Çağdaş yaşam, her an ve her saniye hayatımızın içindedir. İşte bu yaşayış tarzımızın ruh bozukluklarına yol açtığı su götürmez bir gerçektir.

Demek oluyor ki tıp gerçekten insana özgü olan etkinlikleri herkese normal şekilde sağlamayı başaramamıştır. Tıp bilimi zekayı görünmeyen düşmanlara karşı koruyacak ölçüye kavuşamamıştır. Gerçi ruh bozukluklarının ve  ruh yetersizliklerinin türlerini ortaya koyabiliyor. Panik atak, şizofren ve epilepsi gibi ama ne yazık ki bu bozuklukların doğal durumu konusuna tamamen uzak bulunuyor. Bu hastalıkların beyin yapı bozukluğunamı, iç ortamda meydana gelen değişiklikleremi, yoksa hem beyin bozukluğu ve ruhsal denge dediğimiz iç ortamdaki değişikliklerin ikisinedemi bağlı olup, olmadığı bilinmiyor.

Belki de sinir ve ruh etkinlikleri hem beynin durumunu hem de iç salgı bezlerinin dolaşım aygıtlarına bıraktıkları ve kanın kafa içi hücrelerine götürdüğü maddelere bağlıdır.

Canlıların bir kısmında böbrek üstü bezleri adrenalin salgılar.

Bu dönemlerde bölgemizde mevsim itibarı ile boğa güreşleri yapılmaktadır. Boğalar arenaya bırakıldıkları ve birbirlerini görünce üstün gelme dürtüsünü aldığı beyin kanalıyla böbrek üstü bezlerine adrenalin salgılattırır. Adrenalin iki hayvanın birbirine saldırmasına ve birisinin sahadan galip ayrılmasına neden olur.

Biz insanlarda da durum aynıdır. Herhangi bir kişiyle tartıştığımızda beyin böbrek üstü bezlerinin adrenalin salgılamasını sağlar, suratımız kızarır, nefes alıp verişimiz hızlanır, kalp atışlarımız en üst noktaya çıkar, elimiz ve ayağımız titremeye başlar.

İşte bu noktada ruhumuz ne yapmamız gerektiğini beyin yoluyla hareketlendirebilir. Bütün bu durumlar bir insanın hayatını sonlandırmamızı yada kendi hayatımızın sona ermesine sebep olabilir.

İşte sinirlendiğimiz anda ruhumuzu ve beynimizi kontrol altında tutabilirsek bütün bu sıkıntıları yaşamayız.

Siz az adrenalinli veya hiç adrenalinsiz bir hayat diliyorum.