Büyük Olmaya Yürek İster…!

Ailenin toplumdaki yeri bambaşkadır. Temelde anne ve babanın yasal birlikteliğiyle oluşturulan aileye; yaşam sürecinde birçok fert katılır. Bu fertler bebek olarak katıldıkları bu ailede zaman içinde çocuk ve delikanlı veya çocuk ve genç kız olarak katılırlar ve fertler büyürler. Bu büyümenin paralelinde aile de büyür. Aile bireyleri ne kadar fazlalaşırsa o kadar sorumluluk artar.

Bir ailede annenin ve babanın sorumluluklarından başlayın da, çocukların sorumluluklarına kadar birçok olması ve yerine getirilmesi gereken etkenler vardır. Bir ailede anneye ve babaya büyük görevler düşer. Belli bir birliktelik sonrası bir araya gelerek bu birlikteliklerini evlilikle perçinleyen annenin ve babanın bu andan itibaren haliyle sorumluluk değerleri de artmaya başlar. Yoğun yaşam koşuşturması içinde aile yükümlülüğünün omuzlarda hissedilmeye başlanmasıyla birlikte; aile büyükleri bu anlamda üzerlerine düşen görevi hiç göz ardı etmeden yerine getirmek zorundadırlar diyorum. Çünkü normalde duyulan sevgi ve saygı unsurlarının yanı sıra yapılması gerekenlerin yerine getirilmesi mutluluğu perçinler, eşlerin birbirilerine olan güven duygularını daha sağlam temeller üzerine oturtur. Dikkat ederseniz yalansız ve riyasız evliliklerde çok fazla olumsuzluk göremezsiniz. Aslında yaşam bir telaştır… Artısıyla, eksisiyle yapılması gerekenler her daim yerine getirilir. Ama kimi eksik, kimi fazla… Önemli olan eksikte olsa yapılması gerekenin o an tamamlanmasıdır.

Aile de düzen sadece yaşam alanı içindeki işlerle sınırlandırılmayıp ana temelin biraz önce sevgi ve saygı olduğunu işaret etmiştim ya… Ailelerin fertler bazında özellikle eşlerin birbirilerini önemsemeleri ailedeki çimentodur… Aileler Günü için böylesine çimentosunu sevgi ve saygıyla sulayıp bu maddenin sertleşmesini sağlayan kavram gelir dolaşır sevgi ve saygıda durur kalır. Gerçekten bir evlilikte, bir aileyi ayakta tutan eşlerin birbirilerine duyduğu güvendir. Güven olmadıkça isterseniz her biriniz dünyayı birbirinize armağan edin… Nafile! Olmazsa olmaz…

Belli bir süre sonra sevgi ve saygının en büyük hediyesi çocuklar bir bakmışsınız; ister tek ister çift ister üç, dört vs. aileyi kocaman bir grup haline getireceklerdir.

Anne ve baba olmanın üzerinden belli bir süre geçmiş ve ilk çocuğunuz dünyaya gelmiştir. İlk çocuğunuzun doğumu, bebekliği sürecinde yaşanan ağlamalar, gülmeler, gaz çıkarmalar, alt değiştirmeler ve beslenme saatleriyle bir an da bu küçük fert ailenin neşe kaynağı oluverir… Heyecan, telaş, kargaşa içinde “Aman ateşi var, hemen doktora gidelim…” nidalarıyla günlerin ne kadar çabuk geçtiğini anlayamazsınız bile. Bir bakmışsınız küçücük parmak kadar bebek günlerin günleri, haftaların haftaları, ayların ayları kovalamasıyla yaşına girmiş ve yaş aralıklarında kendini ifade etmeye başlamıştır. Neşeli, bebeklik döneminden sonra sevimli küçük çocuk halleriyle büyüyen yeni ferdimiz okullu olduğunda hem anne, hem babanın hem de yeni ferdimizin sorumluluğu artar. Zaten zaman geçtikçe de katlanarak artar ve büyür… Anne ve babanın oluşturduğu aileye katılan bu küçük fertle; artık o ailenin cinsiyetine göre büyük ağabeyi veya büyük ablasıdır o ilk çocuk… Sonrasında ailenin sahip olacağı çocuklarla birlikte aile sayısı fazlalaşır. Anne ve baba kadar ablanın veya ağabeyin sorumlulukları da artar.

Yukarıda anlattığım gelişim tıpkı bir bumeranga benzer. Bumerangı atarsınız, sonra gerisin geri size döner gelir. Dolayısıyla ebeveynlerin sorumluluğu gibi çocukların da artan sorumluluklarıyla birlikte herkes her gün üzerine düşen görevi yerine getirecektir. Oluşan bu aile birliğinde ailenin öneminde anne ve babanın yeri ne kadar önemliyse, çocuklarda bir o kadar önemlidir.

Geçen yıllar tecrübeyle doğru orantılı oldukça ebeveynlerin çocuklarıyla topluma adapte olma, okuma, iş-güç sahibi olma ve evlilik eylemleriyle yeri geldiğinde onlarında bir aile olma ve aile kurumu oluşumları içinde olacaklarını isteme arzuları hiç dinmeyecek. Onlarda gün gelecek tarih tekerrürden ibarettir misali aile olacaklardır.

15 Mayıs ve sonrası Aileler Günü olarak kutlanmaktadır. Bir aile oluşumunun hayatımızdaki yerinin ne denli önemli olduğunu kalben biliyor ve inanıyoruz. Hayatta düzgün yaşamın tek anahtarı aile oluşturmaktır. Örf ve adetleriyle toplumsal kurallarımızı uygulamak o kadar zor olmamalıdır. Aile saadetini ailenin her bireyi gibi her zaman yüreğimizde hissetmeliyiz.

Geçen zaman birçok alışkanlıklarımızı da beraberinde götürüyor. Her şey yerli yerinde kalsa da yaş yerinde kalmıyor. Gün geliyor yaşlanıp gidiyoruz.

Yürekli insanlar sevgi ve saygı unsurlarını hiç yitirmiyorlar… Yiten sadece yüreksiz davranmakla gelişimini sürdürüyor…

Aileler Günü’nde bunu belki daha da iyi algılayabiliyoruz. Aile olmak kolay, ancak bu birlikteliği sürdürmek çok zor…  İşte en önemlisi de bu…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.