Fethiye ilçesi Ölüdeniz beldesinde 55 yıl önce yapılan bir mahalle camisi, bölgenin turizmle gelişmesiyle bar ve diskoların ortasında kaldı. Ramazan ayının başlamasıyla birlikte kırmızı çizgisi olmayan caminin minaresinden yükselen ezan sesleri çevredeki bar ve diskoların müzik sesleriyle karışıyor. 

Hisarönü Mahallesine 1958 yılında yapılan Hisarönü Camii bölgeye 1984 yılında gelen turizm nedeniyle bar ve diskoların ortasında kaldı. Yeni yasaya göre içkili mekanların en az 100 metre mesafede olması gerekirken daha önceki yıllarda alınan ruhsatlar nedeniyle cami ile disko ve barlar yan yana geldi. Yoğun bir turizm sezonunun yaşandığı şu günlerde Hisarönü barlar sokağında barların arasında kalan camide teravih namazı kılınıp ilahiler okunurken, hemen bitişikteki bar ve diskolardan da yerli ve yabancı müzik sesi yükseliyor. Cami imam hatibi Şükrü Girgin, “Çevre esnafı ve mahalle sakinlerine teravih ve diğer vakit namazları kıldırırken çevreden gelen müzik sesi oldukça fazla olsa da cemaat ibadetini sürdürüyor. Akşam saatlerinden itibaren yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan Hisarönü barlar sokağındaki camide özellikle ezan sesi başlayınca bazı turistler yol ortasında durup minareden gelen ezanı dinlerken çevredeki bazı bar ve diskolarda müzik yayınlarını keserek saygılarını ortaya koyuyorlar.”dedi.

Hisarönü Camii’ne teravih ve vakit namazı kılmaya gelen vatandaşlar ibadet esnasında camiye dolan müzik sesi nedeniyle “İmamı mı dinleyeceğiz yoksa müziği mi? İnanın zihnimiz dağılıyor. Camiyle barın yan yana olduğu böylesine bir başka yer yoktur inancındayız. Gerçekten zaman zaman çok rahatsız oluyoruz. Namaz kılarken dışarıdan yayılan müzik ibadeti etkiliyor” dediler.

Vatandaşlar;  "Dışarıdan gelen bir kişi burayı küçük İngiltere gibi zanneder. Biz, çevredeki barlardan ezan okunurken ve farz namazı kılınıncaya kadar müzik sesini en aza indirmelerini istedik. İşletme sahipleri buna uyuyorlar. Zaten yapılacak başka bir şey yok. Barı kaldırmaya kalksak hemen sosyal medyada şeriat geliyor diye yaygara yaparlar. Burada işletmelere ilk ruhsat verilirken düşünülmeliydi. Yasalar o zaman uygulanmalıydı. Biz namazımızı kılarken dışarıdan gelen müziği duymamaya çalışıyoruz. Başka yapılacak bir şey de yok. Eğer

İngiltere’de olsaydı kilise ya da okul yanında içki satılmazdı. Fakat ülkemizde bu tür olumsuzluklar yaşanabiliyor.” Diye konuştular.