Demokrat Parti Muğla İl Başkanı Zekai Alper, parti il binasında düzenlediği basın toplantısı ile ülke gündemini ve İstanbul Gezi Parkı sürecini değerlendirdi.

Öncelikle Gezi Parkı’ndaki olaylar ile ilgili olarak görüş ve düşüncelerini açıklayan Alper; “  Düşüncemiz odur ki; Gezi parkı ve gezi parkına destek eylemleri 3-5 ağacın sökülmesinden dolayı değildir. AKP hükümetinin yıllardır sürdürdüğü ben yaptım oldu türündeki baskıcı tavırlarına karşı toplumun Demokrasi, İnsan Hakları ve Özgürlük talebidir. Demokrasi bir kurumlar ve kurallar rejimidir. Demokrasinin olmazsa olmazları katılımcılık,  çoğulculuk ve hukuktur. AKP’nin üstelik ileri dediği demokrasi ise, tek adam idaresi, baskı altında bir Hukuk ve halk iradesi dediği çoğunlukçuluktur. Oysa işleyen demokrasilerde hukuk tam bağımsız olup, azınlığın hakları tam koruma altındadır.”dedi.

“İktidar ve başbakanın eleştirilere tahammülü yok”

İktidar mensuplarını ve başbakanı farklı fikirlere ve eleştirilere tahammülsüzlükle suçlayan Alper; “Çıkarılan bir yasaya yapılan eleştirilere,  2 ayyaşın yaptığı yasa kabul ediliyor da;  Bizim ki mi kabul edilmiyor demiş, gezi parkı eylemcilerine çapulcular, tencere tava hep aynı hava, neymiş hayat tarzına müdahale ediyormuşuz, ne yapmışız aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar, bunların yaptıkları azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür, buna müsaade edemeyiz, onlara hadlerini bildiriceğiz,  %50  yi evlerinde zor tutuyoruz, bunlar benim gençliğim değil diyebilmiştir. Küçük bir çevreci protestonun kitlesel eylemlere dönüşmesinin altında yatan gerçekliğin AKP hükümeti ve Sayın Başbakanın halk’a tepeden bakan ve %50 den gayrisini millet olarak görmeyen 10 yıllık icraat ve söylemlerinin altında aranması gerektiği kanaatindeyiz.”diye konuştu.

“Başbakan halka tepeden bakıyor”

Başbakanın halkı tepeden baktığını ve küçümsediğini iddia eden DP İl Başkanı Zekai Alper;  şöyle konuştu: “Size oy verip iktidara getiren işçi, memur ve dar gelirliye memnuniyetsizliklerini dile getirdiğinde ayak takımı dediniz. Hak arayan çiftçiye Haydi, Ananı da al git dediniz.Şehitler geldiğinde askerlik yan gelip yatma yeri değildir dediniz. Şehit analarına Yaygaracı dediniz. Öcalan’a Sayın, şehitlere kelle dediniz. Gençlere her Üniversite bitirene biz iş vermek sorunda değiliz dediniz. Oğluna iş isteyen babaya senin oğlunda işsiz kalıversin dediniz. İlaç bulamayan kanser hastası Üniversiteli genç kıza bilinçaltınıza yerleşmiş sadaka kültürüyle yaklaştınız. Milletin yatak odasını dizayn etmeye kalkıştınız.Kindar ve Dindar gençlik özleminizi açıkça Haykırdınız. Milleti 32 etnik parçaya böldünüz.  İzmir’ e gâvur dediniz, toplumu ötekileştirdiniz. 23 Nisan’ı,19 Mayıs’ı,29 Ekim’i,10 Kasım’ı engellediniz. T.C yi kaldırdınız. Açılım adı altında Ülkemizi bölünme noktasına getirdiniz.  65 yaşında mezarda emekliliği getirdiniz. Taşeron sistemini yerleştirdiniz, çalışanları modern köleliğe mahkûm ettiniz.

Ülkemizi 2009 yılı sonu itibariyle Cumhuriyet tarihinde ilk kez Tarım da ithalatçı konuma getirdiniz. Ekonomide pembe tablolar göstermenize rağmen ülkemizi dünyada,  Gayri Safi Milli hâsılada 84. ncü, Küresel rekabet gücü endeksinde 61.inci, insani gelişme endeksinde 83’üncü sıraya oturttunuz.

İMF ye olan borcu bitirdik diye böbürleniyorsunuz ama borç yapısının değiştiğini ve ülke borcunun iktidara geldiğinizden bugüne 230 milyar dolardan 614 milyar dolara yükseldiğini saklıyorsunuz.

Daha saymaya gerek  var mı ?

Demokrat Parti  olarak şiddettin her türlüsüne karşıyız ancak; Demokratik hak arama yollarının açık tutulmasını ve haklı taleplerin karşılanmasını istiyoruz.

Asıl olan fikirlerdir, icraatlardır. Bayar, Menderes, Demirel ve Özal misyonun sahibi Demkokrat Parti’dir ve dimdik ayaktadır. Bu manada Demokrat Parti  ezelden, ebede ötekisi olmayan büyük Türkiye’nin ve 76 milyonun kardeşliğinin adıdır, halka hizmeti hakka hizmet gören anlayışın adresidir. Ne mutlu Türküm diyene.”