Arkeolojide Klasik Dönem / Ahmet MEKE

Arkeoloji, geçmişte yaşamış veya kökleri geçmişten günümüze uzanmış canlılar, kültürler ve uygarlıklara ait her türlü fosil, alet, malzeme, yapı, yazı ve kurgusal maddi kalıntılar ile sosyal norm ve manevi kültür varlıklarını inceleyen bilimdir. Arkeoloji asıl olarak insanlığın kültürel geçmişini, kültürlerin değişimini ve birbirleriyle ilişkilerini inceler. Bu haftaki yazımda özellikle Anadolu ve kıta Yunanistan’da sosyal kültürel değişikliklerin olduğu klasik dönemi kısaca özetleyeceğim.

MÖ 490-330 yılları arasında kalan Klasik Dönem, Yunan dünyasındaki gelişmelere ve siyasi anlamda önemli yeniliklere de yön verir. Yaşanan bu siyasi gelişmelerle doğru orantılı olarak felsefi düşünce sisteminde de değişiklikler yaşanır.

Klasik Arkeoloji; Antik Çağ diye adlandırılan Yunan ve Roma uygarlıklarını kapsayan dönemi içerir. Dar anlamıyla yaklaşık olarak M.Ö. 6. yüzyıl ile M.S. 3 yüzyıl arasındaki zaman dilimi ile ilgili olsa da geniş anlamıyla M.Ö. 3.binyıla kadar uzanan Girit, Yunan Anakarası ve Anadolu’nun batı ve güney kıyılarını içeren kültürlerin gelişimini inceler.

Atina’nın politik, sosyal, ekonomik yükselişiyle beraber Sparta’nın askeri ve kültürel gelişmeleri işgal amacıyla gelen Pers güçlerini başarıyla püskürtmesine sebep olmuştur (MÖ 490-479). Bu birleşik müdafaa “Altın Çağ” olarak da bilinen dönem, klasik Yunan dönemi olarak anılır. Demokrasi, Olimpiyat Oyunları ve Tiyatro gibi evrensel temel beşeri fikirlerin doğduğu dönemdir. Bu dönemde düşünce ve sanat başarılı çalışmaları günümüzde hala takdir görmekte ve ilham vermektedir.

490-479 arası Grek ve Pers savaşlarıdır. Bu dönemde sanatta yeni gelişmeler yaşanır. Aynı zamanda Greklerin altın devri sayılan Perikles zamanına kadar devam eder ve Parthenon ile en yüksek seviyeye ulaşır.

Arkaik dönem sonundaki tarihsel ve siyasi olaylar da bu değişimde etkili olmuştur. Atina’da Tyranlık sona ermiş (MÖ.510) ve demokrasi idaresine geçilmiştir. Ionia ihtilali sonucu tahrip edilen (MÖ.494) önemli koloni kenti Milet, ticari ve sanatsal önemini kaybetmiş, bazı sanatkarlar batıya (kıta Yunanistan) göç etmiştir.

Pers savaşları sonucu sosyal ve düşünsel anlamda değişen Yunanlılar, bu savaşlar sırasında meydana gelen acıları unutmak için gülen eserlerden vazgeçip, savaşlardaki kahramanları ön plana çıkardılar. Klasiğin ilk dönemlerinde ciddi bir stil vardır ve buna ek olarak hareket, hareketin vücutta yaptığı etki, uzuvların işlevi ortaya konurken gereksiz ve anlamsız hareketten kaçındılar. Eserde bir ahenk veya uyum vardır. Anatomi önemseniyor ve figür konunun parçası haline geliyor. Leonidas ve Themistokles gibi kahraman heykelleri yanı sıra tanrıların da sadece simgeleriyle değil kişilikleriyle de tasvire başlanmış ve yüzdeki ifadeden tanınacak düzeye gelmiştir.

Ahmet MEKE

CBS Uzmanı/Arkeolog

Önceki ve Sonraki Yazılar
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.