meydana gelen değişiklikler;
  • Düzenli atık depolama
  • Endüstriyel flüorlu gaz kullanımı.
  1. yüzyılda küresel sorun olarak algılanan iklim değişikliği güvenlik alanını da etkilemiştir. Soğuk savaşın askeri yetenekler ve güç dengesi üzerine kurulu güvenlik anlayışı değişmiştir. Yeni güvenlik alanı askeri tehditler yanında, küresel çevresel tehlikeler, salgın hastalıklar, ekonomik krizler, terörizm ve iklim değişikliğini de içerecek şekilde genişlemiştir. Bu belirtmiş olduğum konuya yönelik kanıt niteliğinde bir örnek verecek olursak geçtiğimiz günlerde iklim değişikliği üzerine konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum’un şu sözlerini verebiliriz.

"İklim değişikliği artık bir milli güvenlik meselesidir. Şehrimizin, vatandaşımızın güvenliğini, canını malını ilgilendiren bir meseledir. Bu meseleye ilişkin topyekün bir duruş sergilemeliyiz".

Bu hafta son günlerde sıklıkla gündemde olan iklim değişikliği ve etkileri üzerine değinmeye çalıştım. Önümüzdeki hafta farklı bir konuda görüşmek üzere …

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.